Irkçı emperyalizme karşı İslam birliği şarttır
Dünü anlamadan bugünleri yorumlayamaz geleceğe de hazırlanamayız. Dün bugünlerin aynası, yarınların yol haritasıdır. Kuzey Afrika ve Biladü’ş Şam toprakları Osmanlı’dan sonra gün yüzü görmedi, çok kan aktı ve halen de akıyor. Hâlbuki ecdadımız, Sultan Selim Han’dan beri bu topraklarda 400 sene adaletle hükmetmiş ve farklı din, dil ve mezhepteki insanların huzur içinde yaşamasına muvaffak olmuştu.
İngilizler, I. Dünya Savaşı esnasında Fransızlar ile gizli anlaşmalar
yapmış Osmanlı Devleti’ni parçalara ayırmak istemişti. 1915 yılının haziran
ayında yapılan Sykes-Picot Anlaşması bunun bir delilidir. Aynı zamanda Kasım
1917’de Balfour Deklârasyonu ile Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulması
öngörülmüştü. Bu amaçla İngilizler defalarca Filistin’e saldırdılar. 1. ve 2.
Gazze Savaşlarında ağır yenilgi aldılar. Lâkin 31 Ekim 1917’de Bi’rüssebi’de
Osmanlı Ordusunu yenmeyi başardılar. Bi’rüssebi’nin düşmesi ile birlikte Gazze
her taraftan kuşatıldı ve teslim oldu. Osmanlı, Suriye-Filistin hattından
çekilmek zorunda kaldı. Bu yenilgi, Osmanlı’yı yıkılışa götürürken, Yahudi
Nazizm’i Siyasal Siyonizm’in önünü açtı. Arap-İsrail Savaşları, aslında
Osmanlı’nın yıkılışı ile başlayıp 1948 yılında İsrail Devleti'nin kurulmasıyla
bütün Arap Dünyasına sıçramış bir savaşlar dizisidir. Yahudilerin Filistin’e
göçü ve sonrasında kurulan HAGANA, İRGUN ve STERN çeteleri üzerinden yürütülen
pek çok çatışma ve savaşlar mevcuttur.
Bilahare
2.Dünya savaşında ‘Holokost tezgâhı’ ile oluşturulan atmosferde, Batılı
devletlerin desteği sonucu Yahudilerin Filistin’e göçü hızlandırıldı. 1948’de İsrail
terör devleti kuruldu. 5 Haziran 1967 de Mısır, Ürdün ve Suriye topraklarını
ele geçirip ardından Kudüs’ü işgal edince bölgedeki Arap ülkeleri İsrail’e
karşı en geniş çaplı savaşı başlattı. 1973 yılında Yom Kippur Savaşı ile ağır
mağlubiyet alan Mısır, Suriye, Ürdün İsrail ile ateşkes anlaşması imzaladılar.
Bu anlaşmalar ile geniş çaplı çatışmalar sona ersede savaş, İsrail-Filistin
Savaşına dönüştü. 1979 yılında, İsrail ve Mısır arasında, 1994 yılında, Ürdün
ve İsrail arasında ateşkes anlaşmaları imzalandı. Oslo Anlaşmaları, 1993 yılında Filistin Ulusal Yönetimi’nin kurulmasına öncülük etse de bütün
sorunları çözecek kalıcı barış sağlanamadı. 2006 yılında İsrail ve Lübnan
arasında bir ateşkes imzalandı. İsrail ve Hamas arasındaki Gazze savaşları,
2009 yılında ateşkesle sonuçlandı.
Sonuç
olarak; Mısır ve Ürdün ile gerçekleşen ateşkeslere ve genel ateşkeslere rağmen,
İsrail terör devleti işgallerine devam ediyor. Hamas, 2017 yılında yayınladığı
manifestoda terör devleti İsrail, Filistin topraklarından tamamen sökülene
kadar mücadele kararı aldı. Müzakerelerin İsrail terör devletine zaman kazandırmaktan
başka bir işe yaramadığı ifade edildi. 7 Ekim 2023’e bu ahvl ve şerait ile
gelinmiş olundu. Bugün Gazze halkı, 400 milyonluk Arap milletinin onurunu ve
haysiyetini tek başına omuzlamış durumdadır. 7 Ekim 2023’den bu yana Gazze’de devam
eden vahşetin ortaya çıkardığı tablo şudur; 17 bin 492'si çocuk, 11 bin 979'u kadın olmak üzere 44 bin 612 Filistinli öldü, 105 bin 834 kişi yaralandı (24
Aralık 2024) Bu
sayı, 1973’e kadar gerçekleşen Arap -İsrail savaşlarında Arapların verdiği
şehit ve yaralı sayısından kat be kat fazladır.
Gazze
adeta mezarlığa dönmüşken kahraman Gazze halkı direnişe devam etmekte, tek
başına ümmetin haysiyetini kurtarma mücadelesi vermektedir. 1917 de İslam
ümmeti ve bizim yıkıldığımız yer Gazze’dir. Tekrar ayağa kalkacağımız yer de
Gazze olacaktır. Irkçı Emperyalizmin tuzak ve işgallerine karşı İslam
Birliği’nin gerçekleşmesi şarttır. Bölge ülkeleri, Adaleti Savunanlar Stratejik
Araştırmalar Merkezi ASSAM’ın önerdiği şekilde; Model ASRİKA Mihveri bir
yapılanmaya mutlaka gitmelidirler. Ortadoğu Bölgesel İslam Devletleri
Federasyonu – ODBİF; Bahreyn, BAE, Filistin, Irak, Katar, Kuveyt, Lübnan,
Suriye, Suudi Arabistan, Umman, Ürdün, Yemen olmak üzere 12 ülke tarafından
kurularak ikame ve idame edilmelidir. Zafer inananlarındır! Yüce Allah: “Düşmana karşı zaaf gösterip gevşemeyin,
mağlup olduk diye mahzun da olmayın. Eğer siz samimi müminler haline
gelirseniz, devamlı galip gelecek ve her zaman, her yerde hâkim olacaksınız.”
buyurmaktadır.