Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Ağustos 2019

Irkçılık ve nefret çözüm değil, çikmaz sokaktir!

Suriye iç savaşının başlamasından itibaren ülkemize 3,5 milyonun üzerinde Suriyelinin sığındığını biliyoruz. Savaşın başlangıcından beri devlet, açık kapı politikasıyla Suriyeli insanları ülkemize kabul etmiş ve birçok insani facianın yaşanmasına engel olmuştur. Türkiye, ensar-muhacir ilişkisi üzerinden Suriyelilerin toplumda kabul görmesi ve uyumlarının kolaylaştırılması için çok önemli çalışmaların yapıldığını söyleyebiliriz.

Bugün toplumumuzda bir Suriyeliler gerçeğiyle karşı karşıya bulunuyoruz. Suriyeliler gerçeğini kavramak, anlamak ve bu gerçekle yaşamayı öğrenmek yerine içimizde bir Suriyeliler sorununun oluşturulması için ırkçılık ve nefret söylemlerinin yaygınlaştırıldığını görmekteyiz.

Suriyeliler olgusunu sadece Suriyelilerin geriye gönderilmesi bağlamında tartışmak eksiktir. Suriyelilerin geri gönderilmesi kadar, Suriyelilerle birlikte nasıl yaşayacağımızı da konuşmak zorundayız. Ciddi sayıda Suriyeli sığınmacının, ülkemizde kalıcı olduğu gerçeğini kavramaya ihtiyacımız vardır. İstanbul, Ankara ve Antep gibi şehirlerde ciddi sayıda Suriyeli sığınmacının yerleştiğini ve buralarda kendilerine yeni hayatlar kurduğunu görmemiz ve bu gerçeği içselleştirmemiz lazımdır.

Suriyelileri asalak ve toplumun sırtına binen ağır yük olarak gösteren haberler uydurulmakta ve kara propagandalar yapılmaktadır. Asalak Suriyeli kurgusu, toplumumuzda ırkçılığı ve nefret söylemini beslemekten başka bir işe yaramamaktadır. Irkçılığı ve nefret söylemini besleyen tutum, davranış ve söylemlerden dolayı, toplumda ortaya çıkan her türlü sorunun kaynağı olarak Suriyeliler görülmekte ve Suriyeli sığınmacılar kolay hedef haline getirilmektedir. Suriyeli sığınmacılara yönelik saldırı ve linç girişimlerinin, ırkçılığın ve nefret söylemlerinin toplumumuzu ciddi bir şekilde zehirlediğini kaygı verici bir gelişme olarak değerlendirilmeyi hak etmektedir.

Irkçılık kışkırtılarak kendisini hancı, kendi dışındaki herkesi yolcu gören ayrımcı bir anlayışın propaganda edilmesi sonucu, Suriyelilerin defolup gitmesi çağrılarının yüksek sesle yapıldığı artık bir vakıadır. Irkçılık ve nefret söylemi, toplumu Suriyeliler ve Suriyeli karşıtları şeklinde ikiye bölmekte ve karşı karşıya getirmektedir. Suriyeli karşıtlığı üzerinden toplumsallaştırılan ırkçılık ve nefret söylemi, toplumsal yapımızı zehirlemekte, toplumsal barışımızı ve birliğimizi tehlikeye düşüren bir etkide bulunmaktadır. Irkçılık ve nefret söyleminin, bir toplumu her açıdan zehirli bir yılan olduğu unutulmamalıdır.

Suriyelilere karşı toplumda kasıtlı ve sistematik bir şekilde öfke biriktirilmektedir. Otobüste, dükkanda, dolmuşta, sokakta, okulda karşılaşılan her yerde Suriyelilerden nefet edilmesi ve öfke duyulması şeklinde bir iklim yaratılmaya çalışılmaktadır. Yaratılan öfke birikimi üzerinden toplumsal bir patlama ve çatışma oluşturulmak istenmektedir. Toplumsal öfke ve çatışma ortamının, ülkemize hiçbir yararının olmayacağı, ülkemizi Suriyeleştirmeye çalışanların ekmeğine yağ sürmekten başa bir işe yaramayacağının unutulmaması lazımdır.

Ekonomik kriz, işsizlik ve sermaye hareketleri gibi nedenlerden dolayı Suriyeliler, yaşanılan problemlerin kaynağı olarak görülmeye başlanmıştır. Suriyelilere karşı üretilen ırkçılığın ve nefret söyleminin temelinde ekonomi bulunmaktadır. Mutfakta yangın çıkmaya başlayınca insanlar, kolaylıkla ırkçılıkla ve nefret söyemleriyle sokakta yangın çıkartmaya kışkırtılabilmektedirler. Ekonomik ve sosyal problemlere sağlıklı ve yapıcı çözümler bulmaya çalışmak yerine ırkçılığın ve ayrımcılığın kışkırtılması, kaygı verici bir sorun ve tehdittir.

Suriyelilerle ilgili olumsuz olayları kışkırtıcı, manipulatif, ırkçı ve ayrımcı bir şekilde gündemin baş sıralarına yerleştirmeye çalışmak, toplumsal hayatımızı nefes alamaz hale getirmiştir. Yaratılan ırkçı ve ayrımcı iklim yüzünden, bütün toplumun Suriyeli sığınmacılara karşı kışkırtılmak istendiğini gözlemliyoruz. Irkçılık ve ayrımcılık, toplum olarak normalleşmemize ve önümüzün açılmasına engel olmaktadır. Ülkemizi normalleştirecek değer, ırkçılık değil, insaniyetçiliktir. Suriyelilerin insani onurunu kıran söylem ve davranışlardan uzak durarark merhamet, insaf ve vicdanla hareket edip Suriyeli insanların sorunlarının çözümüne katkı sunmaya çalışmamız lazımdır. Suriyeliler konusunun aşırı bir şekilde politikleştirilmesi, ırkçılık ve ayrımcılık şeklinde bir aşırılığa savrulmamıza neden olmaktadır. Suriyeliler konusunda yanımıza hiç uğramaması gereken zehir, ırkçılık ve ayrımcılıktır. İçimizdeki ırkçlığı ve ayrımcılığı kovup, Suriyeliler konusunda sakin ve sağduyulu bir şekilde çözümler bulmaya ihtiyaç vardır.