İslam dünya düzenidir
Allah Teâlâ, gönderdiği dinlerle kullarının dünya hayatlarını düzenlemeyi murad etmiştir. Bunda hiçbir şüphe yoktur. Zira insanın yaşadığı şartlar dünya şartlarıdır. Bütün hükümler, bütün emirler, yasaklar ve tavsiyeler hep bu dünya hayatı ile ilgilidir. İnsanın yaşadığı kişisel ve toplumsal hayat bu dünyada yaşanan hayattır. Dünyada insan varsa ona mahsus bir hayat vardır ve insan varsa dine de ihtiyaç vardır.
Zaten Allah Teâlâ gönderdiği bütün peygamberlerini ve bütün
dinlerini insanlara ve de onların yoğun olarak yaşadıkları bölgelere göndermiştir.
İşte
insanın varlığı ve ona mahsus dünya hayatının düzeni söz
konusu olduğunda dinler birer dünya düzenidirler. İslam dini kıyamete kadar
geçerli olmak üzere gönderilmiş
bir dindir. Bu husus Kur'an-ı Kerim'de çok sık beyan edilir. Buyuruluyor ki;
“Şüphesiz
bu Kur'an, insanları en doğru
yola götürür. Salih amel
işleyen müminlere büyük bir mükafat olduğunu müjdeler.” (isra suresi 17/9) “Elif Lam Ra. (Ey Resulüm) Bu, insanları Rabbinin izniyle
karanlıklardan aydınlığa, her şeye galip ve övülmeye layık olan Allah’ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz
bir kitaptır.” (ibrahim suresi 14/1) “İşte o
kitap, kendisinde hiç şüphe olmayan ve takva sahiplerine doğru yolu gösteren bir kitaptır.”(bakara suresi 2/2)
Dinimiz
İslam, kitabımız Kur'an, yaşadığımız hayatımızla ilgili her hususu beyan eder,
esaslara bağlar ve o esaslara uymamızı emreder.
·
Yaratan Rabbimize nasıl kulluk edeceğimizi ve
temel meselenin de bu olduğunu
·
Anneye babaya saygılı olmamız gerektiğini
·
İnsanlara saygılı olmamızı, onların canlarını
aziz bilmemizi ve onlara yardımcı olmamızı
·
Kişisel ve toplumsal hayatımızda dirlik, düzen
ve nezahet içinde olmamız gerektiğini
·
Allah'ın yaratıp emrimize verdiği maddi
nimetleri hakça paylaşmamızı ve o nimetleri Allah'ın diğer kullarından esirgemememizi
·
Uyacağımız hukuk kurallarını ve o kuralların
bütün inceliklerini
·
Uymakla mükellef olduğumuz ahlaki kuralları ve
davranış biçimlerini
·
Aile hayatını ve düzenini
·
İyi ve kötü yolları
·
Tüm iyilik ve güzellikleri
·
Ekonomiye ait temel kuralları, nasıl
kazanacağımızı, nasıl harcayacağımızı
·
İlim, tefekkür ve hikmeti nasıl elde edeceğimizi
·
İçinde yaşadığımız kâinatın ahvalini, fiziki alemin sırlarına
ermemiz gerektiğini ve bu konuda yarışın alabildiğine açık olduğunu
·
Ölümü ve ölüm
sonrasını
·
Geçmiş
kavimlerin başlarına gelenleri ve onlar gibi olmamamız için yapmamız icap
edenleri
·
Toplum düzenini nasıl kurup yöneteceğimizi ve bu konunun temel
kurallarının neler olduğunu
·
Tüm hayatımız için her türlü muamelatın neler olduğunu
Hasılı,
dünya mutluluğumuz için yapmamız icap eden her şeyi beyan etmiştir.
Yani
dinimiz İslam, bir dünya düzenidir. Bu hususu en güzel şekilde ifade eden
merhum Mehmet Akif Ersoy der ki: “İnmemiştir
hele Kur’an
şunu hakkıyla bilin / Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için”
Ya
niçin?
Hükümleriyle amel edilsin diye, dünya hayatımızı düzene koyalım diye
inmiştir. Bunları niye konuşuyoruz şimdi? Bu büyük gerçeğin üstü örtülmek
isteniyor da onun için. Allah bu dini, dünya hayatımızı düzene koymamız için gönderdiği halde, şimdilerde DİNİN BÖYLE BİR TALEBİ YOKTUR Saçmalığını ve
iftirasını seslendirenler var da onun için. Hristiyani bir anlayışın
şekillendirip yönlendirdiği
uğursuz bir rüzgârın kıpırdanışları
var da onun için. Dinimiz İslam'la, ona göre şekillenmiş yaşama biçimimiz ile, kültürümüzle, örfümüzle, bize ait değerlerin hiçbirisi ile alakası olmayan seküler
(dinin kuralları dışında yaşama) anlayışını İslam'a yamamaya çalışma gayretleri
var da onun için.
Dini tamamen hayatın dışına itmek olarak algılanan seküler hayat, İslam'la taban tabana
zıt olduğu halde bu anlayış İslam'a da uygunmuş havası estirilmeye çalışılıyor.
İşte
şimdilerde
·
Ilımlı
İslam
·
Radikal olmayan Müslümanlık
·
Protest
İslami anlayış
gibi
uydurma unvanlar altında yazılan yazılar çıkıyor, raporlar hazırlanıyor, açık oturumlar düzenleniyor. Bir taraftan
bir şekilde İslam sulandırılmaya çalışılıyor. İslam’da reformlar, değişiklikler yapmak, onun özüne karşı çıkacak, günün İslam dışı
anlayışlarına uygun sapmalar yapıp dini özünden kaydırmak amacına yönelik gayretler sarfediliyor.
Görülüyor ve anlaşılıyor ki hedef
olarak da İslami esaslarda bir değişiklik gerçekleştirmeyi seçmişler. Bunu da
Müslümanlar vasıtasıyla yapmak istiyorlar, bunu yapabilmek için de İslam'ın dünyaya ilişkin talebini kırmaya
çalışıyorlar. Bir dünya düzeni olan İslam’ı hayatın dışına itmek Hristiyani anlamda bir
reformla işlevsiz hale getirmek istiyorlar.
İslam
dışı mihraklar bu düşüncelerini sözde
entelektüel kesim üzerinde çok rahatlıkla uyguluyorlar. Kendi değerlerine
yabancı, bu sözüm ona aydın
kesim her türlü yabancı propaganda ve tesire açık. Bunun acı örnekleri de her
gün seyrediliyor.
O kanal senin bu kanal benim her
türlü TV programlarında arz-ı endam eden sözde ulema, İslam'ın hiçbir hikmetini hiçbir güzelliğini konuşmazken
hep bir eksiklik bulma, bir noksan saptama konusunda maşallah gayret içindeler.
Tarihi seyri içinde de bir takım şaz (taraftar bulmamış) görüşleri alıp onları gündeme getiriyorlar.
Bir
de asıl tehlikeli olanı var ki halkın arasında “kardeşim başkasının
dini imanı seni ne ilgilendirir, karışma”, “çoluk çocuğu da
sıkmamak lazım, onları özgür bırakın, dinlerine imanlarına karışmayın”, “ibadet
de gizli kabahat de”, “şimdi kardeşim olaya dini imanı karıştırma”, “din
başka ticaret başka” gibi söz,
görüş ve düşünceleri yayma
çalışmaları var. Bizce asıl tehlikeli olanı da bu. O saf, temiz, imanlı
halkımızın temiz duygularını ifsad etmek cinayetlerin en büyüğü.
Dine,
imana, kitaba sığmayan, vicdanları kanatan birtakım çirkin beyanatlardan etkilenen
insanlara “Bunlar doğru değildir” dediğinizde “kardeşim koskoca
ilahiyat profesörleri yalan
mı söylüyor?” diye cevap
veriyorlar. Bu hocaların çoğunluğunu tenzih ederim ama yanlış yapanlar tehlike
saçıyor.
Bu
dehşetli manzaranın sorumlusu kim? İslam’a
rağmen, İslam adına işlenen
cinayetlerin hesabını kim verecek? Şimdi bir de Hristiyanlık’ta olduğu gibi İslam’a
karşı da protesto eylemleri düzenlemeye kalkışanlar var. Deizm saçmalıkları
konuşuluyor. Bu çabaların temelinde de İslam’ın dünyayı terk etmesi talebi var. Dünya düzeni olan İslam’ın dünyaya ait taleplerinden
vazgeçmesi demek, dünyanın, doymak bilmeyen devler tarafından daha rahat sömürülmesi demektir.
Herhangi
bir sapmaya imkân vermemek için dinimiz İslam’ın muhteşem hayat önerilerine sıkıca sarılmak gerektiğini bilmeli ve her
türlü hileli oyunu mümin ferasetiyle bertaraf etmeliyiz.