Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Yahûdîlik-Masonluk münâsebeti (5)

“İnsanlar ilk devirlerinde pek âcizdi”

Masonluğun”, “Hümanist olmakla beraber Teizmle olan bağını koparmadığına” dikkati çekiyor ve “Hümanizm” hakkındaki îzâhatıyle de, ÖMBL ile aynı anlayışı (Agnostisizm, Deizm) paylaştıklarını ortaya koyuyor: “Hümanizm, Allah realitesini ne kabul, ne de reddeder; sadece bu hususta kesin bilgimiz yoktur der ve neden olarak da kanaat verici delillere sahip bulunmadığını ifade eder.

“Masonizm, insanı allahlaştırmıştır”

Veyâhûd onların da üstâdı olan, HKEMBL’ye tâbi Mîmâr Sinan Araştırma Locası Müessis Âzâsı, Felsefeci Cemil Sena Ongun’un (1894-1981), 1931’de, “Allah Fikrinin Tekâmülü” mevzûlu konferansında îlân ettiği vechiyle:

“Bugün din ve ulûhiyet fikri, kemâlini Masonizmde bulmuştur. Masonizm, […] bugünkü insanın dogmatizmden kaçan, sadece vicdan ve iz’âna müracaat eden, hayır ve faziletin tam hâkimiyeti üzerine müesses bir dindir. Masonizmin Allah’ı hürriyet, dini iyilik ve toleranstır. […] İptidaî cem’iyetler âcizdirler; kendi aczleri dolayışile etraflarındaki kuvvetleri ve hâdiseleri allahlaştırdılar. Masonizm ise, insanı allahlaştırdı.” (Cemil Sena, 1931 Senesinde Selâmet Mahfilinde Verilen Üç Konferans, İstanbul: Selâmet Mahfili Neşriyatı, Hilâl Matbaası, 1932, ss. 50-51)

1-1_5300436ed70132d29b3f94a71757cb62.jpg

1931 Senesinde Selâmet Mahfilinde Verilen Üç Konferans (İstanbul: Selâmet Ma. Neşriyatı, Hilâl Matbaası, 1932) içinde Cemil Sena’nın “Allah Fikrinin Tekâmülü” başlıklı konferansının (ss. 42-51) ilk sayfaları…

***

“Tanrılar kendi yaratmamızdır”

Kezâ, Türkiye’nin velûd ve nüfûzlu Üstâd Masonlarından Celil Layiktez [Laiktez] (1935 - 2020), “Masonik Esaslar: Başlıca Kültlerin Çıkış Noktaları” başlıklı makalesine (Mimar Sinan, 1971/11-12: 7-26), Anarşist kadın Mason Alexandra David-Néel’in (1868 - 1969) “Tanrılar kendi yaratmamız olup onlara takdîm ettiğimiz inanç ve kült sayesinde yaşarlar.” sözüyle başlıyor ve makâlesinde bu anlayışı işliyor…

Macedonia Risorta Locası’nın sâdık Müntesibi Mustafa Kemâl de aynı fikirde: Allâh, insanları yaratmadı; insanlar, Allâh’ı yarattı!

Mütehakkim Zümrenin güzîde bir mensûbu olan Celil “Laiktez”, “hemşiresi” David-Néel’le ittifâk hâlinde: “Tanrılar kendi yaratmamız olup onlara takdîm ettiğimiz inanç ve kült sayesinde yaşarlar” diyor…

Ömrünün sonuna kadar, 27 Eylûl 1907’de tekrîs olduğu Macedonia Risorta Locası’na sâdık kalan Mustafa Kemâl de aynı fikirdeydi…

(Daha evvel, “Dîn Aleyhdârı Kemalist Târih Kitabları Nasıl Yazıldı?”; Mustafa Kemâl’in Masonluğunda Merâk Edilen Mes’ele: Loca Matrikülünde Nîçin İsmi Yok?; Mustafa Kemâl’in Âilesi Dîndâr mıydı? gibi araştırmalarımızda da bahis mevzûu ettiğimiz vechiyle,) –ileri derecede bir Farmason olan- Enver Behnan Şapolyo’nun (İstanbul, 1900 – Ankara, 2.6.1972), ilk baskısı 1944’te Berkalp Kitabevi tarafından yapılan Kemâl Atatürk ve Millî Mücadele Tarihi isimli kitabının 1958’deki 3. baskısının 304-305. sayfalarında naklettiğine göre, Ankara’da 2-11 Temmuz 1932 târihlerinde akdedilen 1. Târih Kongresi esnâsında, 8 Temmuz 1932 Cuma akşamı Marmara Köşkü’nde verilen çaya o da dâvetlidir ve burada “Ebedî Şef”in büyük iltifâtına mazhar olmuştur. “Şef”inin konuşmalarını dikkatle not etmektedir… Çaydan bir sohbet ânında, “bir genç”, (“M. Kemal Paşa Hazretlerine”): “- Dinlerin cemiyet üzerinde ne tesirleri var?” şeklinde bir suâl tevcîh ediyor… Gerisini onun kaleminden tâkîb edelim:

2-2_e4d3a344ed804800060de4ecfae3380f.jpg

Kemalist “Târihçi” Enver Behnan Şapolyo’nun Kemâl Atatürk ve Millî Mücadele Tarihi isimli kitabının 1958 baskısının 304. sayfası… Mustafa Kemâl’in, Allâh akîdesinin, insanların, sığınma ihtiyâcıyle uydurdukları mevhûm bir varlık olduğu şeklindeki îzâhı, sayfanın son paragrafında başlıyor…

***

“Bu suale de hiç kızmadan, geniş bir toleransla cevap verdi:

‘- Yavrum! İnsanlar ilk devirlerinde pek âcizdi. Kendilerini koruyamıyorlar, hiçbir hâdisenin de sebebini bilmiyorlardı. Kendilerini koruyacak bir kuvvet aradılar. Nihayet insanlık, vicdanında bir kuvvet yarattı. O da işte ‘Allah’tır. Her şeyi ondan beklediler, ondan istediler. Hastalıktan, felâketten korunmayı hep Allahlarından istediler. Fakat modern çağlarda insan, her şeyi Allahtan beklemedi. Ancak cemiyetten bekledi. Her şeyin koruyucusu, insan cemiyetidir. Bizi koruyan, müreffeh surette yaşatan, cemiyettir. Bu sebeple cemiyete ehemmiyet vermek, onu kuvvetlendirmek ve yaşatmak lâzımdır. Artık bunun [bugün] için her türlü tekâmül, huzur ve emniyet membaı, cemiyettir.’

dediler. Bu fikir spiritüalist-mâneviyatçı ve Dürkhaym içtimaiyatının fikirleriydi.”

“Bu fikir, hem spiritüalist-mâneviyatçı, hem de Dürkâymcı [yâni Durkheim’ın materyalist felsefesine muvâfık]” imiş! Bu têvîle kargalar bile güler! (Mustafa Kemâl’in Hastalığı, Ölümü, Cenâzesi, Yeni Söz, 23.1.2019/126)

3-1_5c7b26da625b3250dd5046af921805f0.jpg

Mâbûdunun Türklere uydurma bir târih yakıştırması gibi Masonluğa uydurma bir târih yakıştırıp onu Türklere sevdirmiye çalışan Kemâlperest “Târihçi” Enver Behnan Şapolyo’nun Doğuş Locası için hazırladığı Tarih Boyunca Türk Tefekkürü; Şâmanizm Tefekkürü isimli kitabından (Ankara: Eroğlu Matbaası, 1965) –Masonluğun medhiyesini yaptığı- bir sayfa (s. 81): “Masonluk ne din, ne mezhep, ne iktisadî menfaatler birliği ve ne de siyonistlerin emellerine hizmet eden bir cemiyet, ne de hıristıyanlığa dayanan bir teşekküldür. Masonluk sadece aydın kişilerin toplandığı, ahlâka dayanan, insanî düşüncelere malik bir tefekkür mabedidir. İlh…”

***

“Masonluk Hümanisttir”; öyleyse Hümanizm nedir?

İMBL’nin dümen suyundaki HKEMBL’nin 1965 senesi Üstâd-ı Âzamı Jeoloji Dr. Enver Necdet Egeran (1907-2005; Süleyman Demirel için Mason olmadığına dâir bir sahte vesîka tanzîm ederek Adalet Partisi’nin başına geçmesine yardımcı olan Egeran), “akılcı, ilerici ve Batı Medeniyetçisi bir hür demokrasi müessesesi olan Masonluğun”, “Hümanist olmakla beraber Teizmle olan bağını koparmadığına” dikkati çekiyor ve “Hümanizm” hakkındaki îzâhatıyle de, ÖMBL ile aynı anlayışı (Agnostisizm, Deizm) paylaştıklarını ortaya koyuyor: “Hümanizm, Allah realitesini ne kabul, ne de reddeder; sadece bu hususta kesin bilgimiz yoktur der ve neden olarak da kanaat verici delillere sahip bulunmadığını ifade eder. Aynı vechiyle ruhun ölmezliği ve iradenin hürriyeti hakkında da Hümanizm, insanın mutlak olarak hiçbir şeyi kabul etmeyeceği, bu hususların doğru olabileceği gibi yanlış da olabileceği, zira her iki şık için de yeterli delil bulunmadığı kanısındadır.” (Önceki Büyük Üstad Dr. Enver Necdet Egeran, Gerçek Yüzüyle Masonluk, Ankara: Başnur Matb., 1972, 16x24 cm, 187 s.; ss. 182, 187, 108)