İnsani değişim: Bireysel ve toplumsal değişimi anlamak
Bireysel ve toplumsal değişim, ani veya tedrici olarak insan hayatının bütün alanlarında, ekonomik, sosyal,
kültürel, dini, hukuki, güvenlik,
eğitim kurumlarında meydana gelen bütün
değişmeleri kapsamaktadır. Bireyler,
kendi sosyal ve psikolojik süreçlerine
göre değişimleri algılamakta,
açıklamakta ve onların etkileriyle başa çıkmaya
çalışmaktadırlar. Toplumsal değişim ve bireysel gelişim birbirinden ayrı düşünülemez. İnsani değişim,
sosyal, ekonomik, siyasal, kültürel, tarihsel, zamansal kontekslerde meydana
gelmektedir. Bireyin benliği, farklı
kontekslerde meydana gelen değişimler ışığında değişmekte, şekillenmekte veya körelmektedir.
Bütün bireyler, değişimi aynı şekilde ve
içerikte yaşamamakta, anlamamakta ve açıklamamaktadırlar. Her birey, değişimi,
kendi bireysel özgünlüğüne uygun olarak yaşamaktadır. Değişim, kişisel tat meselesidir. Her bireyin değişimi farklı
anlaması, algılaması ve açıklaması, değişimin
çoğulcu bir biçim ve muhtevaya sahip olmasını sağlamaktadır. Değişim
yoktur, değişimler vardır. Bireyin sosyal, bilişsel ve psikolojik süreçlerinde
yeni amaçlar belirleme, kararlar alma ve davranışta bulunma konularında zaman ve mekanla sınırlı kontekslerde sürekli değişmeler ve gelişmeler
olmaktadır.
Değişimin ana dinamiği,
bireydir.Bireyin üstünde ve ötesinde insani gelişimin ve değişimin bir kaynağı ve gücü yoktur.Birey ve toplum,
karşılıklı olarak birbirini etkilemekte, değişimin tamamı veya bazı
özellikleri, kişileri daha fazla etkileyebilmekte, değişimler sonucunda kişiler
bazı şeyleri kazanım olarak görebilmekte, kayıb olarak gördüğü şeylerden de yoksun kalabilmektedir.
Hiçbir insan ve toplum aynı kalmamaktadır. İnsan ve toplum, sürekli değişmektedir.
İnsanda, toplumda ve doğada değişim olmaktadır. Değişimin sürekli olması,
insanların ve toplumların sürekli olarak
kendi hikayelerini ve tarihlerini oluşturmalarına imkan
sağlamaktadır.Değişim, sonu olmayan bir
hikayedir, süreçtir ve tecrübedir. Değişim, yolun hiç bitmemesidir. Değişim,
sürekli olarak yolda olmaktır.
Değişim, insan ilişkilerinde ve
etkileşimlerinde formda ve muhtevada
gelen yenilenmeler sonucu bütün sosyal,
siyasal, ekonomik, dini, kültürel kurumların
transformasyona uğramasıdır. Değişim,
sadece formda olan değişim değildir. Değişimin sahici anlamda gerçekleşmesi için formu
aşması gerekmektedir. Salt formla sınırlı ve formu aşmayan değişmeler, sahici anlamda değişim ve gelişim olarak nitelenmeyi hak
etmemektedir.
Bütün değişimlerin arkasındaki aktör, insandır. İnsan, zaman ve mekan
sınırları içinde sosyal, siyasal, kültürel, dini, sanatsal, bilimsel, eğitsel,
entelektüel davranışlarda bulunmakta, kurumlar oluşturmakta, kaynaklar meydana
getirebilmekte ve kalıplar dizayn
edebilmektedir. Zaman ve mekan
ötesi, bütün zamanları ve
mekanları aşan, bütün çağlarda ve
zamanlarda geçerli, değişmeyecek olarak
nitelenebilecek hiçbir insani kalıb,
kaynak ve kurum yoktur. Bütün insani
ilişkiler, etkileşimler, kurumlar, kalıblar ve kaynaklar değişmektedir. Değerli, gerekli, gerçekçi olan
değişkenliktir. Değişmez olduğu sanılarak
katılaştırmanın ve doğmalaştırmanın hiçbir anlamı, işlevi, değeri ve verimliliği
yoktur.Yeryüzünde bütün kaynaklar, kurumlar,
ve kalıblar insan yapımıdır.
İnsan yapımı olan her şey, yapaydır. Değişim, her şeyiyle insan yapımıdır ve
yapaydır. Kaynakların, kalıbların, kuralların ve kurumların, insan üstü ve
ötesi olduğunu vehmederek değişmez
olduklarını vehmetmek, derin bir yanılgı, yanılsama ve yalandır.İnsanı
ve insani değişimi açıklayan insanüstü ve ötesi hiçbir güç yoktur. İnsanı ve
insani değişimi, sadece insan algılayabilir, anlayabilir, açıklayabilir ve
yaşayabilir. Değişimin, insan ötesi ve üstü bir aktörü yoktur. İnsani bir durum
olan değişime, insan üstü bir yaklaşımla bakmak, değişimin ve insanın inkar
edilmesidir.Değişim, insanla başlamakta, ilerlemekte ve devam etmektedir. Bazı
kalıpların, kuralların, kaynakların, kurumların ve kişilerin insan üstü ve
ötesi olduğunu sanmak, onların katılaştırılmasıdır, kapalı hale
getirilmesidir ve kısırlaştırılmasıdır.Yüceltmek, katılaştırmaktır. Yapay olan
hiçbir kaynağın, kurumun, kişinin ve
kuralın yüceltilmesi, gerçekçi ve gerekli değildir. Yüceltmek yerine her
şeyin yapay olduğu gerçeğinin farkında
olarak her şeyi sürekli olarak yeniden
yapmak için değişim ve gelişim
tecrübesinin içinde aktif olarak katılmaya ihtiyaç vardır.
Değişimin sürekli olması, bireyin değişim karşısında
zayıf olduğu anlamına gelmemektedir. Nasıl bir
dünyada nasıl bir hayatı yaşamak istediğine göre birey,
değişimin yönünü arzu ettiği dünya ve hayat tasavvuruna doğru yöneltmek
için yaratıcılık ve ilişki kurma
kapasitesini geliştirebilir ve kullanabilir.Değişim, bir aktivizmdir. Değişim için, bireylerin birlikteliğine ve dayanışmasına ihtiyaç vardır. Kurumlar, tek
başlarına hiçbir anlam ifade etmemektedirler. Kurumları değişimin dinamiği
haline getiren güç, yaratıcılık ve
ilişkisellik kapasiteleri gelişmiş
bireylerin birlikteliği ve dayanışmasıdır.Değişim için gerekli olan üç şey,
bilgi, farkındalık ve aksiyondur.