İslâm'da çocuk eğitim ve terbiyesi- 2
Sevgili Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem, çocukları ve onların önemsedikleri konuları dikkate alırdı. Onlara; kendilerini değerli ve önemli hissedecek şekilde muamele ederdi. Mesela çocuklarla karşılaştığında onlara selam verirdi. Eshab-ı kiramın büyüklerinden Enes bin Mâlik radıyallahü anh, kendisi çocuklarla oynarken, Peygamberimizin yanlarına geldiğini ve onlara selam verdiğini, rivayet etmiştir. Demek ki Allah Rasulü sallallahü aleyhi ve sellem, çocukların yanlarından geçerken; onları görmezden gelmiyor, bilakis onları fark ediyor ve onları değerli bir şahsiyet kabul buyurup yanlarına gidiyor ve onlara selam veriyor.
Efendimiz aleyhisselam, gerektiği yer ve konumlarda çocukları dinlemiş ve tercihlerini dikkate almıştır. Bir gün kendisine hediye olarak getirilen bir içeceği, birlikte oturduğu Eshabına ikram etmek için sağına döndü. Sağında henüz küçük bir çocuk olan Abdullah bin Abbas radıyallahü anh vardı. Solunda ise, Eshab-ı kiramın yaşlıları oturuyordu. O, çocuğun sırasını atlamadı, onu yok saymadı ve: “İçeceği önce bu yaşlılara vermeme müsaade eder misin, diye sordu. Çocuk ise: Hayır, vallahi Senden gelen nasibim için kimseyi kendime tercih edemem, deyince, Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem, ikrama çocuktan başladı. (Müslim)
Başka bir hadis-i şerifte ise, şöyle buyurulmaktadır:
“Efendimiz aleyhisselam, Medine-i münevverede yılın ilk mahsulü getirildiğinde dua ettikten sonra o meyveyi yanında bulunan çocukların en küçüğüne verirdi.” (Müslim)
Efendimiz aleyhisselam, çocukları sevip merhamet ettiği gibi, onları muhatap alıp sorumluluk verdiği de olurdu. Ancak onlara verdiği sorumlulukların takibi noktasında, sabırlı, anlayışlı ve hoşgörülü davranırdı. Çünkü onların çocuk olduklarını hep göz önünde bulundururdu. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
“Enes bin Malik radıyallahü anh rivayet ediyor: Bir gün Peygamber Efendimiz beni bir iş için bir yere göndermek istedi, ben ise:
- Vallahi gitmeyeceğim, dedim. İçimden de Peygamber Efendimizin emrettiği yere gitmek istiyordum. Rasulullah’ın yanından çıktım. Sokakta oynayan çocukları gördüm. Onlara takılıp kaldım. Aradan epey zaman geçti. Oynarken, Peygamberimiz arkamdan gelerek ensemden tuttu. Dönüp baktığımda gülümsüyordu:
- Enescik, gönderdiğim yere gittin mi, dedi:
- Evet, hemen gidiyorum ya Resulüllah, dedim.
Enes radıyallahü anh sözlerine şöyle devam etti:
- Rasûlullah’a on yıl hizmet ettim. Her işim, onun arzu ettiği şekilde olmuyordu. Yaptığım bir şey için, bunu niye böyle yaptın; yapmadığım birşey için de; niye şöyle yapmadın, demedi. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem, ne beni dövdü, ne de bana kötü bir laf söyledi.” (Ebu Davud)
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz aleyhisselamın, çocuklara karşı tutum ve davranışlarına dair birkaç rivayet daha:
“Efendimiz aleyhisselamın mübarek torunu Hazret-i Hasan, su istedi. O esnada diğer torunu mübarek Hazret-i Hüseyin de uyandı ve o da su istedi. Efendimiz aleyhisselam ise, suyu önce Hazret-i Hasan’a verdi. Bunun üzerine kızı Hazret-i Fâtıma radıyallahü anha:
- Hüseyin’i daha mı az seviyorsun, dedi. Efendimiz aleyhisselam ise, şöyle buyurdu:
- Hayır, suyu önce Hasan istedi, onun için önce ona verdim.”
“Hicaz ehlinin câhili geleneğinde kızlar ikinci sınıf konumuna itiliyordu. Buna karşı Efendimiz aleyhisselamın, kız çocuklarına karşı pozitif ayrımcılık yaptığını görüyoruz:
- Çocuklarınızın arasını eşit tutun. Eğer Ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım.”
“Efendimiz aleyhisselamın, dünyevî konularda birlikte olduğu kişilere söz hakkı verdiği, yerine göre çocukları da muhatap kabul buyurduğu olurdu. Mesela ergenlik çağına ermemiş çocukların biatlerini kabul buyurdu. Yani çocukların duygu ve düşüncelerine de gereğince önem verdi ve onları hayata hazırlayacak bir yaklaşım sergiledi.”
“Efendimiz aleyhisselam, koşu yarışı yapan çocukları gördü. O da aralarına karıştı. Onlarla beraber yarıştı. Yarışı kazanan çocuğu, ödül olarak devesinin üzerine aldı ve Medine sokaklarında gezdirdi ve onunla sohbet etti.” Bu yaklaşım tarzı, eğitimde ödüllendirmeye çok güzel bir örnektir.
(Devamı haftaya…)