Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.87
Gram Altın
2428.66
BIST 100
9645.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 Aralık 2022

İslâm'ı temsil sorumluluğu!

Sevgili Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Ve Sellem, Medine-i Münevvere’ye hicretinin yedinci senesinde Eshab-ı Kiram ile birlikte sefere çıktı. Efendimiz aleyhisselam, Hayber’in önüne geldiğinde sancağı Hazret-i Ali radıyallahü anha verdi ve O’na şöyle buyurdu: “Onların bulunduğu bölgeye varıncaya kadar sükûnetle yürü! Sonra onları İslâm’a davet et ve Allah’a karşı sorumluluklarını onlara haber ver! Vallahi senin vasıtanla Allah’ın bir kişiyi hidayete erdirmesi, en değerli kızıl develere sahip olmandan daha hayırlıdır.” (Müslim)

Bu hadis-i şeriften anlıyoruz ki; Allahü Teâlâ katında en kıymetli amellerden biri de hiç şüphe yok ki bir insanın hidayetine vesile olup onu yüce dinimiz İslam’la buluşturmaktır. Bu iş, hem büyük bir sevap kaynağı hem de aynı zamanda biz müslümanların önemli bir yükümlülüğüdür.

Ancak bu iş yani insanları İslamiyet’e davet etmek, ciddiyet ister. Bu mübarek işi yapan kişi, İslam’ı doğru öğrenip, doğru yaşamalı ve O’nu hal ve hareketleriyle güzel temsil etmelidir. Bu görevi yapan müslüman; güler yüzlü ve tatlı dilli olmak zorundadır. Çünkü o, bir davetçidir yani Allahü Teâlâ’nın dinini insanlara anlatmak konumundadır. Bu ise, çok şerefli bir iştir. Çünkü Allahü Teâlâ’nın dinini tebliğ etmek, peygamberler aleyhimüsselamın işidir.

Yüce Dinimiz İslam, insana çok değer vermektedir. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Gerçekten biz, Âdem evlatlarını şerefli kıldık.” (İsra 70) DolayısıylaAllahü Teâlâ’nın, bu kadar değer verdiği insana, bizim de değer vermemiz gerekir. Bilindiği gibi bir kişiye değer vermenin ve gönlünü almanın en kolay yolu; ona güler yüz ve tatlı dille yaklaşmaktır.

Allah Resulü aleyhissalatü vesselam, din-i mübin-i İslam’ı kendisi yaşıyor ve Eshabına tebliğ ediyordu. Sadece anlatmakla yetinmiyor, davranışlarıyla yüce İslam’ın güzelliklerini ortaya koyuyordu. Adalet ve hakkaniyeti, şefkat ve merhameti, ülfet ve muhabbeti, cömertlik ve yardımseverliği ile örnek oluyordu. Sahabe-i kiram da İslam’ı bizzat O’ndan öğreniyor ve öğrendiklerini, hayatlarında harfiyye yaşamaya itina gösteriyorlardı. Sonraki müslüman nesiller de aynı mübarek yolu takip ettiler.

Bu sayede yüce dinimiz İslam, kısa bir zamanda dünyanın her tarafına yayılmaya başladı ve nice gönüller İslam’la şereflendi. Ortadoğu’nun, Afrika’nın, Uzakdoğu’nun, Balkanların, Kafkasların, Orta Asya’nın ve daha nice bölge ve memleketlerin İslamiyet’le tanışmasında müminlerin en az sözleri kadar, örnek hayatları da etkili oldu...

Allah azze ve celle, Kuran-ı Keriminde şöyle buyuruyor: “Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emredersiniz, kötülükten alıkoyarsınız ve Allah’a inanırsınız...” (110) O halde, insanlığa önder ve örnek bir ümmet olduğumuzun şuurunda olmamız gerekir. Dinimizin yüce ve evrensel hakikatlerini çok güzel bir şekilde öğrenmeli ve iyice özümseyip günlük hayatımızda uygulamalıyız. Dinimize doğru inandığımız gibi O’nu dosdoğru bir şekilde yaşamalıyız. Her işimizde ihlas ve samimiyeti kuşanmalıyız. İman ve ibadette, ilim ve hikmette, ahlak ve takvada yüce önderimiz, sevgili peygamberimiz hazret-i Muhammed Mustafa’yı örnek almalıyız.

Yüce Rabbimiz celle celalühü, yaratılmışların en iyisi ve en güzel ahlaklısı olan Resulullah’ı örnek almamızı tavsiye ediyor. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Andolsun ki Resulullah, sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzab 21) Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem, hem normal insanlar için hem de insanı kâmil olma yolunda çabalayanlar için en iyi ve en güzel örnektir. Evet O, âhirete irtihal etmiştir, fakat O’nun yüksek ahlakını bize gösteren sünne-i seniyyesi ve siret-i tahiresi İslam kaynaklarında yaşamaktadır. Dolayısıyla O’na uymak isteyen ve O’nun gibi yaşamak isteyenlerin yapması gereken şey; sünnetini ve siretini okuyup hayatlarına tatbik etmektir.

Bu kutlu yolun takipçileri olarak, yaşantımızın ve güzel ahlakımızın insanlarda iz bıraktığının idrakinde olalım. Unutmayalım ki birçok insan, İslam’ı müslümanların hal ve hareketlerine göre değerlendirmekte ve -nasibi varsa- tercih etmektedirler…