İnsani olana dair ex olmayan ne kaldı…
‘‘Yolumuz birbirimizi anlamaktan geçmiyorsa, hiçbir yere varmayacağız demektir.’’ Birbirini anlamak isteyen kim. Böyle bir dert mi var âdemoğlunun. Herkesin sadece anlaşılmak istediği bir çağdayız. Kimsenin kimseyi dinlemediği, dolayısıyla kimsenin kimseyi anlamak gibi bir derdinin olmadığı o megaloman çağdayız. Çağa yükleyeceğim her menfi sıfatı siz insanın üstüne alabilirsiniz. Çağ narsist, çağ paranoyak, çağ sosyopat, çağ çığlık çığlığa çaresiz…
İnsanın insana bu biçim yabancı olduğu bir başka dem olmuş mudur merak ediyorum. Sosyalleşme adı altında insanı insana yabancı kılan, aslında insanı insana düşman kılan bu çağın hastalıklarını neyle izah edebileceğiz...
Yaşıyoruz ancak; bu yaşanmamışlık hissi de ne. Çağ çarmıha gerilmiş gibi. Kalubeladan günümüze değin bütün vebali yirmi birinci asır ödüyor gibi bir hâlin ıstırabındayız. Önceki asırlarda da benzer hastalıklar muhakkak yaşanmıştır; ancak ne ara böyle kangrene dönüştü bu çağın çektiği, budur asıl mesele ve ilaç dolu eczanelerde şifa şerbetinin olmamasıdır garip olan…
Herkeste mutluluk pozları, herkes bir çeşit saadet uzmanı tamam da bu kadar ruh hastası kimin, neyin eseri. Anlamak bir dert, anlatamamak ayrı dert. Sıla acıysa, vuslatı bu biçim acıya dönüştüren akıl kimin cehaleti. Uzaktayken romanlar yazarsın hasretinden, yanında yanı başında olan sevdiklerine bir güzel söz esirgeyen insan kimin türevi…
Hiç düşünmüyor, düşünemiyoruz. Bu felaketler neyin akıbeti. Sorgu sual yok. Muhasebe yok. Nefsine köle olanların nefsini hizaya çekmek gibi bir derdi nasıl olur ki…
Ben şuna inanıyorum: Bir şey yapmayan, yapmadığından değil, eline o imkân henüz geçmediğindendir. O yüzden artık inandırıcı olamıyor, değerlerimizi değerli tutamıyoruz. Firavunların bu kadar çok sayıda bu çağa sığdığını bu çağ nasıl izah edecek, bu çağ nasıl izah edilecek. Menfaati için baba katiliyle aynı safı sıkı sıkı paylaşanların ruhlarının madde tarafından bu biçim tecavüze uğradığını hangi kolluk kuvveti zapt edecek. Anlamak güç, anlatmak ondan da beter.
Hayret ediyorum ve şaşkınım, insanın artık hiçbir şeye şaşırmamasına, dün dünyanın sonu olarak gördüğümüz bir sözün ya da fiilin şöyle üç beş yılda bize kültür sayan bu çağın insanına hayretle şapka çıkartıyorum.
Bu çağın mana üniversitelerine ihtiyacı var. İlmini ‘güzel ahlaktan’ almayan hiçbir muallimi müderristen saymamalı ve onları bu medreselere sokmamalı. İnsanlığı kaybediyoruz gitgide, insani olana dair ex olmayan ne kaldı diye diye enstitülerde okumalar, sorgulamalar yapmalı. Bir an evvel ruhumuzu keşfetmeli ve fethetmeliyiz, akıl denen melekenin gönül denen anahtarıyla…