İnsanlığın içinde bulunduğu tehlike!
“Fare Kapanı” hikayesini bilirsiniz. Bilmeyenleriniz için ise anlatayım.
“Duvardaki çatlaktan bakan fare, çiftlik sahibi ile karısının bir paket açtıklarını gördü. “İçinde yiyecek mi var?” derken, bir baktı ki fare kapanı!
Hemen bahçeye koşup alarmı verdi:
Evde kapan var!
Evde kapan var!’
Tavuk gıdaklayıp, kafayı kaldırdı ve, ‘Bay fare bu sizin için ciddi bir sorun olsa da beni ilgilendiren bir tarafı yok ne yazık ki!’
Fare dönüp bu sefer koyuna, “Evde kapan var, evde kapan var” dedi.
Koyun konuyla ilgilendi ama, kendi hesabına ‘Üzgünüm bay fare, vah vah emin ol senin için dua edeceğim” dedi.
Fare bu kez öküze yöneldi:
“Evde kapan var! Evde kapan var!” diye bağırdı ısrarla nefes nefese.
Öküz: ‘Wow, bay Fare senin için üzüldüm, ama burnumu sokacağım bir şey değil’ dedi.
Ee, farenin de başını eğip gitmekten baska çaresi kalmamıştı. Yalnızlık ve terkedilmişlik hisleri içinde, fare kapanı ile artık tek başına, başa çıkmaya çalışacaktı!
O akşam evde, alışılmamış bir ses duyuldu. Sanki bir kapan avının üzerine kapanmıştı.
Sese koşan çiftçinin karısı, karanlıkta kapana zehirli bir yılanın kuyruğunu kaptırdığını görmemişti. Yılan da kadını ısırmıştı!
Çiftçi karısını hemen hastaneye götürdü. Karısı eve ateşli ve hasta olarak döndü!
Eee ateşli insana ne verilir?
Sıcacık bir tavuk çorbası! Tavuk hemen kesilmiş ve acilen pişirilmiş!
Ama kadın hala iyileşmiyormuş. O ara eş dost ahbap gelince hasta ziyaretine, çiftçi de sofraya koyunu çıkarmak zorunda kalmış!
Ama çiftçinin karısı iyileşmemiş; ölmüş!
Aman ne kalabalık gelmiş cenazeye, ne kalabalık...
Bu sefer de konukları doyurmak için kesilen öküz olmuş!
Fareye de olan biteni deliğinden izlemek kalmış!
Bu hikaye ne anlatıyor?
İnsanlık büyük bir ailedir. Herkesin birbirine karşı sorumluluğu var. Birimiz için tehdit olan şey zamanla hepimiz için tehdit olabiliyor. Görmezlikten gelemeyiz. Elbirliği ile karşı koymak şart. Dünya alarm veriyor. Birlikte var olabileceğimiz bilinci gelişmesi gerekiyor. Kötülüğe, ben sessiz kakırsam ve sen sessiz kalırsan dünya kapana girebilir.
On gündür Kovit -19 illetiyle mücadele ediyoruz. Rabbimizin yardımıyla atlattık şükür. Yaşanan dramlar bu illetin üretildiğini söylüyor. Dünya bir kaç yüz milyardere kurban ediliyor. Bunlar sadece paranızı istemiyor, ruhunuzu da istiyorlar. Kendilerine bağımlı ve çaresiz kalmanızı istiyorlar.
Acilen sosyal duyarlılık ve toplumsal vicdan güç kazanmalı. “Bana dokunmayan yılan (bela) bin yaşasın” olmuyor. Yılan bir gün dokunuyor. Yılanı ilk fark eden başını ezmelidir.
Dünyayı 500 milyon nüfusun altına indirmeye zorlayanlar piyasaya daha çok kapan (bela) süreceklerdir. Bugün Kovit-19 yarın başka bir bela! 5G bunlardan biri. Kanser ve ölümcül hastalıklara neden olduğu bilinen yüksek radyasyon teknolojisi 5G’nin radyasyon miktarının şu an dünyaya yayılan toplam radyasyon miktarından 1000 kat daha fazla olduğu söyleniyor. Bu daha çok kanser ve alzaymır daha çok ölümcül hastalık demek!
Tehlike büyük!
Kısırlaştırıcı ilaçların artacağı, parfüm, sprey, kadın bezi, mama ve bebek destek gıdalarındaki kısırlaştıcı etkinin daha büyük boyuta ulaşacağı, “Ekinin ve neslin bozulacağı” (Bakara suresi, ayet 205) daha da hız kazanacağı tahmin ediliyor.
Amaç; uzun süre hasta et, süründür, ilaçtan para kazan! GDO’lu besinler ve küresel ahlaksızlık bu planın parçasıdır.
Afrika’yı nasıl açlığa ve hastalığa mahkum ettiklerini biliyoruz. Büyük tehlike artık küresel...
Buzullarda erime hızlanacak, daha çok felaket daha çok sel ve orman yangınları göreceğiz! Depremlerde Nükleer denemelerin etkisi olduğu iddia ediliyor. Daha çok denemeyle yıkıcı ve öldürücü depremler artacaktır.
Şu yutturuldu, yüksek teknoloji ile hayat kolaylaştı ve hastalıklara çare oldu. Tam tersi bir durum yaşanıyor. Teknolojiye hakim kötüler İnsanlığı sonuna yaklaştırıyor!
Sen eğilme,
“Zincirin altınsa da hatta, koparıp kır,
Susmak ne demekmiş, yere haykır göğe haykır!”
İyilik sonunda kazanacaktır.