İslam’da Temizliğin Önemi-2
Bütün dünya, genel anlamda temizliği yüce dinimiz İslâm’dan öğrendi. Çünkü İslâm’dan önce insanoğlu; doğru dürüst temizlik nedir bilmiyor ve şu anda tiksindiğimiz şeylerle çok rahat bir şekilde haşir neşir oluyordu.
Fakat biz müslümanlar, çocukluğumuzdan başlayarak çok sıkı bir temizlik anlayışına sahibiz: Zira -herkesin bildiği gibi- bizler; tuvaletten sonra, yemeklerden önce ve sonra, sabah uykudan kalkarken ve günde beş defa namaz kılarken -hiç üşenmeden- ellerimizi yıkıyoruz ve en ufak bir necaset bulaşmış yiyecekleri hiç kullanmadan döküyoruz. Bedenimize, elbisemize ve temas halinde olduğumuz hiçbir şeye necaset bulaştırmıyoruz, şayet isteğimiz dışında böyle bir şey bulaşırsa, hemen güzelce yıkıyoruz.
Ayrıca bizler, ayakkabıyla basılan yerlere oturmuyoruz ve ayakkabıyla evlerimize girmiyoruz. Çünkü biz, namaz kıldığımız yerin temiz olması gerektiğine inanan bir ümmetiz. Namaz ibadeti de, günde beş defa tekrarlandığı için, devamlı temiz olmak zorundayız. Ayrıca gerektiği zaman banyo yapmadan asla dışarı çıkmıyoruz.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Allah güzeldir, güzeli sever. Temizdir, temizi sever. Kerimdir, keremi sever. Cömerttir, cömertliği sever. Evlerinizi, iş yerlerinizi ve çevrenizi temiz tutunuz.” (Tirmizî 2799)
Ayrıca insan, Allah’ın kulu ve yeryüzündeki halifesidir. Allahü Teâlâ: “…Allah çok temizlenenleri sever,” (Tevbe 108) buyurarak, insanın temiz olmasını istemiştir.
İmam-ı Gazalî’ye göre temizliğin dört mertebesi vardır, şöyle ki:
a) Beden ve çevrenin her türlü kir ve pislikten temiz olması.
b) Bütün organların her çeşit günahtan korunması.
c) Kalbin her türlü kötü huy ve rezilliklerden arındırılması.
d) Sırrın (ruhun), Allahü Teâlânın hâricindeki herşeyden temizlenmesidir ki bu, peygamberler aleyhimüsselam ve sıddıkların mertebesidir. Her mertebe, bir sonrakinin şartıdır, dolayısıyla bildiğimiz dış temizlik, her dört mertebenin de şartıdır. (İhyau ulûmi’d-din, c. 1, s. 169)
Gerçekten yüce dinimiz İslâm, hem maddî hem de manevî temizliği hükme bağlamış, insanların keyfine bırakmamıştır. Peygamber Efendimiz de temizliğe büyük önem vermiştir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Temizlik, imana çağırır. İman ise, sâhibi ile beraber cennettedir.” (Taberani, Mucemu’l-evsat 7311)
“İslâm temizdir. Bunun için siz de temizlenin. Çünkü Cennete temizlerden başkası girmez.” (Taberani, Mucemu’l-evsat 4893)
İslâm dini, sağlığın büyük bir nimet olduğunu bildirmiş, müminlere yüklediği vazifelerle sağlığı koruyucu her türlü tedbiri öğretmiştir.
Pek çok hastalık, hijyen kurallarına uymamak ve yetersiz temizlikten kaynaklanır. Bu tür hastalıklardan korunmanın en kolay ve en etkili yolu da temizliktir. Çünkü temizlik, insanları mikroplardan uzaklaştırır ve hastalıklara karşı dirençli kılar.
Temizlik, hem kişisel sağlığımızın temelini oluşturur hem de uygarlık seviyemizi ifade eder.
Temizlik, kişilere güven ve mutluluk verir. Temiz insanın, toplum tarafından benimsenmesi ve başkalarıyla sağlıklı iletişim kurması çok daha kolaydır.
Temizlik, biz müslümanların hayatında çok önemli bir yer tutar. “Arslan yattığı yerden belli olur” atasözü, bu hakikati veciz bir şekilde ortaya koymaktadır. Binaenaleyh, hakikî müslüman, hem temiz olur hem de sağlığına çok dikkat eder.
Temiz toplum, temiz insanlardan oluşur. Bunun için, temizliğe azamî dikkat etmeli ve en yakınımızdan başlayarak ulaşabildiğimiz her yere bu asil bilinci yaymalıyız.