Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

İnsanlığa karşı barbarlık: Halepçe Soykırımı

Halepçe soykırımı, Ortadoğu ve dünya tarihinde Irak Kurdistan Bölgesi’nin Halepçe kentinde insanlığa karşı işlenen en korkunç, kanlı ve kirli barbarlıklardan biri olarak tarihe geçmiştir. Onbinlerce insan, barbar Saddam rejiminin kimyasal silah saldırısı sonucu hayatını kaybetmiştir. Saddam rejimi, Halepçe soykırımıyla Kürt halkına karşı olan hıncını ve intikamını tatmin etmeyi amaçlamıştır. Halepçe soykırımı, İran-Irak savaşında gerçekleşen bir askeri harekat olarak değerlendirilemez. Halepçe soykırımı, Saddam rejiminin Enfal (Saddam rejimi, 29 Mart 1987-23 Nisan 1989 tarihleri arasında Irak Kürdistan Bölgesine Enfal adını verdiği Kürt halkının toptan imhasını amaçlayan bir soykırım operasyonu düzenlemiştir) ve Halepçe operasyonları şeklinde zamana yayılarak uyguladığı sistematik ve korkunç bir jenosittir. Saddam rejiminin yaptığı Enfal soykırımı sonucunda ikiyüzbinden fazla insanın hayatını kaybettiği öngörülmektedir. Norveç, İsveç ve İngiltere, Enfal operasyonunu soykırım olarak tanımaktadır.

İran’la işbirliği yaptıkları gerekçesiyle Saddam Hüseyin, Kuzey Cephesi Komutanı Ali Hasan el-Mecit el-Tikriti’ye Kürt halkına karşı kimyasal silah kullanarak soykırım yapma talimatı vermiştir. Kimyasal Ali lakabını alan Tikriti’nin emriyle Irak ordusunun savaş uçakları, Halepçe kentine kimyasal silahlarla saldırmışlardır. 8 Adet MİG-23 savaş uçağı, Halepçe kentini kimyasal silahlarla bombalamışlardır. Halepçe soykırımı, Hiroşima ve Nagazaki’den sonra yirminci yüzyılda gerçekleşen en büyük kimyasal saldırıdır. 16 Mart 1988 Tarihinde başlayan Halepçe soykırımı saatlerce devam etmiştir. 16 Mart, Ortadoğu ve dünya tarihinde Halepçe katliamı ve Kanlı Cuma olarak kaydedilmiştir. Ahmed Huseyni’nin Dar Mezarlar olarak nitelediği Halepçe’ye Nevroz, katliam ve soykırım olarak gelmiştir: “Vedalaşma Newrozudur/ Ölüm bayramıdır bu/ Ve biz… Umudu ördük içimizde.” Halepçe kentine yapılan kimyasal soykırım saldırısı sonucunda on binden fazla insan hayatını kaybetmiştir. Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre Halepçe’ye yapılan kimyasal saldırı sonucu, günümüze kadar 43 bin 753 aşkın kişi hayatını kaybetmiş, 61 binden fazla kişi ise sakat kalmıştır. 16 Mart 1988 tarihinde işlenen Halepçe soykırımına bütün dünya, istisnasız bir şekilde sessiz kalmış ve hiçbir tepki göstermemiştir.

MİG-23 Savaş uçaklarından atılan kimyasal silahlar Halepçe kentinin üzerinde bir elma kokusunun yayılmasına neden olmuştur. Kendilerini bekleyen korkunç soykırımdan habersiz olan çocuklar, elma kokusunu duymak için sokaklara çıkmışlardır. Yedi yaşındaki bir çocuk, kimyasal silahların yaydığı elma kokusunu annesine şöyle anlatmıştır: “Dayê bêhna sêva te!” (Anne elma kokusu geliyor!)” Elma kokusu yayarak Halepçe kentinin üzerine düşen kimyasal silahlar, ilk önce insanların derilerini yakmış, sonra onları nefessiiz bırakarak öldürmüştür. Kürtler, Halepçe soykırımına Kimyabarane Helepçe adını vermektedirler. Halepçe soykırımı, elma kokusuyla gelen korkunç ve kanlı bir soykırım olarak insanlık tarihine ve hafızasına kaydedilmiştir. Irak Yüksek Ceza Mahkemesi 1 Mart 2010 tarihinde soykırım eylemi olarak Halepçe katliamını tanımıştır.

Halepçe katliamını çektiği fotoğraflarla dünyaya duyuran kişi, gazeteci Ramazan Öztürk’tür. Öztürk, Halepçe’deki soykırım durumunu şöyle anlatmaktadır: “Halepçe çukur bir yerde ve etrafı dağlık olsa da geniş bir alandadır. Biz mezarlığın olduğu tepeye indik. Savaş devam ettiği için şehir içine inemedik. Akşama kadar vaktimiz vardı. İndiğimiz an itibarıyla o korkunç katliamın izlerini görmeye başladık. Hayvanlar etkilenmiş, kimi ölmüş kimi kalkamıyor, bazıları inliyor… İndiğimiz yerden şehrin içine girene kadar boş kapsüllerle karşılaştık. Kapsüllerin düştüğü yerlerde koca koca çukurlar açılmış… Kocaman bir şehirdi ve etrafta canlı olan hiçbir şey yoktu. Korkutucu bir sessizlik vardı. Kuş sesi bile yoktu. Tuhaf bir sessizlikti... Şehrin içine doğru yürümeye başladık. Sokaklara girdiğimizde sağda solda cesetleri görmeye başladık. Cesetler morarmış, kararmış çürümeye başlamıştı ve şehirde yoğun bir koku vardı. Şehri dolaştıkça katliamın boyutlarının büyüklüğünü gördük. Evlerin içlerinde, kapı diplerinde, sokak kenarlarında cesetlerle karşılaşıyorduk. Gördüğümüz bütün cesetler de çocuklara, genç kızlara, kadınlara, yaşlı insanlara aitti. Feci bir şekilde katledilmişlerdi. Boğularak, gözleri ve ciğerleri yanarak, iç organları parçalanarak katledilmişlerdi…”

Halepçe ve Enfal soykırımında Hardal, Sarin ve VX gibi ölümcül gazlar içeren kimyasal bombalar kullanılmıştır. Saddam rejiminin kimyasal silahları Batılı ülkelerden temin ettiği gerçeği unutulmamalıdır. Saddam rejimine kimyasal silahları veren ve onları kullanmasına göz yuman Batılı ülkeler, Saddam rejiminin işlediği Enfal ve Halepçe soykırım suçlarının sorumlularıdır. Batılı ülkelerin verdiği kimyasal silahları Enfal ve Halepçe soykırımında kullanan Saddam rejimi, yüzbinden fazla insanın hayatını kaybetmesi gibi ağır bir suçu insanlığa karşı işlemiştir.