İslam Ansiklopedisi
Türkiye'de 2013 yılı 'gezi' ve '17 Aralık' darbe teşebbüsleri ile anıldı ama şükürler olsun ki her iki isyan da, devlet-millet bütünlüğü sayesinde bertaraf edildi. Artık büyük ve yeni Türkiye'nin önü açıktır. Bu toz duman içinde büyük hizmetlerin yapıldığını görmek yüreklere su serpiyor. Mesela İslam Ansiklopedisi. 44 ciltten meydana gelen bu muhteşem eserin tamamlanış töreni çok güzel oldu. Bir çok ilim ve fikir adamının hazır bulunduğu törene Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. Burada yaptığı konuşmada, İslam medeniyetinin ilme verdiği öneme temas eden Erdoğan, "Medeniyetin özü, taş değildir, kum değildir, beton değildir. Medeniyetin özü, asfalt değildir. Medeniyetin özü, güçlü silahlar hiç değildir. Hatta medeniyetimizin özü, tek başına insan dahi değildir. Medeniyetin özü, aşktır ve o aşktan hasıl olan ilimdir." dedi. Konuşmasında Türkiye Diyanet Vakfı tarafından hazırlanan ansiklopediden övgüyle bahseden Erdoğan şöyle dedi: "Çok büyük bir coğrafyanın ortak medeniyetini özetleyen bu 44 ciltlik muhteşem eser, okuma yazma bilmeyen, ümmi bir Peygamberin kalplere nakşettiği ilmin bir neticesidir. İlim, bizim medeniyetimizde, aklın ibadeti olarak görülmüştür."
Törende konuşan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de bilgi ve hikmetten mahrum dinu00ee anlayışların hazin sonuçlara sebebiyet verdiklerinin görüldüğünü belirterek, "Müslümanlar olarak kendi alimlerimize kazandıracağımız ufuk ve perspektifin oluşmasında Hadislerle İslam ve İslam Ansiklopedisi türündeki eserlerin büyük önemi vardır." dedi. İslam Ansiklopedisi'nin bir medeniyet projesi olduğunu belirten Görmez, ansiklopedin en büyük başarısının, akademik dünyaya yeni bir vizyon kazandırması ve bundan sonraki projeler için araştırmacılara öz güven ve cesaret telkin etmesi olduğunu kaydettikten sonra konuşmasına şöyle devam etti: "Türkiye'nin ilim çevreleri bu eserle birlikte akademik rüştünü de ispat etmiş oldu. Ansiklopedi, İslamu00ee ilimlerin yanı sıra edebiyat, tarih, felsefe gibi sosyal bilimler alanlarındaki çalışmalara belli bir standart kazandırdı." Görmez, millu00ee, dinu00ee ve kültürel açıdan bir çok farklı unsuru uzun süre başarıyla bünyesinde barındıran Osmanlı tecrübesine sahip olan Türkiye'nin, dünyaya açılım sürecinde son yıllarda büyük kazanımlar elde ettiğini memnuniyetle gözlemlediklerini söyledi ve ekledi: "Bu açılımın kültür ayağını oluşturan unsurların en önemlilerinden birisi de İslam Ansiklopedisi olacaktır." Habertürk Televizyonu'nda "Tarihin Arka Odası" programında konuşan İSAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın ise ansiklopedinin internet üzerinden ücretsiz olarak halkımızın hizmetine sunulduğu müjdesini verdi.
Temeli 34 yıl önce atılan İslam Ansiklopedisi'nin İstanbul Cağaloğlu'ndaki ilk kuruluş çalışmalarında ben de bulunmuştum. Merhum Yılmaz Öztuna'nın idaresindeki ansiklopedinin başredaktörü rahmetli Ergun Göze idi. Bugün rahmet-i rahmana kavuşmuş olan Cemil Meriç, Faruk Sümer, Muharrem Ergin, Nihat Çetin, Necla Pekolcay ve daha bir çok ilim insanı da ansiklopediye madde yazıyordu. 1981-82 yıllarındaki o çalışma heyecanını hiç unutmuyorum. Yeşilay İşhanı'ndaki ansiklopedi merkezi adeta bir akademiye dönüşmüştü. Sonra ansiklopedi el değiştirdi ve Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde oluşturulan bir ekibe teslim edildi.
TDV İslam Araştırmaları Merkezi'nin hazırladığı İslam Ansiklopedisi muazzam bir kaynak. Aralarında Ömer Faruk Akün, Semavi Eyice, Orhan Okay, Hayrettin Karaman gibi Türkiye'den ve yurtdışından 2 bine yakın ilim insanının madde yazarak emek verdiği, alın teri döktüğü muhteşem bir bilgi ve kültür hazinesi. Prof. Dr. Namık Açıkgöz, konuyla ilgili yazısında, "Ansiklopedicilik zihniyeti, bir medeniyet zihniyetidir. Ancak medeniyet kuran toplumların ansiklopedisi olur. Dünyaya ilk ansiklopedi örneğini Türkler vermiştir. Kaşgarlı Mahmud'un telif ettiği Divanu Lugati't Türk, örnekli ve açıklamalı bir dil ansiklopedisi olarak 11. Yüzyılda (1072-1074) yazıldığı halde, modern anlamda bir ansiklopedinin ilk örneğidir." diyordu. Ansiklopedinin tamamlanması, bütün edebiyat, fikir, sanat ve medeniyet sevdalılarını sevindirmiştir. Eseri "Koca bir İslam dünyasının gerçekleşen rüyası" olarak tanımlayan İskender Pala da yazısında bu sevinci ve coşkuyu dile getirerek şöyle diyordu: "Bugün iftiharla ilan edebiliriz ki, İslam Ansiklopedisi sadece Türkiye'de değil İslam dünyasında da bir başarı öyküsüdür. Bu ansiklopedi, bir çağın kendinden önceki çağları harmanlayıp bir sonraki çağa sunduğu hediyedir. Bu ansiklopedi, bir neslin, millete ve vatana hizmetini gösterebildiği en mükemmel gayretidir. Bu ansiklopedi vatana borcunu ödeyebilmek, kendini yetiştiren milletine şükranını sunabilmek için ileri atılmış gayret erlerinin göz nuru, gönül sürurudur. Nesiller sonra bile hikayesi anlatılacak bir mücadele azmi, her zaman ve zeminde gıptayla bakılacak bir vizyondur. Velhasıl bu ansiklopedi, on beş asırlık İslam kültür ve medeniyetine tutulan bir aynadır ki bakmasını bilenler için yalnızca suretleri değil, daha derindeki manaları da gösterir."
Türklerin ve diğer bütün Müslüman milletlerin ortak bir fikir hazinesi kabul edilen ansiklopedi bir bakıma yeni bir doğuş, yeni bir aydınlanmadır. İsmine bakarak sadece dinu00ee bilgilerin verildiği bir hazine olarak görmemek lazım. Bilhassa sosyal ilimlerin (edebiyat, tarih, sosyoloji, sanat tarihi, bilim tarihi, felsefe vs.) toplu olarak bulunduğu bir bilgi deryasıdır. Şu gerçeği de unutmamak gerek. Güçlü siyasi iradelerin desteğiyle bu tarz dev eserler kültür hayatına kazandırılabilir. Zira, daha önce bazı ansiklopedilerin yayımlanması için teşebbüs edilmiş, ancak destek bulunamadığı için çalışma yarım kalmıştır.
Büyük eserler kolay vücuda gelmez. Türkiye'nin yüz akı olan İslam Ansiklopedisi, büyük medeniyetimizin bir şah eseri olarak kütüphanelerdeki yerini almıştır. Bu bilgi ve hikmet kaynağından istifade edilmesi, kültür hayatımızın canlanması bakımından son derece önemlidir. Emek veren herkese candan teşekkürler. Gayretleri, hizmetleri, himmetleri her daim var olsun.