İNSANIN CANINA KIYMAK HARAMDIR
İslam, insan hayatını aziz kılmıştır. Bu sebeple onun hayatını, ana karnında canlanmasından itibaren ölümüne kadar koruma altına almıştır. Kurallar, emirler açık ve nettir. Bir insanın diğer bir insanı öldürmesi haramdır, kesinlikle yasaktır. Ayeti kerimeler bu hususu şöyle beyan ediyorlar
“Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı bir cana haklı bir
sebep olmadıkça sakın kıymayın.” (bk.17/33)
“Kim, bir insanın canına kıymayan veya yeryüzünde
bozgunculuk çıkarmayan bir insanı öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir…”
(bk. 5/32)
“Kim bir mümini kasten öldürürse onun cezası cehennemdir.
Orada ebedi olarak kalacaktır. Allah ona gazap ve lanet etmiş ve onun için
büyük bir azap hazırlamıştır.” (4/93)
Peygamber efendimiz de buyuruyor ki “Allah Teâlâ’nın
katında, dünyanın yok olması, bir Müslümanın öldürülmesinden daha ehvendir (daha
hafiftir)” (Tirmizi k.ed-diyat.b7.hn1395)
Canı veren, insanı yaratan Allah Teâlâ yarattığı kişiyi, bir
başka kulun öldürmesini yasaklıyor. Hayatın ve ecelin kendi takdirinde olduğunu
beyan ederek buyuruyor ki;
“Allah, yarattıklarının ecellerini bir vadeye kadar erteler.
Ecelleri geldiğinde ise insanlar onu ne bir an erteleyebilirler ne de bir an
öne alabilirler.” (bk 16/61)
O halde hiçbir kimse bir başkasının hayatına son vermeyi
asla aklından bile geçirmesin. Allah’ın yüce takdirine boyun eğsin. Ayet-i
kerimenin (haklı bir sebep olmadıkça sakın cana kıymayın) ifadesini iyi anlamak
lazım. Yani bir kişi “işte bu benim için haklı bir sebeptir.” Diyerek bir
kimseyi öldüremez, yaralayamaz, herhangi bir zarar veremez. Çünkü İslam hukuku
böyle bir kararı kişilerin sübjektif takdirine bırakmıyor. Bu sebeple bir temel
kural daha koyuyor ve “ihkak-ı hakkı” yani kişinin, hakkını bizzat almasını
yasaklıyor. Meseleyi hukukun kontrolüne alıyor ve belli usuller kullanarak,
tespitler, yargılamalar yapıp haklıyı haksızı ayırıyor. Suçu sabit olanlara
cezasını veriyor. Mağdurların, mazlumların haklarını alıyor. Kamu düzenini
koruyor had cezalarını, tazir cezalarını vb. veriyor ve düzeni koruyor. Ve
hiçbir istisnaya kayırmaya, ayrımcılığa yer vermiyor. Öldüren veya öldürülen
kim olursa olsun erkek olsun kadın olsun büyük olsun küçük olsun zengin olsun
fakir olsun durum değişmiyor. Suç işleyen cezasını görüyor. Ayeti kerimede
buyuruluyor ki;
“Bir kötülüğün (bir haksız fiilin) cezası aynen ona denk bir
cezadır…” (bk. 42/40)
Peygamber efendimiz de buyuruyor ki;
“Müminin kanı eşittir.” (Ebu Davud k. El cihad b.147
hn.2751)
Peygamber efendimizin, şeriatın hükümlerini hayatında iken
bizzat uygulamalarında, kendisinden sonra da zaman zaman adil Halifelerin
uygulamalarında görüldüğü gibi yargılama ve cezalandırmalarda eşitlik
ilkelerine uyulmuş ve kanun önünde ayrımcılık asla söz konusu olmamıştır.
Şimdi keyiflerine göre adam öldürenler, ses getirsin, acı
versin diye topyekûn imha hareketine girişip masum insanların hayatlarına son
veren caniler, teröristler, anarşistler ve yargılamayı adil yapmayanlar, zalime
pirim verip mazlumu ağlatanlar medeniyetin, hukukun, insanlığın neresindedirler?
geldiğimiz noktada modern çağın vahşetini ve utancın hangi rengini temsil
ediyorlar? Cevabı tüm insanlık düşünmeli ve İslam’a ne kadar muhtaç olduğunun
idrakine ermelidir.
İslam insan hayatını aziz bilip onun korunmasını esas
alırken bunun için en mükemmel hukuk kurallarını koyuyor ve uygulamamızı
istiyor. Kişisel hakları ihlal edilenlerin haklarını nasıl koruyup ve toplumu
nasıl huzura kavuşturuyor bunun için çok önemli bir hüküm olan KISASI devreye
alıyor ve uygulanmasını emrediyor. Kısasın ne olduğu görüldüğünde mesele daha
iyi anlaşılacaktır. Gelecek yazımızda hayatları koruyan kısası bahse konu
edeceğiz inşallah.