İran Devrimi’nin kırkıncı yıldönümü
Yirminci yüzyılın önemli siyasal ve sosyal olaylarının başında İran Devrimi gelmektedir. Halk direnişi sonucunda ülkeyi terk etmek zorunda kalan Şah Muhammet Rıza Pehlevi, arkasında ekonomik, sosyal ve siyasal açılardan çökmüş bir enkaz bırakmıştı. Paris’te sürgünde yaşayan devrim lideri Ayetullah Humeyni’nin 1 Şubat 1979 yılında Tahran’a gelmesi, devrim sürecinde dönüm noktasını oluşturmaktadır. Humeyni’nin Tahran’a geldiği günden 11 Şubat’a kadar İran’ın her yerinde halk ayaklanmış, eski rejim adına işbaşında olan hükümet istifa etmek zorunda kalmıştır. Dünyayı sarsan bu 11 günde, İran Devrimi denilen büyük siyasal olay gerçekleşmiş bulunmaktadır. Humeyni, İslam Cumhuriyeti adıyla tamamen Şii ilahiyatına dayanan otoriter ve totaliter bir molla rejimini İran’da kurmuştur.
İran halkı, devrimi büyük sevinç ve coşkuyla karşılamıştır. İran devriminin arkasında büyük bir halk desteği vardır. Halk, devrimi gerçekleştiren mollalara büyük destek vermiştir. İran Devrimi’nin arkasındaki büyük halk desteği, temel sosyolojik gerçeklik durumundadır. Bugün de devrimin 40. yılında kitleler sokak gösterileriyle, Molla rejimine olan desteklerini dünya kamuouna göstermeye çalışmaktadırlar. İran devrimi, kitlesel ayaklanmalar yoluyla diktatörlüklerin yıkılabileceğine örnek olarak sunulmaktadır.
Her devrim gibi İran devrimi de kanlı ve baskıcı bir sürece neden olmuştur. Halk, “Bağımsızlık, Özgürlük, İslam Cumhuriyeti” sloganıya devrime destek olmuştur.Devrim yönetimi, kısa bir süre sonra ülke genelinde korkunç bir baskı rejimi kurmuş, insanlar hayatını kaybetmiş, sayısız insan tutuklanmış ve fırsatını bulan binlerce insan ülkeyi terk etmiştir. Devrim sonrası İslam Cumhuriyeti denilen rejim, hukukun üstünlüğünü, hesap verilebilirliği, bireysel hak ve özgürlükleri ve demokrasiyi tamamen ihlal eden bir otoriter ve totaliter sistemin adı olmuştur. İran yönetimi, devrimin demir yumruğunu sürekli olarak topluma indirerek hakimiyetini pekiştirmiş, ancak İran halkının gerçek anlamda toplum olmasını sağlamada başarılı olamamıştır. İran halkı, derin bir şekilde mevcut Molla yönetiminden rahatsızlık duymakta, toplum, sosyal, siyasal ve ekonomik sorunların elinde kıvranmaktadır.
Molla rejimi, sosyal hayatı yeniden dizayn etmiştir. Batılı olan her şeye karşı olma, insanı yoldan çıkaran sapkınlıklarla mücadele adı altında toplumsal hayatta kadın ve erkek arasında net ayrımlar yapılmış, kadınlara birçok yasak getirilmiştir. Toplumsal hayatta kadınlara getirilen kısıtlamalar ve yasaklar üzerinden Molla rejimi, toplumu zapt ü rapt altına almaya kalkmıştır. Mollaların kadın üzerinden topluma tahakküm etme çabaları, toplumda rahatsızlıkların ve anormalliklerin artmasına neden olmuştur. Devrimin üzerinden geçen 40 yıl süresince İran toplumu, normalleşemeyen ve huzur bulamayan bir toplum durumundadır. İran toplumu, sokakta ayrı, evde ayrı yaşayan çok yüzlü bir toplum durumundadır.
İran, kendi içinde büyük huzursuzluklar yaşayan bir ülkedir. Kendi içinde büyük sosyal ve siyasal huzursuzluklar yaşayan İran rejimi, Ortadoğu’da kendi kontrolünde bir kuşak yaratmayı başarmış durumdadır. İran rejimi, Irak, Lübnan, Yemen ve Suriye’de en belirleyici güç durumundadır. Tahran rejiminin büyük ideali olan Tahran’dan Akdeniz’e Şii hilalini oluşturmak projesi, günümüzde gerçekleşmiş bulunmaktadır. İran’ın mezhepçi politikaları, Ortadoğu coğrafyasında Şii-Sünni çatışmasının tehdit edici boyutlara varmasına neden olmuştur. Devrimin 40. yılında İran, Ortadoğu coğrafyasının bölgesel gücü konumuna gelmeyi başarmıştır. Amerika ve İsrail’in bütün çabalarına rağmen, İran’ın bölgesel hegemonyası geriletilmemiştir. İran, hegemonya kurduğu bölgelerden güçlerini çekmeyeceğini ve Amerika-İsrail müdahalelerine direneceğini söyleyerek bir meydan okuma politikası izlemektedir.
İran rejimi, Irak’la 8 yıl süren savaş, 40 yıldır süren ekonomik ambargo, nükleer silah üretme krizi, iç isyanlar gibi büyük badireler atlatarak günümüze kadar gelmeyi başarmıştır. Rejim, karşılaşılan derin sorunları çözmekte başarısız olmasına rağmen nizam denilen siyasal yapıyı ayakta tutma becerisini göstermiştir. Yakın veya uzun vadede İran’da nizamın çökeceğine veya rejim değişikliğine dair bir gelişme beklenmemelidir. Bundan sonraki süreçte de nizamın uzun süre ayakta kalacağını öngörebiliriz.
Devrimin 40. yılında İran toplumunda, derin bir umutusuzluk ve bezmişlik hali hakimdir. Ülke içinde yaygınlaşan yolsuzluk ve kötü yönetim uygulamalarının yanında uluslararası ambargolar, İran halkının geleceğe dair umutlarını zayıflatmaktadır. Trump yönetiminin İran’a yeni ambargo uygulama kararı, İran için belirsizliklerle dolu bir dönemin başlamasına neden olmuştur. Devrimin 40. yılında İran, geleceği belirsizliklerle dolu bir ülke konumundadır.