İsfahan Notları

İsfahan, konum olarak Şiraz ile Tahran'ın tam ortasında bulunuyor. Şiraz, ziyaretimiz sonrası İsfahan'da tarihu00ee yerleri gezmek ve notlar almak düşüncesindeydik. Bu nedenle Şiraz otogarında İsfahan için bir bilet aldıydık. Gece yarısı Şiraz'da başlayan yolculuğumuz sabahın ilk ışıklarıyla beraber İsfahan'da sona eriyor.

Yolculuk sırasında uykunuzu tam almış ve kendinizi zinde hissediyorsanız eşyalarınızı otogardaki emanete bırakıp bir gün boyunca İsfahan'ı gezebilirsiniz. Biz de tavsiyeler uyarınca öyle yaptık. İsfahan'da iki otogar var. Burada Kave ve Soffa terminalleri var. Ben şehir içine daha yakın olan sanırım Kave terminalinde indmiştim.

İsfahan'a vardığım gün tatildi. Cuma günü tatil olduğu için otogarda emanetçi bulmakta da zorlandık. Otogarda Tahran için bilet aldığımız otobüs firmasının bile emanetçisi firmadan habersiz dükkanı kapatıp gitmiş. Herkes burada tatiline düşkündür. Tatil günlerinde işe gitmemek işçiler için bir nevi sendikal hak sayılıyor. Sonunda bulduk bir emanetçi. Ahmet Mithat Efendinin Emanetçi Sıtkı hikayesindeki kahraman kadar olmasa da idare edeceğiz.

İsfahan otogarında bir taksiciyi çağırıp Nakş-ı Cihan meydanına gitmek istediğimi söyledim. Taksiciyle anlaştıktan sonra taksiye bindim ve Nakş-ı Cihan meydanına doğru yol aldık. Yolda İsfahan'ın en güzel caddelerinden birinde geçiyorduk. Buranın adı nedir diye taksiciye sordum. "Çar bağ-ı Hıyaban" diye bir ismi varmış. Bu caddeye güzellik katan ağaçların ve ağaç dallarının sıklığı olmalı. Çünkü taksi ve diğer küçük arabalar dışında başka aracın girmesi zordu. Ya dalları kırarak gideceksiniz ya da gidemeyeceksiniz.

Nakş-ı Cihan meydanına yakın bir yere taksici bizi bıraktı. Taksinin ücretini verdikten sonra bize tarif edilen yoldan Nakş-ı Cihan meydanına vardık. Bu meydanın diğer bir ismi İmam Meydanı imiş. Meydan, büyüklük bakımından dünyanın sayılı meydanlarından biri. Safevi hükümdarı Şah Abbas'ın öngörüsüyle oluşmuş .

Bu meydana ilhamını veren şüphesiz Osmanlı mimarisidir. Çünkü İstanbul'daki Bab-ı Ali kapısının bir benzeri de bu meydana inşa edilmiş. Ama bunun adı Bab-ı Ali değil Ali Kapı'dır. Buradaki diğer yapılar olan Şah Yapı ve Şeyh Lütfullah Camii ise mimaru00ee açıdan Osmanlı Camileri ile farklılık arzeder. Bu camiler, iç mekan olarak daha küçüktür. Ama çinu00ee süslemeleri aşırı bir yapıdadır.

Nakş-ı Cihan meydanı için Çin'deki meydanı saymazsak en büyük meydan bu meydan diyeceğiz. Yine etrafımızda Tebrizlileri de görmezsek İsfahan için "İsfahan nisf-i cihan" diyeceğiz. Bir Tebrizli olursa söylediğiniz söze ilavede bulunur. "Eğer Tebriz ne başed" der. Yani Tebriz olmasaydı İsfahan'a cihanın yarısı diyebilirdik. Ama Tebriz var. Bu yüzden Tebriz'e cihanın yarısı demeliyizu2026

Meydan'da tatil günü fazla bir kalabalığa rastlamadık. Buraya piknik için gelen İsfahanlılar, bizim gibi turistik seyahat için gelenler ve meydanda faytonlarıyla bekleyen fayton sahipleri güzel bir mozaik oluşturuyor. Meydanın ortasında oturum alanları ve büyükçe havuzlar dikkatlerden kaçmıyor. Tam karşıda efsunlu yapısıyla Şeyh Lütfullah Camii bizi karşılıyor. Burada Cuma namazı kılınacakmış.

Cuma namazı sonrası Nakş-ı cihan meydanında dükkanlar bir bir açılıyor. Kapalı çarşı, bazar-ı bozorg ve bazar-ı hüner'de klasik el sanatları alanında istediğiniz her şeyi bulabilirsiniz. İran Halılarından masa örtülerine, telkari, gümüş ve bronz çeşitleri, altın ve diğer ziynet eşyaları bu çarşılarda satılmaktadır.

Haftaya inşallah Sio Si Poll'u yazacağızu2026