Dolar (USD)
35.49
Euro (EUR)
36.55
Gram Altın
3062.54
BIST 100
9710.72
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Ocak 2025

​İnsanlığın Sessiz Çığlığı

Bugün insanlık ailesi olarak dünya çapında düşünce sistemleri derin bir kriz yaşamaktadır. Böyle dönemlerde ister kavramsal isterse maddi düzeyde olsun sahip olduğunuz hiçbir şeyin anlamı kalmıyor. Bu bakımdan sadece düşünce krizi değil, aynı zamanda bir anlam krizi de yaşanmaktadır.

Bilindiği gibi düşünce, kalbin veya zihnin dışına çıkıp, dış dünyayala ilişki kurduğu ve gerçeğin bilincine vardığı bir süreçtir. İnsan, sahip olduğu maddi imkânların verdiği gücün tahakümüne karşı kendisini ancak düşünce ile koruyabilir. Aksi hâlde sahip olduğu güç, yavaş, yavaş ona tahaküm etmeye başlar.

Amerika başta olmak üzere dünya çapında gücü elinde tutan diğer tüm devletler, böyle değil midir? İster Avrapa’ya ister Rusya’ya isterse Çin’e bakın bu temel gerçeği görürsünüz. Eğer bir topluma düşüncenin yerine güç tahakküm etmeye başladıysa o toplum artık derin bir kriz sürecine girmiş demektir. Unutulmamalıdır ki düşünce krizi ekonomik krizden daha tehlikelidir.

Çünkü ekonomik kriz, insanların refahıyla ilgilidir ve somut verilere dayanır. Ekonomistler bir araya gelir somut verilere bakarak çözümler üretebilir. Ancak düşünce krizi, kötü bir virüsün sessizce bedene yayıldığı gibi, insanın ruhsal veya zihinsel yapısını işlevsiz hâle getirir.

Bugün batı dünyasının desteğiyle İsrail’in Filistin’de işlediği vahşettin, düşünceyle, anlamla, izah edilebilir bir tarafı var mıdır? Peki, İsrail’in işlediği vahşette karşı sessiz kalan Çin ve Rusya, anlamlı bir tutum ortaya koydular mı? Yaşanan bonca vahşette rağmen ‘’İbrahim anlaşmalarından’’ hâlâ çekilmeyen Arap liderlerinin, tavırlarının bir izahı ve anlamı var mıdır?

Bu bakımdan eğer düşünce ve anlam krizine bir çözüm bulunamazsa, bu ateş bugün Filistin’i yarın tüm insanlığı yakacaktır. Filistin’de yaşanan dram insanlığın anlam ve düşünce krizinin sonucudur. Tolstoy’un dediği gibi ‘’başkasının acısını yüreğinde hissetmeyen insan olabilir mi?’’

Düşünce ve anlam krizi, insanı, insan olmaktan çıkarır, adeta bir makineye dönüştürür. Bu insanlığın geleceği için en büyük bir tehdittir. Ancak dünyadaki tartışmaları izliyorum, güç sahibi elitler, sanki hiç böyle bir tehdit yokmuş gibi davranıyor. Sözde çevre kirliliğine karşı gösterdikleri duyarlılığı ruhsal ve zihinsel kirliliğe karşı göstermiyorlar.

Hâlbuki zihinsel ve ruhsal kirlilik, derin düşünme yeteneklerini yok eder. Farklı kültürlere veya ülkelere sahip olsak bile, insanlıkta ve insani değerlerde hepimiz ortağız. Zira ortak bir gezegende yaşıyoruz ve karşılıklı ilişkilere sahibiz.

Bugünkü dünya sisteminin çarkları, sadece güçlüler için dönüyor. Bunun en somut örneği, Filistin’de devam eden İsrail vahşetidir. Putin’e karşı işleyen adalet, neden İsrail’e karşı işlemiyor? Elitlerin çıkarı için konuşan ve yazanlar bunları hiç sorgulamıyor. Oysa bunların sorgulanması gerekir. Sokrates’in dediği gibi ‘’sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez’’

Ancak bugün dünya sisteminde yaşanan çifte standartlar, adaletsizlikler vicdan sahibi yüreklerde sessiz çığlıklara neden olmaktadır. Bunun somut örneklerini dünyanın farklı coğrafyalarında izliyoruz. Bunlar umut verici gelişmelerdir. Zira gelecek belirsizliklerle dolu olsa da, adalet için sessiz çığlık atanlardan yana şekillenecektir. Bu bakımdan yeise kapılmadan, her alanda çok çalışmak gerekir.