Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Ağustos 2019

İslam bağnazlıkla bağdaşır mı?

Fıtrat dini olan İslam, insanın insanla, Allah’la ve kainatla doğal bir şekilde ilişki kurmasını sağlamaktadır.İslam’ın Allah-insan-kainat arasında olmasını istediği doğal, dengeli, makul ve salim ilişkiler, her türlü bağnazlığı, körlüğü, körleşmeyi, cehaleti, düşmanlığı, ataleti ve çürümüşlüğü reddetmektedir. İslam, insan hayatından cehaletin kurguladığı her türlü bağnazlığı ortadan kaldırmak için gelmiştir. Müslüman, hayatından bütün bağnazlıkları söküp atan kişi demektir.

En büyük bağnazlık,insanın cinsiyet, milliyet, mezhep, ırk, coğrafya, sınıf, iktidar, renk ve kültür adına diğer insanlara düşmanlık yapmasıdır. Allah, insanın insana olan düşmanlığını yasaklamıştır. Müslüman kişinin elinden ve dilinden diğer insanlar emin olmalıdırlar. Emin insan olmak için, bağnazlıktan ve düşmanlıktan arınmak hayati derecede önem taşımaktadır. Diğer insanlar, Müslüman kişiden korkmak yerine,ona güven duymalıdırlar. İslam’ın insana yüklediği en önemli görev, emin olmaktır.

İslam adına insanlara karşı değişik düşmanlıkların, ayırımcılıkların ve ırkçılığın üretilmesi mümkündür. En büyük tehlike, bağnazlığın din maskesine bürünmesidir. Bağnazlığın din haline getirilmesi, dindarlığı değil, dinperestlik dediğimiz yoz cahili durumun ortaya çıkmasına yol açmaktadır.Dine karşı din denilen durum, bağnazlığın din olarak yaşanması sonucu ortaya çıkmaktadır.

Bağnazlığın din haline getirilmesi,her türlü ırkçılığın, kabileciliğin, cinsiyetçiliğin, ayırımcılığın, nefret söyleminin, ırkçılığın, mezhepçiliğin ve etnosentrizmin din adına meşrulaştırılmasını, yaygınlaştırılmasını ve kurumsallaştırılmasını sağlamaktadır.Fıtrat dini olan İslam’a en büyük zararı ve tahribatı, bağnazlık kılığına girmiş dinperestlik vermektedir.

Bağnazlığın panzehiri akıl etmek ve düşünmektir. Cahiliye zihniyetinin ürünü olan dinperestliğin ürettiği bağnazlığın sürekli olarak sorgulanması gerekmektedir. Allah, bağnazlığa, cehalete ve düşmanlığa karşı bizi akıl etmeye, tefekküre ve düşünmeye davet etmektedir. Aklın iptal edilmesi, bağnazlığın kişisel ve toplumsal hayata hakim olması demektir. Peygamberler, toplumlarında hakim olan bağnazlığa karşı çetin mücadeleler vermişlerdir.Ad, Semud, Eyke, Medyen, Eski Mısır ve diğer toplumlar, bağnazlıkları sonucu helak olmuş toplumlardır.

İslam adına ortaya çıkan şiddet yapılanmalarının ortaya çıkması, İslam’ın terör ve şiddetle özdeşleştirildiği şeklinde bir algının doğmasına neden olmuştur. İslam, şiddeti ve terörü hiçbir şekilde onaylamadığı gibi, din adına uygulanan şiddeti de meşru görmemektedir. Bağnazlık, İslam’ı şiddet ve ölüm dini olarak sunmaktadır. Şiddet bağnazlığına karşı İslam, fıtrata uygun şekilde insanlar arasında barış, saygı, sevgi, adalet ve eşitlik temelinde ilişkilerin kurulmasını emretmektedir.

Bağnazlığı din maskesi altında saklayan kişi ve gruplar, kendilerine toplumsal nüfuz ve çıkar alanı sağlayabilmektedirler. Fetö benzeri grup ve yapılar, bağnazlıklarını din ve maneviyat maskesiyle uzun süre saklayabilmektedirler. Güç elde etme ve hükmetme hırsı ve şehveti, kişi ve grupları her türlü bağnazlığın kulu ve kölesi haline getirebilmektedir. Siyasal ve sosyal alanda dini kullanarak kendilerine alan açmaya ve genişletmeye çalışan kişilerin, kliklerin ve grupların, fıtrat dini İslam’la ilişkisinin olmadığı ve bunların sadece kendi heva ve heveslerinin peşinden koşan bağnazlar olduğu gerçeğinin idrak edilmesine ihtiyaç vardır.

İnsanın düşünmesi ve akıl etmesinin ürünü olarak ulaştığı yorum, sonuç ve değerlendirmeler, kişinin hayatın kompleks durumları karşısında çıkış ve çözüm yolları bulmasına yardım etmektedir. Bağnazlığın fetvalarla meşrulaştırılması mümkün değildir. Fıkıh, derin bir düşünce, kavrayış, yani tafakkuh sonucu kendisi için neyin iyi, neyin kötü olduğuna karar vermesidir. Bağnazlık, kişinin, kendisi için neyin iyi ve kötü olduğunu düşünmeye karar verme imkanını ortadan kaldırmaktadır. Bağnazlık, dışarıdan güçlerin kişi ve toplum adına karar vermesi, ve dışarıdan verilen kararların doğru din olarak dayatılması şeklinde işlemektedir. İslam, insanın aklını kullanmasını, düşünmesini, kendi kararını kendisinin vermesini, yaptıklarının sorumluluğunun kişi tarafından yüklenilmesi şeklinde olgun, özgür ve açık bir yolun takip edilmesini istemektedir.

Sonuç olarak İslam, bağnazlığın hiçbir çeşidiyle bağdaşmamaktadır. İslam’ın olduğu yerde bağnazlık olamayacağı gibi, bağnazlığın olduğu yerde de İslam yoktur. Birisinin varlığı, diğerinin yokluğunu gerektirmektedir. İslam’ın bağnazlık tarafından kullanılmaması için, insanların akıllarını kullanması ve bağnazlığa karşı uyanık ve sorgulayıcı bir düşünce dünyası oluşturmaları gerekmektedir.