Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.78
Gram Altın
2505.98
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

17 May 2021

İsrail bir devlet değil, bir askeri üstür

İsrail’in Kudüs ve Gazze’de Filistinli Müslümanlara yönelik katliam boyutundaki saldırıları bir haftasını doldurdu. Şu ana kadar 200’ü aşkın Filistinli Müslüman terör devlet İsrail’in bombalarıyla şehid düştü.

Geçtiğimiz Çarşamba günü, dünya sessizce İsrail’in katliamını izliyor, demiştim.

Hayır,

Yanılmışım. Dünya izlemekle yetinmedi.

Dünya, İsrail’in Filistinliler tarafından katlediliyor, yalanını dile getirmeye başladı.

Başta ABD, İngiltere, Hollanda olmak üzere bütün hümanist ve demokrat maskeli devletler İsrail’e destek verdi. Hatta bu ülkelerin gazetecileri İsrail tarafından vurulduğu halde bu devletlerin resmi organları İsrail aleyhine bir tek açıklama yapmadı.

Neden?

Önce İsrail’in “nitelik” sorununu çözelim, sonra “neden?” sorusuna cevap arayalım.

İsrail bir devlet değildir.

Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra Filistin toprakları elimizden çıkınca İngilizler, Fransızlar ve ABD bu toprakları kendileri için en faydalı şekilde değerlendirdiler.

Hani insanlar bir tesis kurduklarında,

Ya da ektikleri bostandan, diktikleri bağdan arzu ettiği kadar verim elde etmek istiyorsa orayı muhafaza edecek bir bekçiye (bazen köpek de olabilir) nasıl ihtiyaç duyuyorlar ise Avrupa ve Amerika da bu anlamda İsrail’e böyle ihtiyaç duyuyorlar.

Batılı devletlerin Ortadoğu ve İslam dünyası ile arasındaki mesafe uzak olunca İslam dünyasına yakın, mümkünse hepsine eşit olmasa da eşite yakın mesafede bir üsse ihtiyaç duydular.

İslam dünyası derken bilhassa petro-dolar sahibi krallıklar, emirlikler, şeyhlikler ve sadece adı cumhuriyet olan devletler ve jeopolitik öneme sahip olmaları sebebiyle Batı için stratejik olan ülkeleri kastediyoruz.

Batılı devletler, bu ülkelerde, kendileri için olumsuz gelişmeler baş gösterdiğinde, her seferinde binlerce km yol kat ederek gelip buralara müdahale etmeninçok külfetli, bazen de mümkün olamayacağını biliyor.

Bu sebeple bu coğrafyanın merkezinde önemli bir üsse ihtiyaçları vardı. Böylelikle burada bir müdahale ihtiyacı hasıl olur ise bunuen düşük maliyetle giderebilsinler.

İşte İsrail tam da budur.

İsrail devlet görünümlü bir üsstür, bir askeri üsstür.

Tabi, bu İsrail’in sahipleri açısından böyledir.

İsrail için ise hem bir vatana hem de “Tanrı Yehova/Yahve’nin Hz. İbrahim ile onun soyundan gelenlere verilmesi va’d edilen topraklar”dedikleri bölgede bir devlet kurmaları hayati derecede önemlidir.

Bu yüzden İsrail’i askeri bir üs olarak tasarlayanların bu niyeti İsrail tarafından da bilindiği için Batı’nın kendisinden vazgeçemeyeceğini ve dolayısıyla alanını genişletmek için katliamlara girişmesi halinde ciddi bir tepkiyle karşılaşmayacağını biliyor korsan devlet İsrail.

ABD bugüne kadar İsrail aleyhine bir tek kararın çıkmasına izin verdi mi?

İngiltere, Fransa, Hollanda, Almanya ve batılı diğer devletlerin İsrail’in zulmüne ses çıkardıkları görülmüş müdür?

İsrail’in, insanlık dışı katliamlarını sürdürmesinin nedeni budur.

Gerçekten de İsrail’e “dur!” diyen yok.

Batılı bir iki ülkenin yetkilileri ile Müslüman bazı ülkelerin yetkilileri dışında dünya İsrail’den yana. Tercihleri böyle. Bu konuda haklı haksıza bakılmıyor: ABD kime destek veriyorsa, İngiltere, Fransa, Almanya kimi destekliyorsa dünyanın geri kalanı da onların desteklediklerini destekliyorlar.

Çin ile Rusya var ile yok arasında bir yerde duruyorlar.

Bir tek Türkiye var: çırpınan, bir şeyler yapmak isteyen, Müslüman devletleri harekete geçirmek için çabalayan…

Cumhurbaşkanı Sayın R. Tayyip Erdoğan’ın günlerdir pek çok liderle Filistin’de yaşanan acıları sona erdirmek ve Filistin’in İsrail tarafından işgal edilmesi meselesini çözmek için çabaladığını görüyoruz. Takdire şayan bu çabaların gerekli karşılığı bulması için batı vesayetinin kırılması gerekiyor ki bu devletler için asıl sorun bu.

Daha dün Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "Filistin içinbirlik ve kararlılığımızı gösterme vakti. Ümmet bizden liderlik bekliyor. Türkiye gereken her adımı atmaya hazırdır" diyerek Türkiye’nin sorumluluklarının müdriki olduğunu dile getirdi.

Türkiye meseleyi geçiştirmiyor,

Türkiye tarihine, değerlerine muvafık bir politika ile Filistin meselesini ele alıyor.