Dolar (USD)
34.12
Euro (EUR)
38.10
Gram Altın
2882.61
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

22 Eylül 2024

​İslâm'ın kısa bir tarifi- 7

İslâm, kişinin kendi özgür iradesiyle ve içten gelen bir bağlılıkla AllahüTeâlâya yönelmesi, O’nun emir ve yasaklarını kayıtsız ve şartsız bir şekilde kabul edipuygulamaya çalışmasıdır. İslâm, insanın dünyevî ve uhrevî bütün ihtiyaçlarını karşılayan ve hayatın her alanını düzenleyen eşsiz bir dindir.

İslâm, babamız Âdem aleyhisselamla birlikte insanlığa ulaşmaya başlayan İlahî vahyin en son ve en mükemmel hâlidir. İslâm, Kıyametgününe kadar yaşayacak ve geçerliliğini koruyacaktır. İslâm’ın bütün ilke ve kanunları, AllahüTeâlânın kâinatta varettiğimuhteşem dengeye ve eşref-i mahlükat olan insanın dünya ve âhiret saadetine matuftur.

İslâm insana; kendisiyle, Rabbi, diğer insanlar ve tabiattaki diğer canlı-cansız varlıklarla sağlıklı bir biçimde iletişim kurmasına rehberlik eder. Bu rehberliğe göre yaşayan insanlardan müteşekkil toplumlarda emniyet ve asayiş sağlanır, hayatın tamamına adalet, merhamet ve iyilik hâkim olur.

Evet İslâm, öngördüğü ideal hayat modeliyle;aklını ve yüreğini kullanan insanlara yaşanabilir bir dünya kurmanın yollarını öğretir. Bunun içindirkimüslüman; iman esaslarını benimseyen, bu esaslar doğrultusunda ibadet bilincini kuşanan ve bununla bağlantılı olarak güzel ahlâk ile donanan kişidir. Zira müslüman, İslâm’ın inanç esaslarınainanan, inandığını diliyle ifade eden ve hayatına yansıtan bahtiyar kimsedir.

İslâm’a göre müslümanın, imanını muhafaza etmek ve güçlendirmek için ibadete devam etmesi ve aynı zamanda güzel ahlâkın gerektirdiği şekilde yaşaması gerekir. En belirgin özelliklerinden biri ahlâka verdiği değer olan İslâm dininin ana gayesi; imanlı ve imanı gereği ahlâklı insanlardan oluşan sağlıklı bir toplum ve huzurlu bir dünya inşa etmektir.

İslâm, manevî alanın yanında dünya hayatını da konu edinir ve insana her alanda klavuzlukeder. İslâm, insanın huzur ve saadeti için; beşerî davranışlara ölçü ve sınırlamalar getirmiş, aile hayatından toplumsal düzenin ve temel insan haklarının korunmasına kadar hukukun değişik alanlarında hayatî normlar ve şaşmaz kurallar vazetmiştir.

Resulüllahsallallahü aleyhi ve sellemin yirmi üç yıllık peygamberliği döneminde tamamlanan Kuran-ı kerim ve O’nun açıklaması mahiyetindeki sünnet-i seniyye; İslâm’ın akaid, fıkıh, ahlâk ve tasavvuf yanında hukukî, bireysel ve sosyal hayatla ilgili temel ilkelerini ve amaçlarınıbelirlemiş ve sahabe-i kirama öğretmiştir. İslâm’ın getirdiği hukuk sistemi en insanî, en âdil, en tutarlı ve en güzel sistemdir.

İslâm’ın, ticaretle ve umumî olarak iktisadî hayatla alakalı getirdiği ilkeler, esasen hukukî alanda vazettiği kuralların birparçasını teşkil eder.

İslâm’a göre, fert ve toplum arasında ayrılık ve rekabet yok, birlik ve bütünlük vardır. İslâm, bireylerin şahsiyetinin gelişmesinihedef aldığı gibi toplumsal bütünleşme ve gelişmeye de büyük önem verir. Sosyal hayatın gereği olan ortak münasebetlerin hem AllahüTeâlânınhoşnutluğuna hem de insanların iyiliğine uygun olarak sürdürülebilmesi için ahlâkî ilkelere dayalı adaletli bir toplumsal düzen fikri, Kuran-ı kerimin ilk inen âyetlerinin başta gelen konularından biridir.

İslâmî bir toplumda, bencilliğeyer yoktur. Aynı şekilde millî servetin âdil bir şekilde paylaştırılması da çok büyük önem taşır. Yine meşruyollardan elde edilmiş olsa bile; fakir ve muhtaçları gözetmeyen, ahlâkî boyuttan yoksun bir zenginlik anlayışı da reddedilmiştir.

Arap Yarımadası’nda doğan ve kısa sürede yayılan İslâm dini,yepyeni bir medeniyet meydana getirmiştir. İslâm’ın teşvik ile müslümanlar;dinî ilimler kadar, aklî bilimler sahasında da çok önemli eserler vermişlerdir.

Edebiyat, hat, mimarive benzeri sahalarda İslâm medeniyeti tarafından ortaya konan eserler, kendine özgü bir sanat anlayışına sahip olupbiçimden ölçülere, fonksiyonlarından içeriğine kadar sadece estetik kaygıların değil, aynı zamanda ortak inancın en güzel şekilde ifade edilmesidüşüncesinin birerürünüdürler.

Müslümanlar, dünyanın diğer eski medeniyetlerinden tevarüs ettikleri birikim ve İslâm’ın verdiği dinamizmleİspanya’dan OrtaAsya’ya, Ortadoğu’dan Hindistan’ın kuzeyine kadarki topraklardabilim ve teknolojiyi geliştirdikleri bilinmektedir.

(Devamı haftaya…)