Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.71
Gram Altın
2501.97
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Aralık 2022

Irmakçı mı Denizci mi?

Doğunun Yedinci Oğlu Sezai Karakoç’un şehir medeniyeti gibi nehir medeniyeti üzerine de bir tasavvuru vardır. Karakoç, nehre dair somut tasavvurunu, insan hayatını nehre benzeterek te soyut bir tasavvur boyutuna taşımıştır.

Sezai Karakoç, deniz mi nehir mi sorusu karşısında tabi ki nehir cevabını verir. Ona göre deniz kirlidir, hiç temizlenmez. Karakoç, “fırtınalı denizlerde sahile çıkmak için çırpınan bir sanatkâr yerine büyük nehirlerin kıyısından büyük şehirlerin ortasına bir “Tayf” gibi inmek ister. Niçin böyle diyor? Şehirlerin kapalı ve kirlenmiş havasına taze dağ havası getirmeyi hep nehirler üstlenmiştir.

Sezai Karakoç’un şiirinde denizden çok nehre ilgi duymasında hiç şüphesiz doğduğu şehir Ergani’nin kuzeyinde Dicle, güneyinde ise Fırat Nehirlerinin akmasıdır. Fırat ve Dicle Nehirleri, ülkemiz sınırları içinde Ergani civarında birbirine en yakın bir şekilde akmaktadır. Sezai Karakoç, bu nedenle “deniz mi nehir mi” tercihini denizden çok nehirden yana kullanmıştır.

Sezai Karakoç’un denize karşı ilk çıkışı şöyledir:

Deniz mi dedin ne denizi

Ben Kristof Kolomb’un uşağı değilim

Ben ırmakçıyım denizci değilim

Kulağımda ne bir aşk ne de bir kürek sesi

Bir meydan uğultusu barbar bir inşaat sesi

Sezai Karakoç’a göre hakikat medeniyetinin havzası nehirlerin coğrafyasıdır, ırmakların arasıdır; Maveraü’n-nehir’dir, Dicle ve Fırat arasıdır. Sanki medeniyet ağacının çekirdeği ırmaklar arasına atılmıştır. Irmakçı olmak demek işte bu medeniyeti kurmanın işçiliği ve ona mensubiyettir.

Sezai Karakoç, yalnız kalınca bile ırmak gibi olur.

“Ve yine yalnızız kurumuş bir ırmak gibi.”