Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Ocak 2019

İnsanlığın ruhunu ifsad eden hastalık: Dijital veba

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte artık dünyanın her yeri bir tuş kadar yakın; akıllı cep telefonu ve internetiniz varsa, gam yok!..

İnternet teknolojilerinin gelişmesi insanların birbiriyle olan iletişimini kolaylaştırırken, birçok yeniliği de beraberinde getirdi. İnternet; haberleşmeden bilgi paylaşımına, habercilikten medyaya, tanıtım ve reklamdan seyahat ve tatile, kamu hizmetlerinden finans ve ticarete, eğlenceden sosyal ilişkilere, çevre ve sağlıktan eğitime, kültürlerarası etkileşimden siber savaşlara kadar günlük yaşamı ilgilendiren pek çok alanda yenilikler sundu. Hani neredeyse, “ölümden başka her şeye çare var!..

Kontrolsüz güç, güç değildir

Fakat bütün bu yeniliklerin yanında unutulmaması gereken bir şey daha var; o da “kontrolsüz güç, güç değildir”. Bu teknolojinin iletişim kurmaktan dünyadan haberdar olmaya, istenilen bilgilere ulaşmaktan acil durumlarda yardıma ulaşmaya kadar birçok faydasının yanında, aşırı kullanıldığında yaydığı elektromanyetik sinyaller ve biyolojik etkileri nedeniyle beyinleri “Rus ruleti” tehlikesine maruz bıraktığı artık bilimsel bir gerçek.

İnsanlığa sunduğu faydaları bir kenara yazıp, gençliğin ruhunu nasıl ifsad ettiğini bilimsel veriler ışığında ortaya koymaya çalışalım. Bakalım bu sinsi hastalık bizi nasıl “çağdaş köle” yapıyor…

“Asrın Vebası” gibi dünyaya yayılıyor

Yazımızda Prof. Dr. Jean M. Twenge’nin Kaknüs Yayınları arasında çıkan son kitabı “i-Nesli”ni (İnternet Generation/iGen) merkeze alarak dünyayı istila eden “asrın vebası” üzerinde duracağız.

22 yaşındayken Michigan Üniversitesi’ndeki kişilik psikolojisi üzerine doktora yapan yazar Twenge neredeyse 25 yıldır kuşak farklılığını araştırıyor.

2. Dünya Savaşı sonrası, 1946’dan itibaren 1964’e kadar “Bebek Patlaması” Nesli (Baby Boomers); 1960’ların sonu ve 1970’ler “X Nesli”(Gen X); 1970-1990 arası “Ben Nesli” (Gen-Me veya Millenials) ve 1995’ten günümüze kadar doğanlar da “İnternet Nesli” (iGen).

İşte bu son kuşak, yani 1995’ten sonra doğanlar, daha önceki nesillerde hiç görülmemiş oranlarda bir değişiklik yaşıyor. Davranışları, boş zamanı değerlendirmeleri, din ve maneviyat yönelimleri, cinsellikleri, sosyal ve politik faaliyetlere katılımları, önceki nesillerden tamamen farklı.

i-Nesli akıllı telefonlarla doğdu

2011-12 yıllarında Amerikalıların çoğunun internet erişimi olan cep telefonlarını, yani akıllı telefonları kullanmaya başlaması ve bunun sonucunda meydana gelen değişim ve dönüşüm i-Nesli’ni doğurdu. Burada kullanılan i harfi, 1995 yılında piyasaya sunulan internetin kısaltması.

Ergenlik çağındaki kaygı, depresyon ve intihar oranları 2011 yılından bu yana büyük bir hızla yükseliyor. İnterneti sürekli kullanabilen, her an elinin altında tutan bu kuşak, cep telefonunu günde en az seksen kez kontrol ediyor.

Kızlar beğenilme, erkekler oyun peşinde

İnternet ve sosyal medyanın âdeta kölesi olan bu nesil, günde 2 saat 15 dakika cep telefonu üzerinden yazılı mesajlaşma, 2 saat internet, 1 saat 30 dakika elektronik oyunlar ve 30 dakika görüntülü konuşma, yani toplamda 6 saat ekran zamanı (screen time) ile meşgul oluyor. Özellikle kızlar sosyal medya üzerinden bir fark edilme, beğenilme çabası içindeler; erkeklerse daha ziyade oyunlarla vakit geçiriyor. Bu durumun sonucu olarak da kitap, dergi ve gazete okuma oranlarında ciddi düşüş yaşanıyor.

2012 sonrası depresyonda patlama yaşanıyor

i-Nesli önceki kuşaklarla kıyaslandığında daha yavaş büyüyor. 18 yaşındakiler, eskiye göre, 15 yaşındaymış gibi, 13 yaşındakiler 10 yaşındaymış gibi davranıyor. Bu yüzden de ebeveynlerine uzun süre bağımlı kalıyor.

Bu gençler artık yüz yüze, gönül gönüle görüşmenin geçerli olmadığını gösteriyor, acayip bir “sanal sözde muhabbet” yaşanıyor. Acayip, çünkü ekran üzerinden ne kadar çok görüşürlerse o kadar mutsuz oluyorlar. 2012 yılından itibaren bir depresyon patlaması yaşanıyor ve özellikle kızlarda inanılması zor oranlarda bir kötüleşme var.

Günde 3 saat veya üstünde ekran zamanı yaşandığında yüzde 28 oranında daha fazla uyku rahatsızlıkları müşahede ediliyor. Ve tabii ki, kronik uykusuzluk; psikosomatik hastalıklar, depresyon ve intihar riskini artıran bir durum olarak kendini gösteriyor.

Din ve maneviyat eğiliminde düşüş var

Din ve maneviyat eğiliminde çok hızlı bir düşüş izleniyor. 2000 yılından itibaren Tanrı inancı da sürekli azalıyor. Ama sadece din değil, genel manada maneviyat arayışlarında da bir ilgisizlik var.

Hassas, kırılgan ve kaygılı olan gençler “güvenli alan” arayışına yöneliyor. Özellikle duygusal kırılganlık yaşamak istemedikleri için daha az münakaşa, kavga ediyorlar ve polisiye olaylara karışmıyorlar. Bir diğer özellikleriyse gerçek durumlarıyla yüzleşmeye hiç hazır olmamaları, eleştiri kabul etmiyorlar, hatta eleştiri geldiğinde paniğe kapılıyorlar.

i-Nesli, pek çalışmak istemediği için çalışmak yerine sanal aktiviteleri (bilgisayar oyunları vs) tercih ediyor. Genç erkek ergenlerin yüzde 25’i günde 3 saat civarında video oyunları oynarken, yüzde 10 oranında bu zaman günde asgari 6 saati buluyor.

Bu nesil tüketmeyi çok seviyor, hem de internet üzerinden. Evlenme yaşı ise daha önceki nesillerde olduğu gibi gittikçe yükseliyor. İlk evlenme yaşı 1960’larda 20 iken, şimdi 27-30 yaşlarına ulaşmış durumda. Sapkınlık ve ırk ayrımında büyük bir patlama yaşanıyor.

En kötü psikolojik krizi ile karşı karşıyayız

“Bu süreç artık ‘dalga’ değil, olsa olsa ‘tsunami’dir” diyen Twenge, i-Nesli çocuklarının son senelerin en kötü psikolojik krizi ile karşı karşıya olduğunu belirtiyor.

Ekran zamanı günde 5 saat ve üstü olan ergenlerde intihar düşünceleri yüzde 48 oranındayken, günde 1 saat ekran başında kalanlarda bu oran yüzde 28’e iniyor. 2012 yılından itibaren 14-16-18 yaş grubundaki ergenlerde ani bir acziyet (çaresizlik) ve faydasızlık duygusu beliriyor. Ve bu öz değersizlik duygusu depresyon, kronik kaygı gibi daha ağır patolojilerin (hastalıklar) sadece girişi kapısı. Eğer küresel çapta “Asrın Vebası” gibi bir salgın hastalıkla karşı karşıyaysak ilk hedefimizin “durum tespiti” olması gerekiyor.

i-Nesli nereye gidiyorsa ülke oraya gidecek

Twenge, 1960’lardan bu yana yapılan ve 11 milyon Amerikalıyı kapsayan ulusal düzeyde temsil gücü olan dört geniş kamuoyu yoklamasına bakıp, i-Nesli’ni ve nihai olarak hepimizi şekillendiren (Yavaş Yavaş Büyümek, İnternet, Yan Yana Değil, Güvensiz, Dinsiz, Yalıtılmış, Gelir Güvensizliği, Tanımsız, Kapsayıcı ve Bağımsız) 10 eğilimi tespit etmiş. Ortaya çıkan tablo çok vahim.

Önümüzdeki yıllarda hayatımızı şekillendirecek eğilimleri görmek için i-Nesli’ni incelemekte fayda var. Çünkü bu kuşağın üyeleri, yaşları küçük olsa da görüşlerini dile getirecek ve deneyimlerini anlatacak kadar büyüdü.

i-Nesli’nde internet ve akıllı telefonlar bugüne dek birçok deneyimin belirleyicisi oldu. Bu nesil büyüdü ve dünyaya şekil vermeye başladı.

Kârlı 18-29 yaş pazarının büyük bölümünü de kısa bir süre sonra bu kuşak oluşturacak. i-Nesli’nin siyasi tercihleri uzun bir süre boyunca seçimlerin yönünü çizecek, tutumları da siyaseti ve yasaları etkileyecek. Evlenme ve doğum oranları da ülkenin demografik dengelerini etkileyecek.

i-Nesli nereye gidiyorsa ülke de oraya gidecek.

Bu nesli anlamak, geleceği anlamak demek, hepimiz için.

Nedir o zaman İnternet Nesli’ni farklı kılan? Bu sorunun cevabını yarın bulmaya çalışalım inşaallah.

***

PROF. DR. JEAN M. TWENGE KİMDİR?

Kaknüs Yayınları arasında çıkan “i-Nesli”nin (İnternet Generation/iGen) yazarı Prof. Dr. Jean M. Twenge, lisans ve yüksek lisans eğitimini Chicago Üniversitesi’nde, doktorasını ise Michigan Üniversitesi’nde tamamlamış.

120’nin üzerinde bilimsel yayını bulunan Twenge’nin sosyal psikoloji alanındaki geniş çaplı araştırmaları Time, The Atlantic, Newsweek, The New York Times, The Wall Street ve Washington Post gibi gazete ve dergilerde yer almış.

Daha önce üç eseri Kaknüs Yayınları tarafından yayınlanan yazarın son kitabı “i-Nesli”, Okhan Gündüz tarafından sade bir dille Türkçeye çevrilmiş.

San Diego State Üniversitesi’nde Psikoloji Profesörü olarak göreve yapan Twenge, eşi ve üç çocuğuyla birlikte Kaliforniya Eyaleti’nin San Diego şehrinde yaşıyor.

“Bu kitap üzerinde çalıştığım 3 yıl boyunca düzinelerce grafiği hazırlarken, kampüs gazetelerini okurken, derinlemesine görüşmelerde gençlerin anlattıklarını ve fikirlerini dinlerken şunun farkına vardım” diyen Jean M. Twenge, “i-Nesli korkuyor, belki de dehşet içinde. Yavaş büyüyen, güvenliğe değer verecek şekilde yetiştirilen ve gelir eşitsizliğinin getirebileceklerinden korkan bu kuşağın ergenlik çağına adım atarken en önemli sosyal aktivitesi, onları beğenebilecek ya da reddedebilecek küçük, dörtgen bir ekrana bakmak oldu. Ellerinde tuttukları aygıtlar hem çocukluk dönemlerini uzattı, hem de onları gerçek insan etkileşiminden uzaklaştırdı. Sonuç olarak da fiziksel açıdan en güvende, zihinsel açıdan en kırılgan kuşak hâline geldiler. Silkinip telefonlarının pençesinden kurtulabilir, üzerlerindeki ağır korku perdelerinden sıyrılabilirlerse gerçek mutluluğu yakalayabilirler.”