Dolar (USD)
32.51
Euro (EUR)
34.95
Gram Altın
2432.42
BIST 100
9784.52
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


İslam Sanatı Güzel Ahlakın Yansıması mıdır?

Cahiliye Arabı “ikinci hayata inanmadığı için” (En’am 6/29, Yasin 36/78, Casiye 45/24) bu dünyanın “zevk u safa”sından olabildiğince faydalanmayı hayatın gayesi saymıştı. Kadın, aşk, şarap ve kabile savaşları.. Cahiliye döneminden kalma bu “zevk u safa” dünyasının örneklerini dört halife döneminden sonraki ilk saltanat devletleri olan Emeviler ve Abbasiler devirlerinde yapılan çeşitli kasırların özellikle iç mekân süslemelerinde ayan beyan görmekteyiz. İslamiyet gibi “ter ü taze” bir dinin sıcaklığı daha yeniyken, bu tarz bir sanat yaklaşımında “irticai” bir durumu açıkça görmekteyiz ki, biz bunu “cahiliyye devri ahlak” anlayışı içinde değerlendiriyoruz.

“Hz. Peygamber (SAV) ‘in ahlakı Kur’an ahlakıydı” (Müslim, Müsafirin, 139). Bir sanatçının referansı İslam ise, ortaya koyduğu eserlerinin de buna uygun olması gerekir.

İslamiyet, aşiret ruhunu yani “asabiyye”yi yasaklarken, (-ki, günümüzde sizler buna teolojik olarak “kapalı devre Müslümanlık” anlayışının getirmiş olduğu “bizden olmayan Müslüman dahi olsa bizim dışımızdadır” traji-komik tuhaflığının ya da modern-cahiliye yapılanmasının Türkiye’deki ve tüm İslam Dünyası’ndaki nâmütenâhi “din kulüpleri”ni de ilave edebilirsiniz-) rekabet ve küçümseme duygusuyla geçici hazlara düşkünlüğün doğurduğu kaba ve hoyrat geleneklerin karşısına insanın nefsini dizginlemesi, ruhunu öfke ve şiddetten koruması anlamına gelen “hilm” ve “şefkat”i koydu. Bu suretle insana, o güne kadar kendi dışındaki varlıklara çevirdiği mücadele enerjisini kendi nefsinin kötü temayüllerine karşı yöneltmesini istedi. İşte Hz. Peygamber (SAV)’in de bahsettiği şey aslında buydu: Cihâd-ı Ekber”. İçinde “din u dünya”nın önderi olan Hz. Peygamber (SAV)’in işaret buyurduğu ve kendi hayatında da uyguladığı “güzel ahlak”ı barındıran ve Müslümana da “güzel ahlaklı ol” diyen bir din. İşte İslam Sanatı denilen anlayışın arkasındaki deruni fikir budur.

İslam cami mimarisinde göğe doğru kademeli yükselişin ve ana kubbe altında çok sayıda Müslümanı bir arada tek kıbleye doğru sıkı saflar halinde bir binanın taşları, tuğlaları gibi bir araya getirmenin ahlaki boyutu da budur işte: Asabiyenin ayaklar altına alındığı, malın mülkün hiç hükmünde olduğu, ahlakın, erdemin ve faziletin esas olduğu bir birlikteliktir bu. Büyük olan sadece Allah’tır: “Allahu Ekber”.

Mü’min ve Müslim olan bir sanatçı nefsini terbiye yolunda verdiği bu büyük cihadı, nefsin merdivenlerinden kademeli bir irtifa’ sürecinde iken vereceği eserlerde de ortaya koyar, yansıtır ve işte özündeki bu terbiye mücadelesinden hem dindaşlarını ve hem de diğer insanları nasibdar kılar. Bu ne demektir? Ne manaya gelmektedir?