Dolar (USD)
34.48
Euro (EUR)
36.16
Gram Altın
2992.18
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Ekim 2016

Invasıons Barbares

Çinlilerle Avarlar zulüm ve baskılarının dünyanın gidişatını değiştirmeye yol açacağını tahmin ediyorlar mıydı bilmiyorum, lakin tahammülü olmayan baskıları kabul etmeyen Hunlar Çinlilerden kurtulmak için Avrupa içlerine doğru göç ettiler.

Bundan 18 asır önce başlamıştı. Hunlar Çinlilerin ağır baskı ve zulmü karşısında dayanamayıp anayurtlarından göç ederken batıda yaşayan diğer kavimleri yerlerinden ederek onları da göçe zorlamışlardı. Miladi 4. yüzyılın ortalarında başlayan bu hareketlilik takriben iki yüz yıl sürdü. Bu süre içinde pek çok kavmin yerini terk ederek batıya ve güneye göç etmelerine Kavimler Göçü denir.

Kavimler Göçü farklı dillerden, kültürlerden, inançlardan insanların karşılaşmalarını sağladı. Bu karşılaşmada ortak hiçbir yönü bulunmayan kavimler anlaşabilecekleri bir dile de sahip değillerdi. Bu yüzden ta o dönemden beri Yunanlılar, kendilerinden olmayan her kavmi, "dilleri anlaşılamayanlar" anlamında barbar olarak adlandırmıştı.

'Barbar'ın çıkış noktası "anlaşılamayan dil" olsa da daha sonra yağma, talan ve katliamlarla "barbarlık" anlam buldu. O gün bu gündür dünyanın her yerinde barbarlık katliam, yağma ve talan olarak tanımlanmakta.

İşin garip tarafı, coğrafi keşiflerden sonra Latin Amerika'nın milyonlarca yerlisini öldürmenin, bu coğrafyada gerçekleştirilen soykırım ve asimilasyonun adına kimse barbarlık demedi. Ve yine enteresandır ki İngilizlerin, Fransızların Afrika ve Asya'da gerçekleştirdikleri katliam ve işgale de barbarlık diyen çıkmadı. Oysa İngilizlerin Hindistan u2013ki o zaman Pakistan, Bangladeş Hindistan ile ayrılmamıştı- işgali barbarlığın en süzme haliydi. Ya 1. ve 2. Dünya Savaşında on milyonları öldürenlerin adına neden barbarlık denmediğini biliyor musunuz?

Ben de bilmiyorum!

Yüzyıllardır Batı dünyasının Afrika milletlerini soykırıma tabi tutmalarının ve bilahare Amerika'nın insanlığın yüzkarası katliam, sömürü ve köle ticaretinin adı da barbarlık olmamıştı. Ne de olsa barbarlığın patenti Batı dünyasına ait idi ve bu patentin kullanım hakkına sahip olanlar da kendileriydi.

Günümüzde de terörizmin patenti Batı'nın tekelindedir. Buna hakları da var elbet, çünkü terörün doğduğu topraklar kendilerine aittir. Hatta birbirine terör uygulayanlar da Batı milletleri idi. Yakın geçmişte yazdığımız bir yazıda terörün miladi 60 ve 70'li yıllarda Yunanlılarla Yahudiler arasında yaşandığını belirtmiştik. Bu sebeple terör ve terörizmin patentine en çok Batı ülkeleri layıktır. Zira isimlendirmenin mucide, ilk faile ait olması bir haktır.

Batı kendisine uygun terörist tanımı yapar, terörist örgütleri ve bunlara karşı mücadele yöntemlerini de yine kendisi belirler. Bu örgütleri işine geldiği gibi kullanma, kullanışlı hale getirmeyi Batıdan daha iyi bilenini tanımadım. Medrese öğrencileri olan Taliban'dan el-Kaide, sıradan bir nasihat cemaatinden DAİŞ, kendi halinde mahalle sohbetlerinde tanışan insanlardan BOKO HARAM gibi canavar örgütler çıkaran ve kullanan bu Batı'ydı.

Önyargılı değiliz, şeytani işlerden uzağız ya, bu yüzden terör ve terörizmin Batı tarafından araçsallaştırıldığını yeni yeni anlıyoruz.

Barbarlık meselesine dönelim.

Bu yüzyılın başından itibaren u2013ki henüz 15 yılı dolmadı- suratımıza doğru demokrasi, insan hakları borusunu öttüren Batı Hristiyan dünyası uyduruk gerekçelerle işgal ettiği Afganistan ve Irak'ta bomba ve kurşunlarına hedef ettikleri 4,5-5 milyon sivil insanı öldürdü. Yine Batı Hristiyan Dünyası kurup himaye ettiği, silah desteğinde bulunduğu, terörden vazgeçmelerine izin vermediği Afrikalı terör örgütleriyle birlikte son on beş yılda yaklaşık 4,8 milyon insanı katletti. Yaralandıktan sonra ve/ya saldırıların yan etkilerinden ölenlerin sayısı 7 milyonu, bu işgallerden dolayı yerinden yurdundan göç edenlerin sayısı ise 42 milyonu aşmış bulunuyor.

Dikkat buyurun lütfen, bir savaşın bilançosunu vermiyorum, sadece korsan ve işgalci güçlerin sivil insanları, çoluk-çocuk demeden okullarında, hastanelerinde, evlerinde, yataklarında, bağ ve bahçelerinde katletmelerinden bahsediyorum.

Evet,

Sadece son on beş yılda (2001-2016) ABD ve Batı Dünyası 17.000.000 insanın öldürülmesinden direkt sorumlu olduğu halde hiç kimse, ama hiç kimse bu devletler için barbar demeyi düşünmedi. Oysa hiçbir dil bu bir kelimeyi bu kadar ortak kullanmamıştı, zira barbar, barbarlıkla anılan bütün devletlerin dilinde "barbar" olarak telaffuz ediliyordu.

Olsun,

Siz Batılılar yaramazlık yapan çocuklarınızı korkutmak için, "rahat durun, yoksa barbar Türkler gelir" dediğiniz o Türkler var ya, işte o Türklerle diğer kardeş halklar bugün barbarlığınıza karşı duran tek millet olmuş. Ve siz barbarları bölgemizden söküp atacağız beraberce.

Ne demişti Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan?

"Biz bu oyunu Suriye'de de, Libya'da da, Irak'ta ve bölgemizde bozacağız." Evet, barbarlığınıza son verecek millet küllerinden doğdu, hamaset falan yapmıyorum, bekleyin.