İnsanlığa karşı küresel ekonomik darbe
Büyük ekonomik yıkıma, WEF’in ağzıyla söyleyecek olursak sıfırlama düğmesine 11 Mart 2020 tarihinde basıldı. Çünkü DSÖ o tarihte pandemi ilan etmişti.
Yazar Colin Todhunter, “IMF, Dünya Bankası ve küresel liderler,
dünya ekonomisini Covid-19 ile ilgili kısıtlamalar yoluyla
kapatmanın/kilitlemenin tüm insanlar üzerindeki etkisinin ne olacağını çok iyi
biliyorlardı” diyor.
Öyle de oldu. Sadece 2022 yılında çeyrek milyardan fazla
insan aşırı yoksulluk seviyesinin altına düştü. Ülkemizde de bu durum her geçen
gün artıyor.
11 Mart 2020 tarihini verdim ama WEF Başkanı bu tarihten tam
altı yıl önce büyük sıfırlamadan bahsediyordu.
Büyük Sıfırlama senaryosu, 2030 yılına kadar, dünya
nüfusunun büyük bir bölümü yoksullaşırken küçük elit bir zümrenin dünyanın
servetine el koyacağını öngörüyor.
Bakınız sadece kendi ülkemden örnek vereyim. Faizi
düşürseniz de arttırsanız da ekonomiyi normale çeviremiyorsunuz değil mi? Peki,
burada bir anormallik yok mu?
İçeride bunu stokçulara ve bazı marketlerin inadına bağlayan
hatta sadece bizim ülkeye has bir finansal operasyon olduğuna inanan
azımsanmayacak bir kitle var.
Kimse bunun küresel emperyalist düzenin büyük sıfırlama
kapsamında tertiplediği tarihin en büyük servet aktarımı olduğundan
bahsetmiyor.
Covid-19 tecrit politikalarının iflasa, yoksulluğa ve
işsizliğe yol açtığını kimse sorgulamıyor?
Oysa Covid-19 ve Büyük Sıfırlama küresel kapitalizmin
şeytani bir projesidir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin büyük çoğunluğu için
ciddi bir tehdit oluşturmaya hala devam ediyor.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, bu çerçevede salgının
"bir sağlık krizinden daha fazlası" olduğunu kabul etmemiş miydi?
BM ve Vatikan da bu sistemin suç ortağıdır. "Küresel
Yönetişim"i ve Büyük Sıfırlamayı destekliyorlar.
ABD emperyalizminin yeni ve yıkıcı bir aşamasına geçiyoruz.
Büyük sıfırlama, dünyanın dört bir yanındaki insanların hayatlarını eninde
sonunda mahvedecek totaliter bir ekonomik ve sosyal mühendislik projesidir.
Örneğin “Amerika’da borç miktarı o kadar aşırı ki, faiz
oranlarının tarihsel ortalamalarına dönmesi bile vergi gelirlerinin yarısından
fazlasını tüketecek bir faiz gideri ödemek anlamına gelebilir” diyor Doug Casey.
Öyle ki ABD hükümetinin kendini finanse etmek için sürekli
artan miktarlarda para basmaya devam etmekten başka seçeneği yok. Merkez
Bankaları kapana kısıldı. Ve sistemi "sıfırlamaktan" başka çareleri
kalmadı.
İşte bu sürece kasıtlı itiliyoruz, onu diyorum.
Beyaz Saray, David Rockefeller'ın "küresel
yönetişim" dediği şeyi oluşturmaya kararlı!
Eski şirketlerin iflas etmeye veya tekelleşmeye zorlanacağı
bir "Dördüncü Sanayi Devrimi" kisvesi altında, bu dönüşümü zorlamak
için Covid-19 kullanıldı.
Bunu ekonomileri "yeniden yapılandırmak" ve birçok
işin yapay zeka kontrollü makineler tarafından devralınacağı bambaşka bir
döneme hazırlık için yapıyorlar.
Dolayısıyla işsizler bir tür evrensel temel gelir alacak ve
varlıklarını devlete veya daha fazlasına vermeleri karşılığında borçları affedilecek.
WEF daha şimdiden halkın ihtiyaç duyduğu her şeyi
“kiralayacağını” söylüyor. Amaç, “sorumlu tüketim” ve “gezegeni kurtarmak(!)”
kisvesi altında mülkiyet hakkını kaldırmak.
Tabii ki, büyük sıfırlamayı başlatan küçük seçkinler de her
şeyin sahibi olacak. Ve final; “hiçbir şeye sahip olmayacaksın ve mutlu
olacaksın” İşte burada politikacıların gündemine bakıp acı acı gülümsüyorum…