Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.74
Gram Altın
2961.04
BIST 100
9672.75
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Aralık 2020

İslam düşüncesinin çağdaş inşası

İslam dünyası çok boyutlu sorunlar yaşamaktadır. Bu sorunların bir kısmı küresel ölçekte yaşanan gelişmelerin bir yansıması olmakla birlikte, önemli oranda İslam dünyasının sorunlarının halli için yeteri kadar bir bilgi birikimi ve bakış açısı geliştirememesi sebebiyledir.

Sorunlar sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel vb. birçok boyutta tezahürlerini göstermektedir. Bu kadar farklı alanlarda tezahürleri olsa da, tüm bu sorunların kaynaklandığı yer aynıdır. Dolayısıyla her alanda yaşanan sorunları kendi içinde yalıtılmış birer tekillik içinde algılandığından, bu tekil sorunların birbirleriyle bağlantıları ve hepsinin kaynaklandığı esas nokta es geçilmektedir.

Bu bağlamda birkaç temel sorunun aslında aşikar olarak göründüğü söylenebilir. Birincisi, sorunların tekil olarak algılanması. İkincisi, sorunların asıl kaynağının es geçilmesi. Üçüncüsü, sorunlar arasında birbirleriyle ilinti. Dördüncüsü, sorunları üreten kaynağın sistemli bir bakış açısının eksikliği olması. Beşincisi, sorunların kapımıza dayandıkça anlıksal olarak çözülemeye çalışılması.

Söylemlerden anlaşıldığı kadarıyla İslam dünyası, Batı karşısındaki yenilmişliğini “din”ini kendisi için avantaja çevirerek telafi etmek istemektedir. Toplumların kendileri için farklı telafi yöntemleri geliştirmesi bu anlamda psikolojik bir faktör olarak anlaşılabilir. Fakat din ya da özelde İslam, müslümanların dünyaya bakışlarında sistematik ve bilgisel anlamda inşa edilmiş değil. Büyük oranda sloganik bir faktör olarak müslümanların kendilerini rahatlatma faktörü haline gelmiş durumda.

İslam’ın bizzat bir dünya görüşü içerdiğini ve müntesiplerine dünya ile irtibat kurmak üzere bakış açısı geliştirdiğini söylemek mümkündür. Bunu bir boyutuyla paradigma şeklinde adlandırabiliriz. Fakat bu boyutu sloganik olarak söyleyip durmanın bir faydası yoktur. Müslümanların bugünün diliyle, sistematik biçimde bilgi temeline dayalı çağdaş bir düşünce inşa etme zorunluluğu, artık sloganla kapatılamayacak şekilde aşikar olmuştur. Sloganlarla ve hamasetle yoluna devam etmek istedikçe, sorunlarının gelecekte daha da ağırlaşacağını görecektir.

İşte bu durum İslam düşüncesinin çağdaş inşası noktasında öncelikli olarak büyük bir çaba ve bilgi üretimini gerektirmektedir. Burada İslam düşüncesinin eksiklikleri ve takip etmesi gereken adımları ilim adamlarının özverili çalışmalarını beklemektedir açıkçası. Birincisi, sorunlara düşünsel anlamda da anlıksal çözümler üretmekten vazgeçerek, sistematik bir düşünce üretimine yönelmenin zorunluluğu. Batı düşüncesi modern zamanlarda sayıları oldukça fazla sistem düşünürü ortaya çıkarmıştır.

Deleuze, felsefe yapmak bir düzlem kurmak ve onun içinde kavramlar oluşturmaktır der. Maalesef İslam dünyası elindeki tarihsel islamla bu düzlemi kurmuş olduğunu düşünmektedir. Halbuki bu düzlemin çağdaş bir bakış açısıyla yeniden kurulması gerekmektedir. Bu bağlamda müslümanların ellerinde birkaç yüzyıl önceden kalan malzemelerle (yapı ve kavramlar) bir inşa yapmaya çalışması hiçbir sonuç getirmeyecektir.

Önümüzde küresel ölçekli devasa sorunların olduğu bir dünya vardır. Bu dünya ile başa çıkabilmek, farklı bir bakış açısını gerektirdiği gibi hem olaylara ve sorunlara sistemli bakabilmeyi, hem de sistematik düşünce üretimini ve bilgi birikimini zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda İslam düşüncesi üretiminin mutlaka stratejik bir bakış açısıyla adımlar atması gerekmektedir. Elbette titiz bir işçilikle yapılacak üretimler önemlidir; ancak strateji olmadan olmaz.

“İslam Düşüncesinin Çağdaş İnşası” ismini taşıyan yeni kitabım, işte bir yandan tüm bu sorunları irdelerken, diğer yandan İslam dünyasının “çağdaş” bir düşünce üretiminde nerede tıkanıklıklar yaşadığına telmihlerde bulunmaktadır. Hasılı İslam dünyası çok çalışmak ve üretmek durumundadır.