Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.26
Gram Altın
2963.67
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Haziran 2024

İslam aleminin hüzünlü bayramı

Müslümanlar olarak hüzünlü bir Kurban Bayramı’nı idrak ediyoruz. Gazze’de, Filistin’de soykırım yaşanırken müminler keder içinde.

Sadece bu bayram mı hüzünlü? Hayır, geçen Ramazan Bayramı’nı da aynı hüzün, keder ve üzüntü içinde yaşadık. Galiba Siyonist İsrail yeryüzünde yaşadıkça ve onu destekleyen emperyalist ülkeler var oldukça bu acımız, kavgamız hiç bitmeyecek. Öyleyse 2 milyar Müslümana düşen tek görev, güçleri birleştirmek ve azgın kâfirlere karşı saf tutmak. Bu kutlu cihat, sadece Hamas mücahidlerinin silahlı mücadelesiyle olmayacak. Diplomasiyle, boykotla olacak. Şiirle, yazıyla, kitapla, resimle, müzikle olacak. Müslümanlar gaflet uykusundan uyanacak. Bayramlarını zehre çeviren, her Ramazan’da Müslüman katliamı yapmayı âdet hâline getiren İsrail terör örgütünü bitirmenin yollarını arayacağız. Herkes buna çalışacak. Yediden yetmişe bütün Müslümanlar, bütün Türkler, hatta bütün insanlık, bu hastalıklı ruh sahipleriyle ve destekçileriyle mücadele etmek zorunda. Aksi takdirde beşer, kendi sonunu hazırlamış olur. 200 devletten meydana gelen dünya, İsrail’den, ABD’den, İngiltere’den, Fransa’dan ve Almanya’dan büyüktür, büyük olmak zorundadır. Aksi takdirde bugün Filistin topraklarını yutmaya çalışan bu güruh, yarın diğer komşu ülkelere de hücum edecektir. Zaten açıkça söylüyorlar. Rezilce “vadedilmiş topraklar” yalanını uyduruyorlar. Bu topraklar arasında Ürdün, Lübnan, Suriye, Irak ve Türkiye de var. Bunlarla doyar mı sanıyorsunuz? Hayır, sıra İran’a, Arabistan’a, Kuveyt’e, Katar’a, BAE’ne, Yemen’e de gelecek, Sonra Mısır, Libya, Tunus, Cezayir, Azerbaycan ve bütünüyle Türk Dünyası. Ağzından kanlı salyalarını akıtan emperyalizm, “Vahşi Batı” rahat durmayacak, bunu bilelim.

NE YAPACAĞIZ?

Peki bu saldırgan kâfirlere karşı ne yapacağız? Nasıl hareket edeceğiz? Onların bu katliamlarını nasıl durduracağız? Geleceğimiz için, çocuklarımız, torunlarımız için bunu etraflıca düşünmeliyiz. Öncelikle İttihad-ı İslam’ı yani İslam Birliği’ni tesis etmek zorundayız. Buna mecburuz. Zalim olan ve sadece ABD çıkarlarına hizmet eden Nato’ya, pasif, güçsüz ve etkisiz BM’ye karşı alternatif topluluklar oluşturmalıyız. Avrupa Birliği varsa, karşısında Asya Birliği ve Afrika Birliği kurulmalı. “En iyi mümin, işini en iyi yapandır.” hadis-i şerifini duyduğumda büyük bir heyecan duymuştum. Çok önemlidir ve bize yol gösteriyor. Herkes işini en iyi yapmalı. Müslüman memur, esnaf, asker, öğretmen, edebiyatçı, tarihçi, yazar, asker, siyasetçi, çiftçi, köylü, bürokrat mesleğini en iyi şekilde yapmalı. Başta Müslümanlara, sonra insanlığa örnek olmalı.

EMPERYALİZMLE NASIL BAŞ EDİLECEK?

Güçlü olacağız. Siyonist İsraillilerden, emperyalist Batılı ülkelerden daha fazla çalışacağız. Gücümüz artacak, artmalı. Aksi takdirde sömürülmeye, öldürülmeye, soykırıma uğramaya devam ederiz. Katliamlar niçin daha çok İslam beldelerinde oluyor, düşünmeliyiz. Filistin, Doğu Türkistan, Bosna, Kırım, Arakan, Karabağ gibi bizim topraklarda ve Müslüman Türk beldelerinde bu cinayetler işleniyor. Öyleyse Türkler ve İslam âlemi çok güçlü olmak zorunda. Olmazlarsa yenilirler. Selçuklular, Osmanlılar çok kuvvetli oldukları için kâfirlerin gadrine uğramamıştır. Güçsüz mümin, en çok zalim kâfiri sevindirir. Öyleyse zayıf olma lüksümüz yok. Gencimiz de çalışacak, kadınımız, yaşlımız da. “Çalış dedikçe şeriat çalışmadın durdun/Onun adına birçok hurafe uydurdun” diyen İstiklal Marşı şairimiz Mehmed Âkif ne kadar haklı. Müslümanlar çalışkan olsaydı bugün İsrail’i tükrüğüyle boğar, Siyonistleri Akdeniz’e dökerdi. Ama bu gidişle olacak. Zira Müslümanlar bu acıları yaşayınca uyanacak, başka çareleri yok! Gazze’deki masum çocuklar hayatlarından emin değilse bölgede gaflete düşen kral ve prensler de rahat edemeyecek!

MEHMETÇİKLERİ UYURKEN ŞEHİT EDEN ALÇAKLAR

Tarih şuuru çok önemlidir; toplumları ayakta tutar. Dün neler olup bittiğini bilmezsek, yarına da emin adımlarla yürüyemeyiz. Milli Eğitim’de tarihimizin giderek daha doğru öğretilmeye başlandığını görüyoruz. Unutulan/unutturulan zaferlerimiz artık ders kitaplarında. İstanbul Fatih’e bağlı Vezneciler semtinin yanı başındaki Reşitpaşa Caddesi’nin köşesinde Kubbealtı Vakfı’nın hazırlatıp astığı bir levha vardır. Kalleş İngiliz askerlerinin sinsi saldırısı sonucu uykuda şehit edilen Mehmetçiklerimizin, 100 yıl sonra böyle bir eser ile hatırlanması çok isabetli olmuştur. Bu sarsıcı, hüzünlü ve ibretli levhayı okuyalım: “İstanbul’un işgali sırasında 16 Mart 1920 sabah 5.45’te İngiliz askerleri Şehzadebaşı Karakolu’nu basarak yataklarında uyumakta olan altı askerimizi şehit etmişlerdir. Ruhları şad olsun. 16 Mart 2020. Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı.” Bugün Gazze’de ve bütün Filistin topraklarında soykırım uygulayan İsrail terör örgütünü en çok destekleyen iki ülke ABD ve İngiltere değil mi? Demek ki küfür, tek millettir! Hasımları olan Müslümanlar da şerefli bir ümmettir. Tabii biz Âkif’in tabiriyle “tek dişi kalmış canavar” diye Batı’dan bahsederken halklarını kastetmiyoruz. Zira Batı’da vicdanlı üniversiteliler, aydınlar, sanatçılar samimice İsrail’e tepki göstermeyi sürdürüyor. İnsanlık vicdanı haksızlığa tahammül edemiyor. Biz kan içici İsrail’i destekleyen birkaç Batı ülkesinin yönetici kadrolarını kastediyoruz. Ne yazık ki bu dört beş ülke, dünyanın başına bela olmuş durumda. İnsanlık, bu habis uru üzerinden söküp atmalıdır.

ŞİİRLERE SIĞMAYAN ÇOCUKLAR

Metin Önal Mengüşoğlu, “Filistinli Çocuklar” şiriinde, bizi şu hüzünlü ortama taşıyor: “Kim bilir kaç yerinden kırılmış kollarınız/ Hâlâ çalışan kalbinizin bedeli/Kim bilir kaçtı/ Kurşun gelip sizi bulmadan önce /Filistin’de olup bitenler/Zevkli bir saklambaçtı/Çeliğe karşı nasıl dayanır/Siz karton mızraklısınız çocuklar/Küçük canlarınızı telef etse de/Düşman/Ve mahzun bakışlarınız yere/Binlerce yıldız ekse de/Su yerine kan aksa da/Çeşmelerinizden/Siz yine benim/Kalbimde/Saklısınız/Çocuklar” Gökhan Akçiçek de Filistinli çocuklar için annelerden ninniler ister: “Anneler,/Ninniler biriktirin/Çok çok ninniler./Yerleştirin bir zarfın içine/Öpücüklerinizle pullayın;/Akdeniz’e doğru/Uçan her kuşla/Filistinli çocuklara yollayın.” Cahit Zarifoğlu’nun mısraları ise Müslümanlara sitem yüklüdür: “Beyrut’un gözyaşları şimdi/Kudüs’ün yanıbaşında/Müslümanlarsa uzakta/Sanki başka/Gelinmez bir dünyada” Filistin topraklarındaki, Kudüs ve Gazze şehirlerindeki acıların şiirlerini sadece adlarını andığımız şairlerimiz yazmadı. Sezai Karakoç’tan Mehmet Âkif İnan’a, Dilâver Cebeci’den Erdem Bayazıt’a pek çok gerçek şairimiz de hislerini kaleme aldı. Ne yapsın şairler? Onların silahı edebiyat, mermileri kelimeler, kılıçları şiirlerdir. Ama zalimlerin kara yüzünden çıkmayacak birer tokattır bu eserler! Tıpkı Mehmed Âkif’in “Çanakkale Destanı” gibi… İsrail ve şürekâsı, bugün bütün dünyada nefretle anılıyor, yarın da lanetle hatırlanacak.

YAKANIZI BIRAKMAYACAĞIZ

Bugün Gazze’de ve Filistin’in diğer bölgelerinde yaşananları unutmayacağız. Aliya’nın dediği gibi soykırımın tekrarlanmaması için İsrail’in yaptığı cinayetleri unutmayacağız, unutturmayacağız. Mahşerde bu kötülüklerin hesabı elbette sorulacak. Ama biz dünyada da İsrail ve suç ortaklarının yakasına sarılacağız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu işin peşini bırakmayacak. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, her ortamda ve fırsatta bu canilere hesap soracak. İsrail, Ortadoğu haritasından silinip defedilinceye kadar bu kavga sürecek. Zira İsrail sadece Filistinliler için tehlikeli değil, bölgedeki bütün ülkeler için de her an patlamaya hazır bir bomba gibidir. Dünyanın barışını, huzurunu ve esenliğini isteyen bütün devletler, hastalıklı ruh taşıyan bu Siyonistlere karşı müteyakkız olmak zorunda! Artık hiçbir yer, İsrailli teröristler için asla güvenilir olmayacaktır!

DUALAR KAVLİ VE FİİLİ OLMALI

Mübarek bayramları biz Müslümanlara zehir edenlere karşı Allah’ın “Kahhar” sıfatının tecelli etmesini dileyeceğiz elbette. Müminlerin bu eziyetlerden, katliamlardan, ölümlerden kurtulması için gece gündüz dua edeceğiz. Ama bu bizim kavli (sözlü) duamızdır. Bununla birlikte ‘fiili dua’ya da devam edeceğiz. Üstümüze düşeni yapacak, Müslümanlık ve insanlık vazifemizi harfiyen yerine getireceğiz. Filistinli mazlumlara sahip çıkmayan, onlara eserlerinde yer vermeyen yazarlara, şairlere, müzisyenlere, ressamlara yazıklar olsun! Bu insanlık düşmanı Siyonistlere karşı cephe alan vicdanlı, imanlı ve hakikatli sanatkârlara, münevverlere, gazetecilere selam olsun! İşini mükemmel biçimde yapmayan tembel, pısırık, âciz, miskin ve ruhsuz kişilere yazıklar olsun! İcra ettiği mesleğini Türkiye’mizin, Türk-İslam âleminin büyümesi, yücelmesi ve güçlenmesine, insanlığın hayrına ve iyiliğine kullananlara selam! İnşallah Müslümanların ve insanlığın ortak gayretiyle mazlum Filistinliler kurtulacak, Siyonist İsrail ise sonsuza kadar yok olacaktır.

(Milat Gazetesi, 16 Haziran 2024)