İsmail Saib
Bazı isimler vardır ki, telaffuz edilip de halden anlayan kulaklara ulaştığında sevince vesile olur. Bu mübarek topraklarda öyle şahsiyetler yaşamıştır ki, milleti için, devleti ve medeniyeti için hayat sürmüş, çevresine hep faydalı olmuş, hayır duaları almış, vefatlarından sonra da her daim hürmet ve muhabbetle yad edilmişlerdir. İşte İsmail Saib Sencer o kutlu adamlardan biridir.
Ona çeşitli unvanlar layık görülmüş. Mesela, "Ayaklı kütüphane", "canlı bibliyografya", "Sufiler arasında alim, alimler arasında su00fbfu00ee", "fihrist-i ulu00fbm", "çağının Cahızı".
Kendisi çok mütevazı, "Ben ümmi bir adamım." dermiş. Ama aslında "Gerçek bir hazinenin unutulmaz hazinedarı" imiş. Vefatı üzerine İsveç Başbakanı, devrin Başvekili İsmet İnönüyü arar ve "İlmin başı sağolsun." der.
Öyle nam salmış ki, müsteşrikler kendisine "Kütüphanelerdeki kütüphane" derlermiş. Abdülbaki Gölpınarlı'ya göre İsmail Saib Sencer, "Gazali kadar mütekellim, Fahreddin Razi kadar müfessir, Buharu00ee kadar muhaddis, İbni Sina kadar hakim, Muhyiddin Arabu00ee kadar alim, Mevlana kadar aşık ve arif, Hacı Bayram kadar vakıf, Kınalızade kadar zu00ee-fünu00fbn."dur.
1871 tarihinde Erzurum'da doğdu. Henüz çocuk iken ailesiyle birlikte İstanbul'a geldi. Esekapı İbrahim Paşa Mektebi'nde ilk tahsilini yaptıktan sonra Kocamustafapaşa Askeri Rüşdiyesi'ni tamamladı. Bazı alimlerden ders aldı ve 15 Kasım 1897 tarihinde Bayezid Umumi Kütüphanesi Hafız-ı Kütübü ve müdürü oldu. 1902'de Dersiamlık, 1923'te Darülfünun Edebiyat Fakültesi Arap Edebiyatı Müderrisliği yaptı. Çeşitli fakültelerde hocaydı. Şapka Kanunu'ndan sonra sadece kütüphanedeki görevine devam etti. 22 Mart 1940 tarihinde bir Cuma günü İstanbul'da hakka yürüdü. Ertesi günü Bayezid Camii'nde cenaze namazı kalabalık bir cemaat tarafından kılındıktan sonra Zeytinburnu'na Merkezefendi Mezarlığı'nda defnedildi.
Son nefesini erkek kardeşinin evinde vermişti. İbnülemin Mahmud Kemal İnal, vefatının ardından şu satırları yazıyor: "Hastalandığını ve kardeşinin evine sığındığını işittim. Derhal koştum, zor nefes alıyordu, hafif bir sesle selam verdim. Gözlerini araladı, beni tanıdı. 'İnşallah sağlığınıza kavuşursunuz', dedim. 'Allahü tealadan afiyet, Resulullah efendimizden şefaat dileyiniz. Bak, Resu00fbl-i Ekrem Efendimiz burada.' diyerek karşı duvarı gösterdi. Öyle yürekten bir 'Allah' dedi ki, bana ağlama hissi geldi. Gözyaşlarımı saklamak için odadan çıktım. O arada ruhunu teslim etmiş." Onbinlerce kitabın muhtevasını bilen, ömrünü ilme adayan bilgenin kütüphanesi daha sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih u2013 Coğrafya Fakültesi'ne verildi.
"Hafıza Şampiyonu" kabul edilen bu eski zaman adamının en büyük özelliği, muazzam bir hafızaya sahip oluşuydu. Öyle ki, onu tanıyan bazı kişiler, "Beyninin, müdürlük yaptığı kütüphaneden daha zengin olduğunu" bile iddia etmişti. Şark ve Garp ilimlerini çok iyi bilen, müspet bilimden dinu00ee ilimlere kadar her sahada müktesabı olan Hoca, döneminin adeta 'Google Baba'sı olarak tanınmıştı. Müşkülü olan ona koşar, doğru bilgiye erişmek isteyen ona müracaat ederdi. Ve verdiği cevaplar hep doğru, açıklamaları mutlaka sahihti.
Böyle bir adam Batıda yaşıyor olsaydı inanıyorum ki, şimdiye kadar hakkında yüzlerce kitap yazılmış, onlarca drama veya belgesel film çekilmiş olurdu. Biz bugüne kadar bu değeri unutmuşuz. Allah'tan merhum Mehmet Serhan Tayşi ve kültür tarihçimiz Dursun Gürlek gibi birkaç kişi zaman zaman andılar da, bu bilge şahsiyet unutulmaktan kurtuldu. Merhumu, Mehmet Serhan Bey'le Zeytinburnu'ndaki bir toplantıda biz de yad etmiştik.
Ebul Ula Mardin de Huzur Dersleri'nde üstadı şöyle yad eder: "İsmail Saib Efendi'nin, kedileri son derece sevdiği bilindiğinden herkes istemediği kedisini, Bayezid Kütüphanesinin bahçesine bırakırdı. Böylece İsmail Saib Efendi, kütüphanede 80-90 kedi beslerdi. Her akşam kedilere bir leğen ciğer, bir leğen süt bir leğen de su verirdi. Kediler kütüphanede dolaşır bazen de kitap raflarından pat diye okuyucuların önüne düşerlerdi."
İsmail Saib Sencer Hoca'yı rahmetle anıyorum. Kabri nur, mekanı cennet, menzili mübarek, makamı ali olsun.