Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Kasım 2023

​İşgalin en kötüsü ZİHİNLERİN İŞGALİDİR!

İsrail, Filistin halkına karşı gerçekleştirdiği katliam listesine her gün yenisini ekliyor. Yaşanan katliamın daha ne kadar süreceğini İsrailli yetkililere soruyorlar. Verdikleri cevap: “Ne kadar sürerse sürsün” diyorlar. Bu cevap tek başına bile İsrail’in ne kadar acımasız olduğunu ve hiçbir ahlaki kuralı, hukuku, kutsalı önemsemediğini çok çarpıcı bir şekilde yansıtıyor.

Zira binlerce çocuk, kadın, yaşlı demeden masum tüm insanlara karşı, savaş suçları işlemektedir. Gazze’nin merkezinde bulunan Aziz Porphyrius Rum Ortodoks Klisesi’ne sığınmış masum sivilleri bombalamaktan çekinmedi. Yani İsrail, sadece Filistinli Müslümanların mabetlerine karşı değil, Hristiyanların mabetlerine karşı da saygısız davranıyor. Çünkü insana saygı duymuyor ki mabetlerine saygı duysun!

Peki, İsrail bütün bu pervasızlıkları nasıl yapabiliyor?

Çünkü İsrail, kuruluşundan beri Filistinlilerin topraklarını işgal ederken, Siyonistler de kontrol ettikleri medya ile başka ülkelerdeki zihinleri ve vicdanları işgal ediyor. Bu nedenle tüm dünyanın gözü önünde bir insanlık dramı ve soykırım yaşandığı hâlde gerektiği gibi tepki oluşmuyor veya yetersiz kalıyor!

Hadi diğer ülkeleri geçtim kendi ülkemizde bile bizimle aynı adı taşıyan, bizden görünen bazı insanların bile: İşgalcilere karşı topraklarını savunan Filistinlilere ‘’terörist’’ diyerek İsrail’le aynı dili kullanması ne kadar acı bir durumdur. Sizce de bunların ruhları ve zihinleri, Siyonistlerin işgali altında değil midir?

Daha da kötüsü, Ana Muhalefet Partisi’nin başına yeni seçilen ve Türkiye’yi idare etme iddiası olan şahsın bile zihni ve ruhu Siyonistlerin işgali altında olduğunu gördük. Aksi hâlde işgalci İsrail’e karşı topraklarını savunan Filistinli direnişçilere ‘’terörist’’ der miydi? Adı ‘’Özgür’’ ama zihni ve ruhu ne yazık ki Siyonistlerin işgali altındadır.

Bu sadece CHP’ye gönül vermiş vatandaşlarımız için değil, hepimiz için utanç verici bir durumdur. Zihni işgal edilmemiş bir siyasetçiye: Toprakları işgal edilmiş bir halkın direnişçilerine, siyasi ikbal karşılığında bile olsa ona ‘’terörist’’ dedirtebilir misiniz? Kesinlikle hayır.

Bu nedenle daha önce birçok kez belirttiğimiz gibi, işgallerin en kötüsü: ZİHİNLERİN İŞGALİDİR! Zira gücünüz olmaz, topraklarınız işgal edilebilir. Ancak eğer zihniniz ve ruhunuz işgal edilmemişse, çabuk toparlanır işgalcileri mağlup edene kadar direnirsiniz.

Ancak özgür bir zihne ve ruha sahip olabilmek için önce ‘’DÜŞÜNMEK’’ sonra ‘’HAREKETE’’ geçmek gerekir. Çünkü düşünceden doğmuş bir hareket ancak anlamlı olabilir. Aksi hâlde etrafımızda canlı ve cansız birçok şey hareket hâlindedir. Büyük mütefekkir Nurettin Topçu’nun ifadesiyle: ‘’Lakin onların hareketleri şuurlu değildir; alelâde yer değiştirmeden, kımıldamadan ibarettir.’’ Ne kadar muhteşem bir tanımlama değil mi?

Demek ki kımıldama ile hareket arasındaki farkı yaratan ‘’DÜŞÜNCEDİR’’ veya şuurudur. O hâlde şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Şuursuzca atılan her adım kımıldama, her söz sadece gürültü gibi anlamsızdır.

Bu nedenle bence ZİHNİ İŞGAL altında birinde ne lider olur ne de ülke teslim edilir. Elbette takdir milletimizindir.