İnsanlık nüfusu ve dünyanın geleceği
Her yıl 11
Temmuz, Dünya Nüfus Günü olarak kutlanmaktadır. 1989 Yılında Birleşmiş
Milletler, dünyadaki insan nüfusunun 5 milyarı bulduğu gün olmasından dolayı 11
Temmuz’u Dünya Nüfus Günü olarak ilan etmiştir. Dünya nüfusunun artması,
toplumları ve tabiatı çok yönlü olarak etkilemektedir. Dünyadaki insan
nüfusunun hızla 7,5 milyara yaklaştığı günümüzde, insanlığın ve dünyanın büyük
sorunları üzerinde düşünmeye ve ortaya çıkan sorunlar ışığında yaşam tarzlarımızı
değiştirmeye ihtiyaç vardır. Dünyada anne sağlığı, cinsiyetçilik, insan hakları
ihlalleri, su kaynaklarının azalması, çölleşmenin yayılması, küresel ısınma ve
iklim değişikliği gibi büyük sorunlar bulunmaktadır. İnsan ve tabiatla ilgili
yaşanan sorunlar, artık yönetilebilir ve kontrol edilebilir olmaktan çıkmıştır.
Sorunlar, her geçen gün daha da büyümektedir. Nüfus sorunlarının ve ekolojik
krizin yoğunlaşması halinde insanlığın ve dünyanın varlığını devam ettirmesi
sürdürülebilir olmaktan çıkacaktır.
Dünyadaki insan
nüfusu hızla artmakta ve gezegenimiz çok kalabalık bir yer haline gelmektedir.
İnsan nüfusunun artması, tüketimin artması anlamına gelmektedir. Aşırı nüfus
artışı ve tüketim, tabi hayatın yok olması, uygun yaşam alanlarının azalması,
iklim değişikliği ve küresel ısınma gibi beka sorunlarının ortaya çıkmasına
neden olmaktadır. Yabani canlıların, yaban hayatının ve yaban yaşam alanlarının
korunması gerekmektedir. Nüfus artışının ve tüketimimizin yabani canlıları,
yaban hayatını ve yabani yerleri tehlikeye sokmaması lazımdır. Diğer canlıların
hayatını ve yaban dünyayı tehlikeye atmadan tabiatla uyumlu yeni bir hayat
tarzı oluşturmak, insanlığın önünde duran büyük bir meydan okumadır. İnsanlık
olarak bütün canlı türlerinin yaşamasına ve gelişmesine imkan verecek şekilde
doğayı ve dünyayı korumak şeklinde asli bir sorumluluğumuz bulunmaktadır.
Dünyada
insan nüfusu hızla artttıkça, artan nüfusun beslenme ve gıda ihtiyacı da hızla
artmaktadır. Dünyada hızlı bir iklim değişikliği yaşanmaktadır. Küresel iklim
değişikliği sonucunda dünyada tarım arzileri azalmakta ve tarımsal üretimin
kendisi nerdeyse imkansız hale gelmektedir. Dünyada gıdaya olan talep her geçen
gün artmaktadır. İnsanlar, gıda ihtiyaçlarını karşılamak için var olan tabi
kaynakları tüketmektedirler. İnsanların gıdaya ihtiyaç olduğu gibi, diğer
canlıların da gıda kaynaklarına ihtiyacı vardır. Dünyadaki tabi beslenme ve
gıda kaynaklarının azalması türlerin, yok olmak gibi bir tehlikeyle yüzyüze
kalmalarına yol açmaktadır. Nüfusun artması ve küresel iklim değişikliği,
küresel bir gıda krizinin ve canlı türlerinin yok olması gibi hayati sorunlara
kaynaklık etmektedir.
İnsan,
haklarıyla insandır. Dünyadaki nüfus artışı, beraberinde insan hakları ihlallerinin
artmasını getirmektedir. Nüfus artışı, kadınları ve genç kızları insan hakları
ve sağlık ihtiyaçları açısından çok kırılganlaştırmaktadır. Dünyada milyonlarca
kız çocuğu, kendilerine fiziksel ve duygusal olarak zarar veren davranışlara ve
uygulamalara maruz kalmaktadır. Kız çocukları psikolojik, biyolojik ve sosyal
gelişimlerini tamamlamadan zorla evlendirilmektedir. Dünyada her yıl zorla
evlendirilen kız çocuğu sayısının 12 milyonun üstünde olduğu tahmin edilmektedir.
Milyonlarca kız çocuğunun beden bütünlüğüne şiddet, taciz ve istismar gibi yollarla
müdahale edilmektedir. Sağlıklı olmayan koşullarda kadınlar hamile kalmakta ve
doğum yapmaktadırlar. Kadınların ve kızların cinsel ve üreme sağlıklarının ve
güvenliklerinin korunması, çok acil bir insani sorundur.
Nüfus
konusu, direkt kadınla ilgili bir konudur. Dünyadaki hızlı nüfus artışının
neden olduğu sorunları konuştuğumuz zaman, kadınların karşılaştığı sorunları da
konuşmamız gerekmektedir. Kadına karşı ayırımcı ve cinsiyetçi bütün uygulamlarımızdan
ve alışkanlıklarımızdan arınmamız için hayat tarzımızı, yetiştirilme
biçimlerimizi ve ataerkil yapılarımızı değiştirmemiz gerekmektedir. Kadına
cinsiyetçi ve ataerkil bir perspektiften değil, insan hakları ve özgürlükleri
perspektifinden yaklaşmayı öğrenmeliyiz. Kadının haklar ve özgürlükler
açısından güçlendirilmesi, gerekli olan eğitim, sağlık ve çalışma imkanlarına
kavuşturulması gerekmektedir. Aile kurma ve üreme haklarının kadının insan
hakkı olduğunu, kadının sağlığını ve iradesini hiçe sayarcasına kadınları doğum
yapmaya zorlamanın bir insan hakları ihlali olduğunun anlaşılması lazımdır.
Kadını eğitim, sağlık, çalışma ve haklar açısından güçlendirmek, sağlıklı bir
insan nüfusu oluşturmanın temelidir. Güçlendirilmiş kadın, güçlendirilmiş
insanlık ve dünya demektir.