İslam ve Emperyalizm
İnsanlık tarihinde en çok konuşulan ve tartışılan dinin İslam olduğunu söyleyebiliriz. Tarihte olduğu gibi, günümüzde de İslam, küresel düzeyde yoğun tartışmalara konu edilmektedir. Müslümanlar ve Müslüman olmayanlar yoğun bir şekilde İslam'ı tartışmaya devam etmektedirler. Ancak İslam'ın tartışılması, İslam'ın anlaşıldığı anlamına gelmemektedir.
Modern dönemin en önemli özelliklerinden birisi Müslüman olmayan grupların, kişilerin ve güçlerin, Müslümanlara nasıl Müslüman olacaklarını söyleme cüretinde bulunmalarıdır. Hangi İslam? Sorusuyla başlayan bu çevreler, kendilerinin uydurduğu dini sinsice bize dayatmaktadırlar. Müslümanlara hangi İslam'ı yaşayacaklarını söyleme cüretini kendilerinde bulan güçlerin varlığı karşısında, Müslümanların iyi düşünmesi gerekmektedir.
Oryantalizm, büyük ölçüde dışarıdan Müslümanlara dışarıdan bir İslam dayatma projesiydi. Kuran'dan ve İslam Peygamberinden soyutlanmış, akidesi yozlaştırılmış, ibadet ve ahlak sisteminin içi boşaltılmış bir dini Müslümanlara dayatmak isteyen oryantalizm ve Batı emperyalizmi, aslında Müslüman toplumları kriz, anlamsızlık ve kaos içinde bocalayan ve çılgınlaşan bireylerden oluşan toplumlar haline getirmeyi planlamaktadır.
Maalesef Oryantalizm ve emperyalizmin Müslümanları İslam konusunda ihtilafa düşürüp çatıştırma stratejisinin büyük ölçüde başarılı olduğunu görüyoruz. Müslümanlar, bugün dinleri konusunda birbirleriyle ihtilafa düşmekte ve çatışmaktadırlar. İslam yüzünden Müslümanların birbirine düşmesi ve İslam'ın insanlıkla bütünleşmesinin değişik yollarla engellenmesi, modern dünyada yaşanan en yıkıcı durumlardan biridir.
Her şeyden önce oryantalizmin ve emperyalizmin Müslümanları parçalama oyununa karşı, Kur'an merkezli bir duruşun sergilenmesi gerekmektedir. Kur'an, vahiy ürünü olan tek hidayet rehberidir. Kendisine sarılmamız gereken tek kaynak Kur'an'dır. Kur'an dışında vahiy olmadığı gibi, Kur'an'a karşı alternatif kaynaklarda icat edilemez. Kuran'ı akıl ile okumalı, kalpte hissetmeli, hayatımızın bütününde anlamalı ve idrak etmeliyiz. Soru soran, araştıran, konuşan taze ve dinamik akli bir perspektifle Kur'an'ı okumalı ve anlamalıyız. Kur'an ilahi vahyin ürünü iken, Kuran hakkında söylenilen her şeyin insan ürünü olduğunu unutmamalıyız. Kur'an'a dair söylenilen her şey üzerinde sorgulayıcı ve eleştirel bir bakış açısıyla düşünmeli ve akıl etmeliyiz. Hiçbir yorum veya anlayış, vahiy olmadığı gibi, hiçbir insani görüş Kur'anın yerine ikame edilemez. Özgürlükle, açıklıkla ve akılla yapılacak bir Kur'an okuması, insana, hayata, dünyaya ve kainata dair bakış açımızı derin ve sonsuz ufuklarla genişletecek, farklılaştıracak ve dinamik kılacaktır.
Kur'an, insanlığı hiçbir kabileye, gruba, ırka, ideolojiye, kültüre, sınıfa, cemiyete, cemaate, mezhebe veya tarikata katılmaya çağırmamaktadır. Hiçbir kolektif yapı, dinde amaç konumunda değildir. Kur'an, insanlığı Tevhit hakikatini tanımaya ve bu hakikat ışığında insanı doğru fıtratını keşfetmeye ve anlamaya çağırmaktadır. Kur'an, dar bir cemaat veya mezhep kitabı değil, bütün insanlığı uyaran ve doğru yolu gösteren evrensel hidayet rehberidir.
Hz. Peygamber, bütün insanlığa alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Bütün insanlığın model alacağı en asli güzel model Rahmet Peygamberi modelidir. Hayatın her alanında, bireysel ve toplumsal ilişkilerimizde bize rehberlik edecek ahlaki, manevi, sosyal ve insani ilkelerin uygulamasını Rahmet Peygamberi örneğinden çıkarabiliriz. Hz. Peygamber'in yanında hiç kimsenin, grubun veya gücün mücedditlik, mehdilik, mezhep, kült, imam gibi adlarla otorite olmasına ne yer vardır, ne de gerek vardır. Değişik adlarla kendilerine yetkinlik ve otorite atfedenler, insanlık için model olamazlar, onlar sadece idol olabilirler. İnsanlık için sahih model Rahmet Peygamberidir. Onun dışında kalanlar, model değil, idoldürler, yani putturlar. Kendilerini imam, müceddit, şeyh ve mehdi gibi adlarla otoriteleştirenlerin birer put yani idol olarak insanlığı sevk ettikleri sapkınlıkların hikayesini her gün okuyoruz.
İslam'ın Protestanlaştırılmsına veya Calvinistleştrilmesine, İslam'ın, Müslümanların ve insanlığın ihtiyacı yoktur. İslam'ı reform sonrası ortaya çıkan bir Hristiyan mezhebine benzetmek bir emperyalist projedir. İslam'ı dışarıda hazırlanan sömürgeci projelerin aracı haline getirmek, hem İslam'ı hem insanı inkar anlamına gelmektedir. İslam, kemale ermiş ilahi fıtrat dinidir. İnsanın, İslam ışığında sahih anlamda Allah'a kulluğu amaçlayan bir hayatı yaşaması gerekmektedir. Bu gerçeğin dışında İslam'ı başkalaştırmaya çalışmak, İslam'a ve insana yapılan yozlaştırıcı cahili bir müdahaleden başka bir şey değildir.
İslam, hiçbir grubu veya kişiyi seçilmiş ve kurtuluşa eren yapı olarak tanımlamamaktadır. Bütün yapılar, insani kurgular olduğu gibi, bu yapılar içinde yer alan şahısların da hiçbir ilahi nitelikleri bulunmamaktadır. Bir yapının veya kişinin, Allah'la özel münasebeti olduğu, çok özel bir makama sahip olduğu, bir yapının veya liderinin dediklerinin vahiy gibi emir telakki edilmesi derin sapkınlığa ve yıkıcılığa neden olmaktadır. Batıni ezoterik yorumlarla bazı gruplar ve şahıslar etrafında sahte Truva atları oluşturmak, emperyalizmin kadim bir oyunudur. Batınilik, Müslüman toplumlarda alternatif din oluşturmanın etkin bir yolu olarak hep kirli sömürücü odaklar tarafından kullanılmıştır.
Kuran'ı asli kaynak alan, Rahmet Peygamberi'ni güzel örnek kabul eden, insan merkezli ve akla dayanan sahih bir din, ahlak ve maneviyat tecrübesini model olarak oluşturmamız gerekmektedir. Oryantalizmin ve küresel istihbarat güçlerin uşağı yapıların ve emperyalistlerin bizim için uygun gördükleri sahte dini kurguları reddetmeliyiz. Biz, sadece Allah'ın vahiy ettiği dine iman etmeliyiz. Vahiyle indirilmiş din ile emperyalizmin uydurduğu ve icat ettiği dinin bir arada olamayacağı konusunda net bir bakış açısına ve bilince sahip olmamız gerekmektedir. İslam'ı sahih anlamda benimsemediğimiz sürece, emperyalizmin din maskesi altında içimizde oluşturmaya çalıştığı ahlaksız yapıların sonu gelmeyecektir.