İsrail Aradığı Çıkış Yolu Buldu mu?
İsrail, sahip olduğu modern silahlara rağmen, el yordamıyla direnen Hamas’a karşı başarısız oldu. Zira Gazze’de sergilediği vahşete rağmen, ne rehineleri kurtarabildi ne de Hamas’ı yok edebildi. İşlediği soykırım nedeniyle tüm dünyadan da büyük bir tepki aldı. Netanyahu hükümeti, büyük bir ikilemle karşı karşıya kaldı.
Bir taraftan tüm dünyanın tepkisine rağmen artık Gazze’de
bu vahşeti sürdürmesi büyük bir risk taşıyor, diğer taraftan geri çekilse
siyasi maliyeti nasıl ödeyecek? Bundan yaklaşık iki ay önce, Ulke Tv’de ‘’Netanyahu bir çıkış yolu aradığını’’
söylemiştik.
Bundan
sonra ne olacak?
Herkesin merak ettiği soru bundan sonra ne olacak? 15
Nisan akşamı,İsrail’in savaş kabinesinden İran’a saldırma kararı çıktı. Ancak
bu saldırının ne zaman ve ne büyüklükte olacağı şimdilik belli değil. ABD
Başkanı Biden, yaptığı açıklamada: ‘’İran,
İsrail ile savaşırsa ABD İsrail’i savunacaktır’’ dese de Biden’ın şu
aşamada bir savaş istemediğini başka açıklamalarından anlıyoruz.
Önümüzdeki süreçte İsrail, iki husus üzerinde ısrarla
duracaktır. Birincisi, İran’ın 13
Nisan’ı bahane ederek dünyanın dikkatini Gazze’den İran’a çekmeye çalışacaktır.İkincisi ise,Arap rejimlerini İran’la
korkutma ve ilişkilerini bozma taktiklerini daha da derinleştirecektir. Çünkü İsrail’in
dünyaya İran’ın bölge için tehdit oluşturduğunu anlatmak için böyle bir
hikâyeye ihtiyacı olacaktır.
Umarım Arap liderleri, İsrail’in bu tür tuzaklarına
düşmezler. Ayrıca İsrail, Arapların Abraham anlaşmalarına bağlı olduğunu
göstermek için bazı övgüler de bulunabilir. Böylece İran’ı tahrik etmek
isteyecektir. Eğer İran, Arapların aleyhinde bir şey söylerse, İsrail bunu daha
da abartarak Araplara satacaktır. İran’ın bu tür tuzaklara düşüp düşmeyeceğini
bekleyip göreceğiz.
Kara
propaganda en iyi bildikleri şeydir.
İnsan doğası gereği, tehditlere karşı kendini korumak
ister. Bu nedenle ülkeler ordular besler, silah üretir veya satın alır.
Düşmanın elindeki silahın tahrik gücüne karşı nasıl tedbir alınıyorsa,kuşku
yaratan kara propagandaya karşı da tedbirli olmak gerekir. Zira İsrail ve müttefiklerinin
en iyi bildiği şey, kara propaganda ile dost ülke ve halklar arasında kuşku
yaratmaktır.
Kuşku, en az silah kadar tehlikelidir. Çünkü silah bedene
zarar verir, kuşku ise, ruha ve zihne zarar verir. Kuşku, öyle tehlikeli bir
hastalıktır ki, en samimi bir yürekte, en iyi işleyen bir zihinde bile kendine
yer bulabilir. Bazı çocuk ve yetişkinlerin karanlıkta korkmalarının nedeni, karanlığın
neyi gizlediğini bilmedikleri içindir. Demek ki bilmek ile korku veya kuşku
arasında direk bir bağ vardır.
O hâlde İran ve Arap devletleri başta olmak üzere tüm
bölge ülkeleri, İsrail’in sağladığı bilgilere göre hareket etmemeleri gerekir. Kuşku
yaratan kara propaganda ile mücadele etmenin en etkili yolu, ötekileştiren
haber ve yorumlara karşı sorgulayıcı bir zihne sahip olmaktır.
Toparlayacak olursak; Netanyahu, kendi siyasi hayattı
için aradığı çıkış yolu, İran’la gerginliği artırmakta bulmuş gözüküyor.
Aslında Süleyman Seyfi Öğün çok
önceden bu durumu tvnet’tin ‘’Akıl
Odası’’ programında defalarca dile getirmişti. Bu yolun Netanyahu’nun işine yarayıp yaramayacağı, İran ve bölge ülkelerinin
basiretli tutumuna bağlı olduğunu düşünüyorum.