Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Aralık 2024

İslam Şehirlerine Düzenlenen Suikastlar

“Müminler kardeş” olduğu gibi Müslümanların kurduğu İslam şehirleri de kardeştir. Kanlı emperyalizm, İslam şehirlerini ve medeniyetlerini tek tek yok etmeye çalışıyor.

2-halep-kalesi_ba995c05d12577a574f1bea9d46b4b84.jpg

İslam dünyası alev topu gibi. Gündemde hep yakılan, yıkılan, tahrip edilen İslam şehirleri ve içlerine yaşayan Müslümanlar var. Dün Bosna, Bağdat ve Yemen. Bugün Gazze, Lübnan, Şam ve Halep! Gözü dönmüş olan kanlı emperyalist ülkeler, sadece Müslüman kardeşlerimizi şehit etmekle kalmıyor, onlarla birlikte asırların birikimini üstünde taşıyan, medeniyetimizin yüz akı güzel şehirlerimizi de bir bir bombardımana tabi tutarak yakıp yıkıyorlar. Camilerimiz ve kütüphanelerimiz başta olarak bütün kültürel ve mimari mirasımıza ağır biçimde saldırıyorlar. Bir zamanlar Osmanlı Devleti’nin hüküm sürdüğü topraklarda ecdadımızın bin bir emekle Müslümanlara kazandırdığı tarihî eserler de yok edilmeye çalışılıyor. Bu soysuz tahribat üzerine, başta UNESCO olmak üzere bütün dünyanın sanat çevreleri ayaklanması gerekirken her yere bir ölüm sessizliği çökmüş âdeta. İnsanlığın kahredici suskunluğu hüzün verici.

FİLİSTİN’E CAN BORCUMUZ

3-allah-kalpten_b50f169cb543f6c6490126ab67f2e083.jpg

Abdurrahman Uzun’un Allah Kalp İstenileni Verir Ne Eksik Ne Fazla kitabını okuyorum. “Filistin ve Can Borcu” başlıklı yazısında bizi, hepimizi, aslında bütün Müslümanları uyarıyor ve diyor ki:“Etrafı duvarlarla çevrili Filistin toprakları, oradaki her bir can için bir Hira vazifesi görüyor. En yaşlısından küçüğüne ‘Bizim kanımız Aksa için helal olsun. Gerekirse hepimiz burada ölmeye hazırız.’ diyorlar. Üstelik bu sadece bir söylem değil hâlleriyle, tavırlarıyla, gözlerindeki o vakur bakışlarla söylediklerinin hakikat olduğunu tüm dünyaya haykırıyorlar. Bizim kolaylıkla ‘çok güçlü’ olduğunu kabul ettiğimiz terör devletine, dünyanın ‘süper güç’lerine, ‘yenilmez’ ordularına, ‘delinmez’ demir kubbelerine kafa tutup bütün insanlığa ‘Allah var!’ diye haykırdılar. ‘Gök kubbenin sahibi demir kubbenin sahibinden daha kudretlidir.’ Hâliyle merak etti insanlar, gök kubbenin sahibini ve çok sayıda şehadet videosu izledik. İslam, Filistinli kadınların dillerinden, erkeklerinin metanetinden çocukların masumiyetinden, gençlerin gözlerindeki cesaretten ve yüzlerindeki gülümsemeden yayıldı bütün dünyaya, ‘Ya İstiklal ya Ölüm!’, Özgürlük ya da şehadet!”

Biz Müslümanlar Hiçbir Zaman Hiç Kimsenin Kölesi Olmadık

12-abdullah-uzun-1_5c6125374d9b19f4329e312bb4dba216.jpg

İnanmanın özgürlük olduğunu, dolayısıyla bütün Müslümanların hürriyeti seçtiğini belirten Yazar Abdurrahman Uzun, “Gerçek manada Allah’a kulluk eden insan dünyada hiç kimsenin kölesi olamaz” diyor. Siyonist İsrail terör örgütünün yaptığı, ABD ve İngiltere başta olmak üzere Batı’nın desteklediği soykırımın, Batı’nın sahte yüzünü ortaya çıkardığını belirten Abdurrahman Uzun, yazısını şu satırlarla tamamlıyor: “Biz Müslümanlar özgürüz. Biz hiçbir zaman hiç kimsenin kölesi olmadık. Allah’tan başka kimseye can borcumuz yok. Kılıcımız kınına girdi zannedip zulmü ile abad olmaya çalışanlar! Biz dik duruşumuzu kılıcımızdan, silahımızdan değil kalbimizdeki imandan ve kanımızdaki asaletten alıyoruz. Biz kılıca değil imanımızın gücüne güveniyoruz. Her şey vaktine gebedir. Vakti gelene kadar dik durmaya ve büyük kıyama hazırlık yapmaya devam edeceğiz. Sonuç? Ya şehadet ya da özgürlük.” Okunması gereken eserde birbirinden değerli daha pek çok makale bulunuyor.

YALSIZUÇANLAR’DAN RÛMİ

5-sadik-yalsizucanlar_f4f001adca7c59e1044fb06e33aac029.JPG

Tasavvuf büyüklerini romanlaştıran günümüzün kıymetli yazarlarından Sadık Yalsızuçanlar, yeni eseri Rûmi’de Mevlâna Hazretleri’nin etrafında dolaşıyor. “Kalplerin ve Aşkın Sultanı”nı anlatıyor. Asırlardan beri insanları etkileyen, eserleri ve sözleriyle gönülleri şad eden Mevlâna’nın muhitini, hocasını, sevenlerini ve bütünüyle inanç dünyamızın yaşanmış o devrini dile getiriyor. Şüphesiz Mevlâna’yı tanımak, anlamak, sevmek ve eserini okumak isteyenler için iyi bir kılavuz, güvenilir bir rehberdir Rûmi. Romanın “Birinci Selamı” Hazret-i Pîr’in “Yetmiş iki millet sırrını benden dinler,/Ben, bir perde ile yüzlerce ses çıkaran bir ney’im” beytiyle başlıyor. Kitabın nihayetindeki “Son Taksim”de ise şu hakikatlı mısralar bize tebessüm ediyor: “Ölümümden sonra kabrimi yerde aramayın!/Benim mezarım, ariflerin gönüllerindedir.”

4-rumi-1_54b5c6d641c954265e78784b50475f69.jpg

Rûmi’nin başında Ramazan bereketi niyetine, iftariyelik bir girizgâh vardır. Meşhur ressamımız Erol Akyavaş’ın muazzam ‘dönüş’ hikâyesidir bu. Bir rüyanın ardındaki hakikat yolculuğunu dile getiriyor. Bu kutlu yolculuğun durakları arasında Âşık Hüseyin, Muzaffer Ozak, Rusuhî Dede ve Ganem Dede de bulunuyor. Bu kısa, özlü ve çarpıcı hidayet metnini, inanıyorum ki çok seveceksiniz.

HERKESİN KENDİ SANDIĞI

7-fatma-barbarosoglu-1_f50d3f88655626299f07419d023d9cfa.jpg

Günümüzün usta hikâyeci ve romancılarından Fatma Barbarosoğlu’nun yeni eseri, Herkes Kendi Sandığında Saklı adını taşıyor. Kitap, sevilen yazarımızın özgün hikâyelerinden oluşuyor. Arka kapak yazısı şöyle: “Dünü ve günü; aşk, evlilik, boşanma hikâyeleri ile bütünleyen Fatma Barbarosoğlu, duyguların mütercimi olarak birbirine en uzak noktaları yakın eyliyor.
‘Öznesi Erkek’ bölümündeki hikâyelerde, erkeklerin kadınlar karşısındaki mağlubiyet ya da galibiyetleri çerçeve içine alınırken; ‘Öznesi Kadın’ bölümünde, kadın kahramanların hayat karşısında gösterdikleri mukavemet öne çıkıyor. Barbarosoğlu, kalemiyle hayat verdiği her özneye itina ile yaklaşıyor, onların kalp ritmini okuyucusunun rikkatine emanet ediyor.”

KENDİNİN YORGUNU

8-kendinin-yorgunu-1_ae640a0a88bd25ba4143ed2212b1ef32.jpg

Yağuz Gönüler’in yeni kitabı Kendinin Yorgunu, içe dönük kısa yazılardan meydana geliyor. Kalbe dokunan, ruha aşina ve dimağa yakın duran kıymetli metinlerdir bunlar. Kitap baştan sona okunduğunda okuyucuda şu hissi uyandırıyor: Bazen farkında olmadan yitirdiğimiz ne kadar çok hakikat var. Ve biz genelde ne kadar lüzumsuz işlerle, sözlerle meşgul oluyoruz. O hakikatli metinlerden biri: “Bir dua mı arıyorsun? İç huzuru iste. Kendin için, sevdiklerin için, herkes için. Zaman geçtikçe iç huzurundan daha büyük bir nimet olmadığını anlayacaksın. Zaman geçtikçe içi huzursuz insanların nasıl bir ibret olduğunu da göreceksin.” Bir diğerine geçiyoruz: “İnsanın zaman zaman manasızca içi sıkılıyor, her şey tamam ama şu göğüs kafesi sanki hem ağrıyor hem ağlıyor,’ dedi derviş. ‘Kolay mı?’ diye sordu bilge, ‘Dağların dayanamadığını yüklenmiş insan. Arada sırada olacak o ruh ağrısı!” Bazen tasavvuf deryasından damlalar da düşüyor nasibimize: “Bir sohbet meclisinde şiir okunuyor. Dinleyenlerden biri şiir bittikten sonra ‘Evliyalar satırda aranmaz, sadırda aranır.’ diyor. Bunun üzerine Ken’an Rifâî de şu muhteşem ifadeyi dile getiriyor: “Evliyalar ne satırdadır ne sadırdadır: nefes inen satırdadır!” Hikemî sözlerle, düşündürücü sözlerle dolu eserin bir başka sayfasında şu gerçek fısıldanıyor: “Sevdiğin şeylerle uğraşmaktan yorulmuyorsan, başka keramet arama. Sevdiğin şeylerle gününü doldurabiliyorsan, başka huzur arama. Sevdiğin şeyler bir de işin-gücün oluyorsa, başka cennet arama. Tek derdin şükrünü aksatmamak olsun, başka dert arama.”

Bu eserlerin tamamı, yayın dünyamızın seçkin markalarından Profil Kitap’tan okuyucuya ulaştı. Yayınevinden yeni çıkan diğer kitapları da isimleri ve yazarlarıyla takdim ediyorum. Olumlu Düşünmenin Gücü (Hasan Abdullah İsmaik), Sankofayı Öldürmek (Gürsoy Uysal), Arka Sokak (Ferhat Tursun) Okuyanlar kazanır. Hele iyi kitapları bulup okuyanlar zannımca dünyanın en bahtiyar, şanslı kullarındandır. Cenabı Allah hepimizi o talihli ve iyi kullarından eylesin, âmin.

6-herkes-kendi-sandigind-asakli_17eb848b700501e5d10cebd065f2435f.jpg9-stresten-huzura_c487964014770e197e254d488168c20d.jpg10-sankofayi-oldurmek_99d0076d50b3b034295d58a9a9ad37b0.jpg11-olumlu-dusunmenin-gucu_98ae3a0b2d60a7e88fcefa174ee97c76.jpg