İsrail Amerika'nın kara deliğidir
Netanyahu’nun liderliğindeki İsrailli katiller, yaklaşık 40 bin Filistinliyi şehit etti.100 binlercesini yaralı, şehirleri ise enkaza çevirdi. İsrail’in Filistin’de işlediği vahşet, tüm insanlığı derinden yaralamıştır. Bu vahşetten sonra, bu katillerin hâlâ iktidarda olması kabul edilemez. Tıpkı Hitler’e müsaade edilmediği gibi, Netanyahu’ya da müsaade edilmemelidir.
Geleceğin tarihçileri, dönüp de yaşamakta olduğumuz 21. yüzyılın ilk çeyreğine baktıklarında İsrail ve destekçilerinin çirkin yüzünü göreceklerdir. Enkaza çevrilen Filistin şehirlerinin altında, sürekli insan haklarından, hukuktan, gelişmişlikten bahseden bazı batılı ülkeleri göreceklerdir. Zira her zaman vurguladığımız gibi İsrail, bazı Batılı devletlerin çirkin yüzüdür.
Filistin’de İsrail sorununa, İkinci Dünya Savaşı sonrasında, belli bir jeopolitik ve tarihsel bütünlük içinde bakmak gerekir. Tarihsel ve jeopolitik bağlantı kurmadan Filistin’de İsrail vahşetinin ardındaki asıl amacı kavramak zordur. Unutulmaması gerekir ki jeopolitiğin birinci adımı deniz hâkimiyetidir.
Deniz gücü ve bu gücün oluşturulması denilince günümüzün başat ülkeleri, ABD ve İngiltere’dir. Mevcut uluslararası siyaset alanında birbirleriyle rekabet etmekte olan güçlerin deniz hâkimiyeti konusunda büyük mücadele yaşanmaktadır.
Örneğin Çin, anakarasından oldukça uzak bir mesafede milyarlarca dolar harcayarak yapay adalar oluşturmaktadır. Rusya, Akdeniz’i kontrol etmek için Suriye’de askeri üs kurmuş. Aynı amaçla Libya’da Halife Hafter’e destek verdi. ABD’nin neredeyse bütün denizlerdeki stratejik noktalarda askeri üsleri bulunmaktadır.
Onun için ta baştan beri çıktığımız canlı yayınlarda ve yazdığımız yazılarda, Gazze’de işlenen vahşeti, hiçbir zaman Hamas ile İsrail arasında bir mesele olarak görmedik. Mesele, denizlere hâkim olma meselesidir. Denizlere hâkim olunca karaları kontrol etmek daha kolaylaşır.
Bu bağlamda ‘’Ortadoğu’’ için İsrail’e verilen rol ile Kafkasya için Ukrayna’ya, pasifikte Tayvan’a verilen rol, üç aşağı beş yukarı aynıdır. Hatta Kuzey Kore ile Güney Kore, Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan sorunların temelinde İngiltere ve ABD ikilisinin etkisini görmek mümkündür.
***
Ancak uluslararası ortam tarihte hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde değişmektedir. Amerika’nın dış politika planlamacıları ya bunu göremiyorlar ya da görmek istemiyorlar. Roma veya Ortaçağ Avrupa uluslararası sistemlerinde ortaya çıkan güç dengeleri asırlarca devam etmişti. Ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan iki kutuplu dünya sistemi sadece 45 yıl ayakta kalabildi.
Önümüzdeki süreçte güç dengeleri İki Kutuplu dünya sistemi kadar bile uzun sürmeyecektir. Zira ABD’nin dünya üzerindeki hâkimiyeti henüz devam etse de yakın bir gelecekte gücü zayıflayacaktır. ABD, Vietnam sendromu gibi bir sendrom Ukrayna’da yaşayacağından korkmaktadır. Çünkü Ukrayna’nın yenilmesi demek tüm dünyada Amerika ve İngiltere’nin yenilmesi olarak algılanacaktır.
Amerika, Ukrayna ile Karadeniz’e, Tayvan ile Pasifik’e hâkim olmak istiyor. İsrail ile Akdeniz üzerindeki gücünü korumak istiyor. Ancak İsrail, ekonomik olarak oldukça masraflı, askeri anlamda kendisinden umulan sonuçlar vermeyen, Amerika’nın kara deliğidir! Ya Amerika o deliği kapatarak kurtulacak ya da o delik, Amerika’yı çökertecektir…