Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Haziran 2023

İslam ve bilim çalıştayı

Geçtiğimiz hafta sonu 03-04 Haziran tarihlerinde Türkocağı İstanbul Şubesi tarafından İslam ve Bilim Çalıştayı gerçekleştirildi. Caferağa Medresesi’nde icra edilen çalıştay 20 bilim adamının katkılarıyla vücut buldu.

Öncelikle böyle bir çalıştayın gerçekleştirilmesi konusunda Türkocağı İstanbul Şubesi’nin evsahipliğinin ve şube başkanı sayın Cezmi Bayram’ın özverili gayretlerinin bir teşekkürün çok ötesindeki takdirleri hak ettiğini belirtmeliyim. Çalıştayın akademik kısmını ben üstlenmiştim ve bu bağlamda ikinci önemli teşekkür de entelektüel ilgisizliğin bu derece yoğunlaştığı ve kendisini belirginleştirdiği bir zaman diliminde katılımcı akademisyen hocalarımız için olması gerekiyor.

Bu çalıştayda iki bildiri sunuldu. İlki, kıymetli velud akademisyen Prof.Dr. Fuat Aydın tarafından sunulan Ziyauddin Serdar’ın İslam Bilimi anlayışına yönelik bir analizi içeren bildiri. İkincisi de, benim “islam Biliminin İmkanı-Bir Tartışma” başlığıyla bir problematiği çözümlemeye çalışan bildirim. Bildirilerin her biri iki farklı günde sunularak serbest müzakereler gerçekleştirildi.

Çalıştayımıza bildiri sahipleri dışında, Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç, Prof. Dr. Ali Durusoy, Prof. Dr. Mevlüt Uyanık, Prof. Dr.B. Ali Çetinkaya, Prof. Dr. Abdulkadir Çüçen, Prof. Dr. Celal Türer, Prof. Dr. İ. Latif Hacınebioğlu, Prof. Dr. Hakan Poyraz, Prof. Dr. M. Hakkı Akın, Prof. Dr. Kadir Canatan, Prof. Dr. Mehmet Gönenç, Prof. Dr. Zeki Özcan, Prof. Dr. Mustafa Küçükaşçı, Prof. Dr. İhsan Toker, Doç. Dr. Fatih Yaman, Dr.Öğr.Üyesi Abuzer Dişkaya, Dr.Öğr.Üyesi Süleyman Gümüş, Dr.Öğr.Üyesi Mikail İpek hocalarımız yaptıkları müzakerelerle gerçekten önemli katkılarda bulunmuşlardır.

“İslam ve Bilim”, “İslam ve Sosyal Bilimler” ilişkisi söz konusu olduğunda bazı çevrelerin tipik negatif refleksler gösterdiğini biliyorum. Her şeyin başına “islam” kelimesinin getirilerek konuşulması, gerçekten yüzeysel olduğu durumlarda bir sonuç getirmez. Bunun tamamen farkındayım. Dolayısıyla konunun bir boyutu da “İslamileştirme” olarak dikkat çekmektedir. Fakat bu söz gelimi; batılıların yemek yerken sol ellerine aldıkları çatalı, sağ elimizle kullanma gibi bir değişimle, ya da her şeyi “yeşil” renge boyamakla halledilecek bir mesele değildir.

Meseleyi tamamen sonuçlardan başa doğru takip ederek gelirsek, en azından içinde bulunduğumuz durum itibarıyla kanaatimizce bir yol ayırdımına gelmiş bulunmaktayız. Bir kere dünyada varolan sömürgeleştirme faaliyeti hız kesmeden devam etmektedir ve hatta giderek rafine yöntemlerle derinleşerek ilerlemektedir. Bu bağlamda özelde sosyal bilimlere dair Batı’da geliştirilen teorilerin batı dışı toplumları açıklamadığı gerçeği bir yana, aynı zamanda bu içeriklerin başta Müslüman toplumlar olmak üzere batı dışı toplumları temellük ederek zihni sömürgeleştirmelerini kuvvetlendirmektedir. Bundan kurtulmanın yolu ise, özelde Müslüman toplumların kendilerini, kendi gerçeklikleri içinde ve kendi teorilerini oluşturmaktan geçmektedir. İslam ve Bilim tartışmaları, meseleyi başa dönerek ele alma açısından iyi bir fırsat sunmaktadır.

Bu bağlamda kendisini gösteren önemli problemlerin başında yeni neslin artık bugün yaşanan ve adına “islam” denilen ve büyük oranda cari olan kültürde bir gelecek görmemeleri; dolayısıyla geleceklerini Batı’da görmeleridir. Bu ise zihni sömürgeleşmeyi hızlandıracaktır.

Sosyal medyada “islam en iyi dinse eğer, niçin Müslümanlar bu durumda?” şeklinde dolaşan bir soru var. Bazıları buna “çünkü halklar Müslüman değil” şeklinde cevap vermişler. Bu cevap kanaatimizce yanlıştır; zira halklar müslümandır. Bu soru için bizim verecek cevabımız; “çünkü dünyayı inşa edecek bir Müslüman aklı”nı öncelikle kurmamız gerekir şeklinde olacaktır.