İslam: insanlaşmaya evet, istihmara hayır!
FETÖ Denilen çetenin, altmışlı yıllardan itibaren değişik araçları, ilişkileri ve yapıları kullanarak örgütlendiğine, topluma ve devlete yerleştiğine dair bilgilere her geçen güm yenileri eklenmektedir. Toplumun FETÖ ile karşılaşması veya onun hakkında bilgi sahibi olması yeni değildir. Yeni olan şey FETÖ ve diğer yapılar hakkındaki düşüncelerimizi, kabullerimizi ve değerlerimizi sorgulamaya başlamamızdır. FETÖ denilen çetenin giriştiği 15 Temmuz işgal girişimi, din, tarikat, cemaat, hizmet, fedakarlık, eğitim ve insan yetiştirme gibi temel kavramların tamamında derin bir sorgulama ve şüphe durumunun oluşmasına neden olmuştur.
FETÖ çetesi, çok temel bir insani değeri sömürerek var olmuştur. Bu çete, her ebeveynin, çocuklarının ahlaki ve insani değerlerle donanması, inanç ve maneviyat sahibi olma, milletine ve insanlığa yararlı olma arzusunu sömürmüştür. Başka bir ifade ile FETÖ, dindar annelerin ve babaların hayırlı evlat şeklindeki samimi insani arzularını iyi eğitim, iyi bir gelecek ve zararlı alışkanlıklardan koruma şeklindeki vaatlerle istismar etmiş ve çocuklarımızı bizden çalmıştır. 15 Temmuz sabahında, sadece korkunç bir işgal girişimi kabusundan uyanmadık, Aynı zamanda bir çetenin neden olduğu kayıp bir nesil ile yüz yüze kaldık, FETÖ, çocuklarımızı bizden çalmakla ve gasp etmekle hepimizin kaybetmesine neden oldu. FETÖİZMİN, ümmete ve beşeriyete olan yıkıcı insani maliyeti hayal edilemeyecek kadar ağırdır.
Enes Kanter olayı üzerinde hepimizin düşünmesi lazımdır. Enes Kanter isimli NBA oyuncusu soyadını Gülen şeklinde değiştirerek, annesinin, babasının, varlığının ve her şeyinin Hocaefendi dediği sahtekar uğruna feda olmasını istemiştir. Enes Kanter, FETÖ çetesini ailesine, Fetuşşeytan'ı anne-babasına tercih etmiştir. Enes Kanter, FETÖ çetesinin bizden çaldığı binlerce insanımızdan sadece bir tanesidir. Çocuklarımızı, adı ne olursa olsun hiçbir yapıya teslim etmemek konusunda sahih bir bilince sahip olmalıyız. Çocuklarımızı başka bir yapıya teslim ettiğimiz andan itibaren zaman içerisinde çocuklarımızın artık bizim çocuklarımız değil, onların malları olacağını bilmemiz gerekmektedir. Enes Kanter örneğinde yaşanan tam olarak budur. Ailesinin reddettiği bir genç ve bu gencin mensup olduğu çetenin başının soyadını aldığı bir tablo ile karşı karşıyayız. Soyadı değiştirme olayı, sembolik anlamda adı geçen gencin kendisinin tapusunun ve mülkiyetinin tamamen başkasına ait olmasını tescillemesi anlamına gelmektedir. Çocuklarımızı ve gençlerimizi, din, ahlak ve eğitim adına bizden çalan FETÖ ve diğer çetelerle mücadele etmek gibi büyük bir meydan okumayla yüz yüze bulunmaktayız.
FETÖ çetesi içinde yer alan gençler, birbirine 'şakirt' derlerdi. Onlar kendilerini hizmetin şakirtleri veya talebeleri olarak görüyorlardı. Bu yapı, şakirt kavramını talebe anlamında kullanıyordu. Şakirt kavramını kendileri için kullanan bu yapı mensupları arasında gözlemlediğim bir husus vardı. Şakirt veya talebe olduğunu iddia eden bu yapı mensupları, hiç öğrenmeyi talep etmiyorlardı, bilginin şakirdi olmuyorlardı. Bilgiyi, öğrenmeyi ve düşünmeyi talep etmeden nasıl şakirt olunacağı sorusunun makul bir cevabını FETÖ çetesi bağlamında bulamayız. Bilmeden, öğrenmeden, düşünmeden ve araştırmadan şakirt olmak mümkün değildir. Ancak bilmeden, öğrenmeden, araştırmadan ve sorgulamadan şaki olmak mümkündür. FETÖ, bizden gasp ettiği çocuklarımızın hiçbir zaman iman, insanlık ve irfan şakirdi olmasını istememiştir. FETÖ, çocuklarımızı bizden çalarak istihbaratın, ordunun ve emniyetin içinde bir şakiler ordusu yetiştirmiş ve yerleştirmiştir. 15 Temmuz, sözde şakirtlerin, özde ise şakilerin bir kalkışmasından başka bir şey değildir.
Dini ve insani hizmetlere şakirtler yetiştirme iddiasıyla başlayıp darbeci bir şakiler çetesine dönüşen FETÖİZMİN hikayesini iyi anlamak lazımdır. FETÖ tarzı cemaat, tarikat, örgüt, dernek, vakıf ve okul görünümlü yapıların sahih anlamda bir insanlık ve iman hizmeti gerçekleştirmeleri mümkün değildir. FETÖ, hizmet hareketi olduğunu iddia etmesine rağmen, bir hizmet hareketi olamadı. FETÖİZMİN hizmet söyleminin hezimetle sonuçlanmasının temel nedeni, bu yapının doğal insani ve imanı temele dayanmamasıdır. FETÖ, insanlık ve iman hizmetinde bir hareket değildir. İman hizmeti olmayan FETÖ, bir istihbarat projesidir. Küresel istihbarat servislerinin karanlık bir kurgusu olmaktan başka bir şey olmayan FETÖ ve benzeri yapıların, çocuklarımıza, gençlerimize ve ailelerimize sahih değerleri, eğitimi, ahlakı ve maneviyatı vermesi ve öğretmesi mümkün değildir. İstihbarat kuruluşlarının kurgusu olan FETÖ tarzı çetelerin ürünü iman etmiş ve salih amel işlemeyi amaç edinen insanlar değildir. FETÖİZMİN ürünü, yalan ve takiyyeyi din haline getirmiş, hep başkalarına kul olmanın sonucu olarak imhayı amel edinmiş isyancılardır. Küresel güçlerin istihbaratlarının karanlık taşeronları olan FETÖ tarzı, din ve hizmet kisvesi taşıyan çetelerin tuzağına düşmemek için istihbari ve insani olanın ne olduğunun birbirinden ayırt edilmesi gerekmektedir. Adı sanı duyulmayan diyarlara çocuklarımızı ve gençlerimizi hizmet uğruna diye yollarken, aslında büyük bir küresel istihbarat operasyonunun tuzağına düşebileceğimizin farkında olmalıyız.
Hiçbir insanın kutsallaştırılamayacağı, ululaştırılamayacağı ve yüceltilmeyeceği gerçeğini anlamak lazımdır. Kutsal, ulu ve yüce olan sadece Allah'tır. Allah'ın adını kullanarak insanları mankurtlaştırmanın, eşekleştirmenin ve köleleştirmenin tarihte birçok örneği olduğu gibi, günümüzde de birçok örneği bulunmaktadır. FETÖİZM, Allah adına insanı köleleştirmenin çok karanlık bir yoludur. Bir istihbari mankurtlaştırma kurgusu olarak FETÖİZM, İslam'a ve insanlığa karşı korsan bir yapıdır. İslam, insanın akılla, bilimle, düşünceyle ve hikmetle Tevhidi çizgide insanlaşmasını amaçlayan bir fıtrat dini, hayatı ve hareketidir. İslam, insanın akıl ve bilincini kör eden. İnsanı ve hayatı boş ve verimsiz çalışmalar uğruna harcanmasını sağlayan FETÖİZM gibi istihmarı (eşekleştirmeyi) ve mankurtlaşmayı amaçlayan istihbari kurgulara hayır demektedir.