Dolar (USD)
34.07
Euro (EUR)
37.77
Gram Altın
2797.68
BIST 100
9774.49
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Eylül 2024

İslâm'ın kısa bir tarifi- 6

Yüce İslâm, ne soyut inanç esaslarına indirgenebilecek bir din, ne de sadece vicdanlara gizlenen bir duygudan ibarettir. İslâm bir yönüyle iman ve akaid, bir yönüyle fıkıh ve hukuk, bir yönüyle ahlâk ve etik, bir yönüyle de tasavvuf ve maneviyattır. İslâm, aynı zamanda ferdî ve toplumsal hayatın maddî ve manevî tüm alanlarını kapsayan beşerî ve insanî değerler manzumesidir.

İslâm, Allah’a kulluk bilinç ve disiplinini kazandırdığı mümin birey ve toplumları hem dünyada hem de ahirette mutluluğa kavuşturacak hükümler ve kurallar koymuştur. İslâmî hükümler; muhtevaları açısından itikadî, fıkhî, ahlakî ve tasavvufî olmak üzere dört ilmî disiplin altında incelenir. İslâm, bu ilimlerin kapsadığı hükümlerle insanın yüksek ve saygın kişiliğine verilen değerin göstergesi olarak şu beş temel insanî değeri muhafaza etmeyi hedeflenmiştir:

1- Dinin korunması. Âdem aleyhisselamdan beri bütün bütün toplumlar, mutlaka birşeye inanmışlar ve bu inançları gereği bir din edinmişlerdir. Çünkü inanmak, insanın fıtratında bulunan bir husustur. İnsanlar, din duygusunu tatmin etmek mutlaka birşeye inanmışlardır. Hiç şüphe yok ki Allah celle celalüh; bütün insanoğlunu en son Peygambere gönderdiği âlem şümûl İslâm dinine davet etmiş ve bu dinin serbestçe öğrenilmesi ve yaşanması için her türlü önlemi almıştır.

2- Canın korunması. İslâm dini, temelde bütün insanların hayat hakkını güvence altına almış ve uygulamada gerçekleştirilmesi için çeşitli tedbirler öngörmüştür. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Kim, katil olmayan ve yeryüzünde fesat çıkarmayan bir kişiyi öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir kişinin hayatını kurtarırsa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” (Mâide 32)

3- Aklın korunması: Sadece insana verilen ve onu diğer canlılardan üstün kılan en büyük nimet akıldır. Akıl, ilmin kaynağı ve köküdür. İlim de, aklın semeresi ve meyvesidir. Bunun için İslam; içki, uyuşturucu, kumar, şans oyunları, sapık fikirler, hurafeler ve benzeri akla zarar veren ve zihni körelten şeyleri yasaklamış ve bu yasağı çiğneyenler için cezalar koymuştur. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Ey iman edenler şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir. Bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide, 90) Dinimiz; akıl sağlığını tehlikeye sokan stresin hafifletilmesine çok faydalı olan yardımlaşma, dayanışma, hasta ziyareti ve ölünün âilesine taziyede bulunmayı da tavsiye etmiştir. Dinimiz ayrıca, -aklı geliştiren ve zihni zinde tutan- tefekkür etmeyi ve okumayı emredip araştırmayı teşvik etmiştir.

4- Neslin korunması: Neslin, sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi; toplumun temel taşı olan ailenin kurulmasıyla yani evlilikle mümkündür. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Aranızdaki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin!” (Nur 32) Nikâh akdine dayanan evlilik kurumu, İslam toplumunun esasını teşkil etmektedir. Evlilik dışı ilişkilerin; zinanın ve fuhuşa yaklaştırıcı şeylerin yasaklanması; neslin sağlıklı bir şekilde korunması içindir. İslâmiyette haremlik-selâmlık uygulaması ve mahrem-namahrem düzenlemesi de bu gayeye matuftur. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Zinaya yaklaşmayın. Zira o bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsra 32)

5- Malın korunması: İslamiyet; çalışmayı, üretmeyi, ticareti, ziraati, hayvancılığı teşvik eder. Zekâtı, sadakayı ve yardımlaşmayı emreder. Hırsızlığı, haram yemeyi, aldatmayı, dolandırıcılığı, hilekârlığı, rüşveti, faizi, kumarı ve israfı yasaklar. Hırsızlık yapana ağır ve caydırıcı ceza uygular. Çünkü kişinin alınteri olan malı korunmazsa; anarşi çıkar ve toplumda huzur kalmaz. Hadis-i Şerifte buyuruldu ki: Kim bir başkasının malını haksız yere aşırırsa, ötede Allah’ın gazabıyla karşılaşır.” (İ. Ahmed) Efendimiz aleyhisselam, Vedâ hutbesinde de şöyle buyurmuştur:

“Ey İnsanlar! Canlarınız mallarınız ve namuslarınız; Rabbinize kavuşacağınız güne kadar kutsaldır ve dokunulmazdır. Tıpkı bu (Arefe) gününüz, bu (Zilhicce) ayınız ve bu (Mekke) beldenizin kutsal ve dokunulmaz olduğu gibi.” (Buhari)

(Devamı haftaya…)