Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.78
Gram Altın
2499.25
BIST 100
9456.51
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 Eylül 2022

İran Devrimi :Teolojik rejim ve kadın

İran'da 22 yaşında aslen İran'ın Saqız şehrinden genç bir Kürt kadını, Mahsa Amini'nin "kıyafet kurallarına uymadığı" gerekçesiyle gözaltına alınmasının ardından hayatını kaybetmesi üzerine başlayan protestolar devam ediyor. Son günlerde ülkenin farklı bölgelerinde gerçekleşen protestolarda pek çok kişi hayatını kaybetti. Protestolarda, "ahlak polisine ölüm", "kadınlar, yaşam, özgürlük" sloganlar ile seslerini duyurmaya çalışan kadınlar, başörtülerini çıkarıp saçlarını kestiler.

İran'da rejimin ilk yıllarından itibaren baskının en yoğun olduğu meselelerden biri; rejimin inşası ve kadınların örtünmesi.

İran devrimi, her şeyden önce, milyonlardan oluşan bir kitlenin toplumsal düzenin kaderini belirleme eylemine doğrudan katılım göstererek karakterize olmuş ve tüm fikir ayrılıklarına rağmen, sağcısı solcusu, farklı etnik kimlikleriyle şah’a karşı birleşerek omuz omuza mücadele ederek güçlü ve başarılı bir devrim olmuştur.

İran devrimi bölgedeki jeopolitik dengeleri sarsmış, Sünni ve Şii dünyasında yeni güçler inşa etmiştir. Şah diktatörlüğüne karşı o zaman başörtüsü, bir isyan bayrağıydı. Kadınların giyinme şekli, İran rejimi için ilk günden bu yana hep sorunsal bir noktada kaldı.

1979’daki İran devrimi, gerçek bir devrimdi; halk ayaklanmasıyla “eski rejim” tamamen yıkılmış, yerine “velayet-i fakih” denilen mollalar vesayetinde “ İran İslam Cumhuriyeti “kurulmuştu. İran’da 1979 devriminden sonraki ilk günlerden itibaren, o dönemin hararetli politik ortamında dini ve siyasi lideri Ayetullah Humeyni’ye yakın olan kesim tarafından ‘kadınlara başörtü takmanın ve örtünmenin zorunlu kılınması’ talepleri yükseltilmişti. “İslamcı Devrimci Komiteler” devriye gezmeye başlamışlardı. Gaşte Erşad” ya da Ahlak Polis Merkezi ve devriyeleri, 1980’li yıllardan itibaren farklı formatlarda faaliyet gösteriyorlar. Bu devriyelerin faaliyeti 2006 yılında başladı. 1997 yılında İran’da molla rejimini onaylanan ve sisteme hakim olan çeşitli kesimler tarafından desteklenen “Tesettür ve İffetin Teşviki Yasası” ile hem reformcular hem de radikallerin ortak zemin oldu. Reformist ya da ılımlı Cumhurbaşkanları Hatemi ve Ruhani rejimi yumuşatmaya çalışsalar da İran’daki teokratik rejim kadınları hep zorladı. Toplumsal muhalefette kadınlar başı çekiyor. İran’da artan sınıf hareketiyle birlikte eylemlerin ve hak mücadelelerinin ön saflarında kadınlar yer alıyor. Devrimden sonra ilk ciddi rejim karşıtı eylem olan “Beyaz Çarşamba “ hareketi 2014 yılında kadın bir aktivistin sosyal medya üzerinden başlattığı bu eylem; her çarşamba kadınlar beyaz örtüyle sokağa çıkıyor. O örtüyü boyunlarına bağlıyor, ama saçları açıkta kalıyor. Belli meydanlara toplanmak yerine günlük hayatın bir parçasıymış gibi her çarşamba saçlar açılıyor. Başı açık dolaşmak o gün alabildiğine yaygın oluyor. Hele, seçim döneminde yasaklar iyice gevşeyince kadınlar neredeyse diğer günleri de saçlarını örtmemeye çalışıyorlar. Bu eylemin artık çok üstünde bir tepki ile kadınlar sokaklarda rejime karşı direniyor. İran’da kadınlar, özgürce, eşitçe ve hakça bir yaşam için mücadele etmeye devam ediyorlar. Mesele sadece saçın örtünmesi veya dini emir ve vazife yerine getirme dayatması değil. Tamamen rejimin totaliter ideolojisini dayatmasıdır. Din ve vicdan hürriyetinde ahlak veya asayiş polislerine ihtiyaç yok. Kişi o dine inanmış ise Allah’‘ın emir ve yasaklarını yaşamak istiyorsa ona sadece iman ve vicdan yeterlidir. Şiddet ve yasaklarla İslam dini yaşatılamaz. Aynı şekilde dininin gereği başını örten kişilere de aynı şiddet ve baskı yapılamaz.

Sebep ne olursa olsun, gencecik bir kadının başını örtmedi diye gözaltına alınıp üç gün tutulması ve sonunda hayatını kaybetmesinin hiç bir dini açıklaması olamaz. Mahsa Amini, İranlı kadınların özgürlük ve hukuk mücadelelerinde, sembol bir isim olarak tarihe adını ( maalesef) ölümüyle yazdırmış oldu.

İran’da yenilikçi düşünceler ve demokrasi talepleri dipten gelen dalga halinde güçleniyor.