Irkçılık ve kölelik üzerine kurulu ABD…
ABD’nin Minneapolis kentinde siyahi Amerikalı George Floyd’un polis şiddeti sonucu hayatını kaybetmesinin ardından büyüyen gösteriler aslında ABD’nin kirli tarihinde defalarca vuku bulmuş ama her defasında bir şekliyle bastırılmıştır. Bu olay, ABD’nin dünyaya, kendinden başka milletlere ve siyahi vatandaşlara bakışını net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Dünyaya kendini demokrasi havarisi olarak tanıtan ABD aslında Kızılderili kanı üzerine kurulmuş bir sömürü devletidir. Kurulduğu topraklarda Kıta’nın gerçek sahipleri olan Kızılderili halkı büyük bir vahşetle katleden ABD, kurulduğu günden bugüne birçok milleti sömürerek yaşamış, tarih boyunca girdiği veya sözde demokrasi götürmeye çalıştığı bütün ülkeleri kan gölüne çevirmiş, soykırımlarla ardında milyonlarca ölü bırakmıştır.
“Sonuna kadar öldürmedikçe soykırım sayılmaz!” diyerek öldürmeye devam eden ABD ırkçı bir anlayışla siyahi insanları köle olarak kullanmakla kalmamış, sırf eğlence olsun diye kadın erkek demeden yerli halkın ellerini, burunlarını ve kulaklarını kesip koparmış, memeden kesilmemiş bebekleri annelerinin göğsünden alarak onları en uzağa fırlatma konusunda birbirleriyle yarışmışlardır.
“Bu vahşi hayvanların tamamen imha edilmesi gerekiyor” diyerek ırkçı anlayışını ortaya koyan ABD’nin kurucusu ve ilk Başkanı George Washington’ u anlayış konusunda diğer başkanlar takip etmişler, Kızılderililerden sonra dünyanın birçok noktasındaki ülkelerin hem yeraltı kaynaklarını sömürmüşler, hem de insanlarını köle olarak kullanmışlardır.
Irkçılık karşıtı hareketin sembol isimlerinden Martin Luther King’in “Bir hayalim var” diyerek arzuladığı ve bunu “Gün gelecek, bu ulus ayağa kalkıp kendi inancını gerçek anlamıyla yaşayacak. Gün gelecek, eski kölelerin evlatlarıyla eski köle sahiplerinin evlatları, Georgia'nın kızıl tepelerinde kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar. Gün gelecek, Mississippi eyaleti bile, adaletsizliğin ve baskıların sıcağıyla bunalıp çölleşmiş olan o eyalet bile, bir özgürlük ve adalet vahasına dönüşecek. Gün gelecek, dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar.” Sözleriyle dile döktüğü hayali bu gidişle kıyamete kadar hep hayal olarak kalacaktır.
Özgürlük Anıtı’nın sözde bir anıt olduğu Amerika’da ki ırkçılık karşıtı hareketlerin en önemli isimlerinden bir diğeri olan, dünyadaki en etkili Afro-Amerikan hatiplerden biri olarak gösterilen ve Hac vazifesinden sonra El-Hacı Malik El-Şahbaz ismini alan ünlü hatip ve düşünür Malcolm X’in “Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.” tespiti ABD’nin özünü, “Beyaz adam savaştı, biz öldük” sözü ABD’nin siyasetini, “Ben bir şehit olacaksam, bu kardeşlik uğruna olacaktır. Bu ülkeyi kurtaracak tek şey budur.” sözü de aslında ABD’nin kurtuluş reçetesini vermektedir.
ABD’de bir polisin siyahi bir vatandaşa karşı sergilediği tavır aslında ABD’nin değişmez yapısıdır. Kendi içinde bu vahşeti uygulayan ABD, ülkemiz başta olmak üzere, Bolivya, Brezilya, Arjantin, Küba, Dominik Cumhuriyeti, El Salvador, Guatemala, Guyana, Honduras, Venezuela, Nikaragua, Kolombiya, Haiti, Grenada, Şili, Brezilya, Meksika ve Panama’da farklı zaman aralıklarında çok sayıda darbeyi ya planlamış ya da desteklemiş, Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmiş, aynı zulmü eli kanlı diktatörlerin yanı sıra aşırıcı ve antidemokratik hareketlere arka çıkarak göstermiştir.
ABD’nin siyahilere bakışı veya ırkçılık konusundaki sözde değişimi bana hep Temel’in şu fıkrasını hatırlatır. Fıkra bu ya…
Amerika’da siyah-beyaz ayrımının en şiddetli olduğu yıllarda, Temel bir fabrikanın servis şoförlüğünü yapıyormuş. Bir gün paydos zamanı siyahlarla beyazlar, otobüste, yok beyazlar önde oturacak, yok siyahlar önde oturacak diye tartışıyorlarmış. Bu duruma daha fazla dayanamayan Temel otobüsün kapısına gelerek bağırmış: “Arkadaşlar bırakın bu siyah-beyaz çatışmasını, bundan sonra siyah-beyaz yok, hepiniz yeşilsiniz anladınız mı hepiniz yeşil. Şimdi tartışmayı bırakın da otobüse binin bakayım, ama açık yeşiller öne otursun, koyu yeşiller arkaya.”