İslam, adalet, saadet…
İnsana dair konuşmak, adalet ve mutluluğa dair konuşmaktır. İnsanın mutluluk ve adalet arayışı, insan olmakla doğal olarak ilişkilidir. İnsan olmak, adil olmak ve mutlu olmak konuları birbirinden kopartılamaz.
Adalet, zulmün karşıtıdır. Allah, kendisini adil olarak nitelemektedir. Adil insan, heva ve arzusuna göre kendini yanlış istikamete meyletmeyen ve hükmünde yanlış yapmayan kişidir. Adil Allah, adil insanları istemektedir. Adalet, aşırılıklardan ve yapaylıklardan uzak olmak demektir. Ceza ve mükafatta ölçülü olmak adaletin gereğidir. İnsanın, adaletten uzaklaşması, insanlığına ve fıtratına yabancılaşması demektir. Adalet, insan olmakta ve hakta sebat etmek demektir. Adalet, doğal ve kalıcı insanlık durumudur. Adalet, doğru istikamette olmayı, orta yolu tercih etmeyi ve hak konusunda bilinçli ve hassas olmayı gerektirmektedir.
İslam, tevhit ve adalet hakikatinin kendisidir. İslami hakikat ışığında adalet ve tevhidin canlı olarak yaşanması, insanlığın olgunlaşmasını sağlayan asli tecrübedir. İslam, adalet ve tevhid tecrübesi, sahici anlamda insanlığı büyütmekte, yüceltmekte ve geliştirmektedir. İnsanlık adaletle geliştikçe, madde, bilim ve teknoloji alanlarında da büyük gelişmeler göstermektedir. Medeniyetin verimli ve yapıcı meyveleri, ancak adalet ve tevhidin tecrübe edilmesiyle elde edilmektedir. Adalet İslam’ın kendisi olduğundan dolayı onu gerçekleştiren insanlık, büyük insanlık olmaktadır. İnsanlık, adaletle büyüktür. Adalet çerçevesinde ortaya konulan medeniyetin güzelikleri küçük insanlıktır. Adalet büyük insanlık, medeniyet ise küçük insanlıktır.
İnsanın mutluluğu ve adalet birbirinden kopartılamaz. Adalet, dünya ve ahiret saadetini birlikte sağlamaktadır. Kur’an’ın gösterdiği yola uygun olarak adaletin icrası, insanı dünya ve ahirette saadete ulaşmasını sağlamaktadır. Adalet varsa mutluluk vardır. Adalet ve mutluluk Kur’an yolunun sahici anlamda uygulanmasıyla mümkündür. Adalet, hiç kimsenin bir öteki üzerinde tekel kurmamasına, insanların birbiriyle ilişki, istişare ve yardımlaşma ile işlerini yürütmelerine bağlıdır.
Gerçek adalet çoğunluk-azınlık-fert-toplum ayırımı yapılmadan herkesin hakkının korunması ve insan haklarının ihlal edilmemesidir. Hak, küçük-büyük, önemli-önemsiz şeklinde kategorilere ayrılamaz. Büyük menfaatler uğruna küçük olarak değerlendirilen hiçbir hak ihlal edilemez. Bireyin hakları, genelin yararı uğruna feda edilemez. Adalet ve hürriyeti sözde değil, özde gerçekleştirmek, yöneticiler başta olmak üzere herkesin görevidir.
Adalet, sistemde denge ve hikmet muhafaza edildiği sürece işlemektedir. Allah’ın yarattığı düzende hiçbir eksiklik veya fazlalığın olmaması ilahi adaletin gereğidir. Herşey güzel, yerli yerinde ve dengededir. Allah, varlıklar alemini adaletinin gereği olarak kusursuz bir şekilde yarattığı gibi, onlara hayatıda kolaylaştırmaktadır. Hiçbir varlığa kaldıramayacağı sorumluluk ve görev yüklenmemektedir. İnsanlara kaldıramayacakları görevler vermek, onları mutsuz etmekte ve ezmektedir. Kaldıramayacağımız görev ve sorumlukklarla kendimizi mutsuz etmemeliyiz. İnsan, Allah’ın rahmet, adalet ve hikmetini inkar ve ihmal etmeyerek kendisine kaldırabileceği görev ve sorumluluklar belirlemelidir. Allah’ın adalet, rahmet ve hikmetini inkar etmek, ihmal etmek veya önemsememek akılsızlık, çılgınlık ve mantıksızlıktır.
Akıl, insanın Allahın adaletini, hikmetini ve rahmetini kavramayı gerektirmektedir. Allah’ın sınırsız adaleti, hikmeti, inayeti ve rahmetini anlamak ve idrak etmek, insanın sürekli görev ve sorumluluğudur. Aklın, rahmet, adalet ve hikmeti inkar etmesi mutsuzluktan başka bir şey doğurmamaktadır. Bu dünyada ilahi adaleti, hikmeti ve rahmeti ihlal ve inkar edenlerin helaki, mutsuzluğu ve yıkımı Allah’ın Kahhar isminin bir tecellisidir.
Adalet, insan onuruna ve fıtratına aykırı olan her türlü duygu, düşünce ve davranıştan uzak durmayı gerektirmektedir. Adalet, takvayı gerektiren aklen ve kalben yaşanması gereken bir tecrübedir. İnsan, Allah rızası için adalet istikametinde yaşamayı kendisine yaşam tarzı edinmelidir. Adalet, hayatın bir sanat ve incelik içinde yaşanmasını gerektirmektedir. İnsan, yürüyüşüne, sözüne, oturmasına, konuşmasına, arkadaşlığına ve sorumluluklarına maksimum düzeyde dikkat etmelidir. Adalet, hayatı insan onuruna uygun bir şekilde dolu dolu yaşamaktır. İnsani hasletlerin insanda canlı bir şekilde gerçekleşmesi adaletin olmazsa olmazıdır. İnsanın her türlü kötülükten, suçtan ve haramdan sakınması adaletin gereğidir. Fıtrat, insanın adalet üzere yaşamasını gerektirmektedir. İnsanlığımıza leke oluşturacak her şey adalete aykırıdır.