Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Ekim 2023

​'İsrail nasıl haber almaz' diyenlere

Evet, HAMAS’ın 7 Ekim’deki saldırısının ardından korsan devlet İsrail Başbakanı B. Netanyahu yaşananların adını doğru koyup, “Şavaştayız!” demişti. Dolayısıyla yaşananlar terör falan değil, sa-vaş hem de 75 yıldır durmayan bir savaş…

Hepinizin bildiği gelişmelerin üzerinde durmayacağım lakin herkesin kafasını kurcalayan iki hususu açıklığa kavuşturmaya çalışacağım. Bakıyorsunuz 7 Ekim’den beri hemen hemen herkes, “Dünyanın en güçlü istihbaratına sahip İsrail nasıl önceden bu büyük saldırıyı öğrenemedi?” derken bazıları buna ilaveten, “Yoksa İsrail bu saldırıyı öğrendiği halde ‘Filistin’e büyük bir saldırı gerçekleştirmenin meşru zemini oluşsun diye’ yaşanan her şeye göz mü yumdu?” diyor.

İsrail çok güçlü bir ülke olmadığı gibi zannedildiği gibi çok güçlü istihbarata da sahip değil. İsrail, Yahudi zenginlerin finansal desteği ile satın aldığı kalemler, siyasetçiler, fenomenler, sanatçılar, youtuberlar üzerinden bölgesindeki ülkelerde kendisine güç yetirilemeyeceği algısını oluşturup pekiştirdi.

İsrail aynı güçler üzerinden istihbaratının gücüne erişilemeyeceğini anlattı ve bu algıyı da cümle âleme kabul ettirdi.

Ayrıca,

Söz konusu Müslüman Filistinliler olunca başta ABD ve Avrupa olmak üzere bütün batıperest devletler İsrail’e ve istihbaratına destek veriyor. Yahudi katliamının günahını Filistinlileri İsrail’e yem ederek silmeyi düşünüyor Batı ve bu yüzden İsrail’e istihbarat, lojistik, siyasi ve askeri-silah desteğini eksiltmiyorlar. Buna rağmen;

El-KASSAM TUGAYLARI 3 yıl boyunca 7 Ekim saldırısı için devasa hazırlıklar yaparken İsrail istihbaratı kontra yedi.

Şimdi zihinleri meşgul eden soruları tane tane cevaplayayım.

Öncelikle belirtmeliyim ki bu yazdıklarımı başka hiçbir yerde göremezsiniz. Ben yazdıktan sonra yazanlar çıkabilir ancak yaşananları ilk benden duyacaksınız.

Bilirsiniz, bazen bir köşe yazarı devletin en üst kademesinde bulunan 3-5 kişinin bilmesi gereken bir bilgiyi paylaşıyor. O yazara o “Çok Özel” bilgi ilgili kurumlardan gönderilir ve o yazar da bunu kasıla kasıla yazar. Bize bu tür bilgiler gelmez ama bana Filistin saldırısı ile ilgili kafaları karıştıran soruların cevabı Filistinli sivillerden geldi. Gönderileri iyice analiz edip eledikten sonra, herkesin anlayacağı bir dile dönüştürdüm, ki okuyan herkes olanları anlayabilsin.

KASSAM TUGAYLARI’nın 7 Ekim 2023 saldırısının hazırlıkları yine 7 Ekim 2020’de, COVİD-19’un dünyayı kasıp kavurduğu günlerde başladı. Yani herkesin can derdine düştüğü dönemde bu saldırının hazırlıkları başladı. O dönem HAMAS, yakınlarında (kısmen de aralarında) olup da Şin Bet-MOSSAD-CIA ve MI5 için çalışan İranlı, Lübnanlı ve Filistinlileri tespit ediyor. Onlara daha “iyi imkânlar” sunuyor hatta onları örgüt içinde görece itibar sahibi de kılıyor. HAMAS bu ajanlara bazı doğru “yemler” vermek suretiyle bu “elemanları” besliyor. İsrail bu gelişmelerden dolayı son derece rahatlıyor. Anlayacağınız HAMAS bir nevi kontrespiyonaj yapıyor ve bunda başarılı oluyor. Ayrıca HAMAS stratejisi gereği kimi önemli unsurlarını da “başarısız oldukları için(!)” geçici bir süre örgütsel yapılanmada önemsiz görevlere vererek gözlerden uzak tutuyor.

Bütün gözler Filistinli komutanlar olan Muhammed D. (adı ifşa olduğu için adını-soyadını yazabiliriz: Muhammed Dayf) gibi, İbrahim Ş. gibi, Ahmed H. gibi gözdelerin üzerindeydi. HAMAS bu önemli komutanların takipte olduğunu bildiği için, önemsiz ama “ajanlara” önemli olduğunu hissettirdiği saldırı ve savunma planlamalarını Deif ve arkadaşları üzerinden yürütüyor; tanınmamış, takipte olmayan 7 Ekim’in asıl planlayıcılarını gözlerden uzak tutuyordu.

Dikkat ederseniz son 2 yıldır Filistinli güçler İsrail’e doğru-dürüst bir eylem yapmıyorlardı. HAMAS, İsrail’i eylem yapamadıklarına inandırmalıydı. Bu zor olmadı; Şin Bet ve MOSSAD için çalışan “elemanlar” çok aktiftiler(!) ve aralarındaki bu “elemanlar” sayesinde eylem yapamadıklarına İsrail’i inandırdı.

Üstelik HAMAS, stratejisi gereği kendi sadık birkaç adamını ”İsrail ajanı(!)” diye tutukluyor ve asıl ajanların rahat etmelerini sağlıyordu. Anlayacağınız HAMAS İsrail ile istihbarat oyunu oynuyordu ve o “çok güçlü” dedikleri istihbaratları ekarte ediyordu.

Yine HAMAS, “ajanların” bilgisi dâhilinde 2024’ün ilk günü yapacakları büyük bir saldırı için hazırlık yapıyor görünüyordu. El-KASSAM bütün dikkatleri buraya topluyordu ki asıl hazırlık gözden ırak kalabilsin.

Anlayacağınız her şey planlanmıştı. İsrail’e çok önceden bazı yemler gönderiliyor ve onlar da bu yemin tadıyla sarhoş oluyordu.

7 Ekim için ÇOK ÖZEL, ÇOK GİZLİ yürütülen hazırlık ağır ağır ama kusursuz yürüyordu.

Ama bir yandan yaşanan hazırlık gözlerden uzak tutuluyorken, bu hazırlığın sahtesi ile ilgili de aralarındaki ”ajanlar” bilgilendiriliyordu, bir farkla; farklı yerlerde, az teçhizatla bir hazırlık “solucan” olarak kullanılmıştı. Tabi kısa bir süre sonra KASSAM, “Bu iş tutmaz, imkânlarımız el vermez…” diyerek çalışmayı iptal ettiklerini söylüyor ve gerçekten de “oradaki” çalışma iptal ediliyordu, böylece “ajan-elemanları” ters köşe yapıyordu.

HAMAS 7 Ekim saldırısı ile ilgili bütün çalışmalarını yeraltında sürdürüyor, çalıştıkları alanı plan gereği sözde o bölgelerin sakinlerinin arazi kavgasına sahne kılıyordu. Mesela kimi yerlerde önce kulübe yaptırılıyor, sonra niza çıkartılıyor ve kulübeler yıktırılıyor vs.

İsrail ve diğer destekçisi İstihbaratların olayı görememelerinin sebebi HAMAS’ın bu çalışmasıymış. Ve;

İsrail istihbaratı büyük bir kibir içinde olunca gözler köreldi. Bence en büyük zaafı buydu istihbaratın. Mısır’ın son anda bir şeyleri fark etmesi ve İsrail'e bildirmesi, İsrail’in sahadaki ajanları tarafından doğrulanmayınca ciddiye alınmadı.

Anlayacağınız İsrail basiretini bağlar vaziyette bir kibir içinde iken Gazze’de hazırlıklar kesintisiz devam ediyordu.

Bu konuyu burada noktalayıp ikinci konuyu özetleyelim:

Söylemiştik, insanların kafasını kurcalayan bir diğer husus vardı: İsrail yeni bir işgale meşru zemin hazırlamak için bu saldırıya göz mü yumdu?

Hayır, İsrail bugüne kadar işgal ve katliamları için hiçbir gerekçeye sığınma ihtiyacı duymadı. Zaten 28 gündür Gazze bombalanıyor. Bir tek ülke İsrail’e “yapma lütfen!” dahi diyebildi mi? Kaldı ki 1968’den bugüne kadar BM’in hiçbir kararına uymayacak kadar pervasız ve sorgusuz bir İsrail %95’ini işgal ettiği Filistin topraklarının kalan % 5’ini işgal etmek için gerekçe arayacak kadar basit düşünmez. Meşru zemin, insanlık, uluslararası hukuk, BM kararları, AB, AP hiçbir şey, hiçbir güç İsrail için bir anlam ifade etmiyor.

Peki bundan sonra ne olacak?

Kanaatim odur ki İsrail vahşetini arttıracaktır. Gazze’nin işgal edilmesini düşüneceğini sanmıyorum çünkü işgal İsrail için batağa saplanmak olur.

Son söz: Yakında ne olursa olsun, İsrail kesinlikle Filistin gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalacaktır.

Şimdilik bu kadar yeterli sanırım.