İslâm'da çocuk eğitim ve terbiyesi- 3
İçerisinde en çok huzur bulduğumuz ortam, sevinç ve üzüntülerimizin samimiyetle paylaşıldığı, sıcak aile ortamıdır. Ailenin en değerli fertleri ise, çocuklardır. Gerekirse yemez onlara yediririr, içmez onlara içirir ve sırf onları mutlu edebilmek için bir ömür boyu çalışıp dururuz.
Çocuklar, Allahü Teâlâ’nın bize büyük bir ikram ve nimetidir. Elbette onların mesuliyeti ve imtihan boyutu da bulunmaktadır. Âyet-i kerimede buyuruldu ki: “Mal ve çocuklarınızın sizin için birer imtihan olduğunu ve büyük mükâfatın Allah katında bulunduğunu bilin.” (Enfal 28)
Hepimiz, yüce Dinimizi yaşamak ve imkânımız elverdikçe insanlara tebliğ etmek durumundayız. En güzel tebliğ metodu ise, Dinimizi hayatımızda yaşamaktır. Böyle bir metot, bilhassa çocuk eğitiminde son derece etkilidir.
Çocuklar bizim gölgelerimiz gibidir. Biz nasıl isek, çocuklarımızın ahlak ve karakteri de hemen hemen öyle olur. “Eğri ağacın gölgesi doğru olmaz” sözü, aslında çocuk eğitiminde en önemli noktayı bize hatırlatır. Çünkü çocuklar bize benzer. Onlar, ne söylediğimize değil, ne yaptığınıza bakarlar. Bir kişi, büyük tarihçi ve sosyolog İbn-i Haldun’a sordu:
- Çocuklarımızı nasıl eğitelim? İbn-i Haldun şöyle cevap verdi:
- Çocuklarınızdan çok, kendinize dikkat edin. Çünkü onlar, size benzeyeceklerdir. Onlardan çok kendinizi eğitin! Kendini ıslah etmemiş bir kişi, başkasını ıslah edemez. Çocuklar istediğiniz gibi değil, yetiştirdiğiniz gibi olurlar…
Her konuda olduğu gibi, çocukların eğitim ve terbiyesi hususunda da Efendimiz aleyhisselamın sünnet-i seniyyesi, bize en büyük rehberdir. Efendimiz aleyhisselam, çocukları eğitirken, onları karşısına alıp uzun uzun konuşmazdı. O, Allahü Teâlânın Dinini harfiyyen yaşayarak bütün aile fertlerinin güvenini kazandı. Bunun için çocukları da, O’nun her dediğini canı gönülden kabul edip yaptı ve yaşadı.
Efendimiz aleyhisselam, çocuklara değer verir, yanlarından geçerken selam verir, hatırlarını sorar, bazen da onlarla şakalaşırdı. Üzülmelerine müsaade etmezdi. Hangi hatayı yapmış olurlarsa olsunlar onları sabırla dinler, nasihat ederdi. Kız çocuklarına ve yetimlere ayrı bir önem verir, onları aziz bir emanet kabul eder, hor görülmelerine izin vermezdi. Efendimiz aleyhisselam, çocukların şahsiyetli bir şekilde büyümelerine, imanlı ve güzel ahlaklı bir nesil olarak yetişmelerine ehemmiyet verirdi.
Âlemlere rahmet olarak göderilen Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin eğitim metodunda sevgi ve müsamahanın yeri büyüktür. Kâinatın Efendisi, çocuklara kızmaz ve yaramazlıklarını görmezden gelirdi. Çocukların yapmış oldukları hataları şefkat ve öğütle düzeltmelerine fırsat verirdi. Daha önce de işaret edildiği gibi küçük yaştan beri O’nun yanında kalan Enes bin Malik radıyallahü anh, şu tarihî tesbiti yapıyor:
“Resulullah sallallahü aleyhi ve selleme on sene hizmet ettim. Vallahi bana bir kez olsun “öf” bile demedi. Herhangi bir şeyden dolayı, “niçin böyle yaptın?” ya da “şöyle yapsaydın ya,” diye azarlamadı.” (Müslim)
Bir çocuk, müezzinin taklidini yaptı ve ezanla alay etti. Efendimiz aleyhisselam, onu yanına çağırarak sanki ezanla alay ettiğini anlamamış gibi ciddi bir tavırla “Haydi bize de bir ezan oku,” dedi. Çocuk utandı ve bunun üzerine güzelce ezan okudu. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem, onun sırtını sıvazladı ve cebine biraz para koyup, “mübarek olsun.” dedi. Ebû Mahzure isimli bu zat, daha sonra yıllarca Mekke-i mükerremede müezzinlik yaptı. (Müsned)
Çocuk eğitiminde Efendimiz aleyhisselamın üzerinde durduğu bir husus da, çocukların yanında yalan söylememektir. Abdullah bin Âmir radıyallahü anh anlatır:
“Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem evimizde otururken, annem:
- Yanıma gel, bak sana ne vereceğim, diyerek beni çağırdı. Bunun üzerine Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem:
- Çocuğa ne vereceksin; diye sordu. Annem:
- Ona hurma vereceğim, deyince, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem:
- Dikkat et! Eğer çocuğa bir şey vermeseydin, bu söz (amel defterine) bir yalan olarak yazılacaktı, dedi.” (Ebu Davud)
(Devamı haftaya…)