Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Aralık 2024

​İnsani değişim: Bireysel ve toplumsal değişimi anlamak

Bireysel ve toplumsal değişim, ani veya tedrici olarak insan hayatının bütün alanlarında, ekonomik, sosyal, kültürel, dini, hukuki, güvenlik, eğitim kurumlarında meydana gelen bütün değişmeleri kapsamaktadır. Bireyler, kendi sosyal ve psikolojik süreçlerine göre değişimleri algılamakta, açıklamakta ve onların etkileriyle başa çıkmaya çalışmaktadırlar. Toplumsal değişim ve bireysel gelişim birbirinden ayrı düşünülemez. İnsani değişim, sosyal, ekonomik, siyasal, kültürel, tarihsel, zamansal kontekslerde meydana gelmektedir. Bireyin benliği, farklı kontekslerde meydana gelen değişimler ışığında değişmekte, şekillenmekte veya körelmektedir. Bütün bireyler, değişimi aynı şekilde ve içerikte yaşamamakta, anlamamakta ve açıklamamaktadırlar. Her birey, değişimi, kendi bireysel özgünlüğüne uygun olarak yaşamaktadır. Değişim, kişisel tat meselesidir. Her bireyin değişimi farklı anlaması, algılaması ve açıklaması, değişimin çoğulcu bir biçim ve muhtevaya sahip olmasını sağlamaktadır. Değişim yoktur, değişimler vardır. Bireyin sosyal, bilişsel ve psikolojik süreçlerinde yeni amaçlar belirleme, kararlar alma ve davranışta bulunma konularında zaman ve mekanla sınırlı kontekslerde sürekli değişmeler ve gelişmeler olmaktadır.

Değişimin ana dinamiği, bireydir.Bireyin üstünde ve ötesinde insani gelişimin ve değişimin bir kaynağı ve gücü yoktur.Birey ve toplum, karşılıklı olarak birbirini etkilemekte, değişimin tamamı veya bazı özellikleri, kişileri daha fazla etkileyebilmekte, değişimler sonucunda kişiler bazı şeyleri kazanım olarak görebilmekte, kayıb olarak gördüğü şeylerden de yoksun kalabilmektedir. Hiçbir insan ve toplum aynı kalmamaktadır. İnsan ve toplum, sürekli değişmektedir. İnsanda, toplumda ve doğada değişim olmaktadır. Değişimin sürekli olması, insanların ve toplumların sürekli olarak kendi hikayelerini ve tarihlerini oluşturmalarına imkan sağlamaktadır.Değişim, sonu olmayan bir hikayedir, süreçtir ve tecrübedir. Değişim, yolun hiç bitmemesidir. Değişim, sürekli olarak yolda olmaktır.

Değişim, insan ilişkilerinde ve etkileşimlerinde formda ve muhtevada gelen yenilenmeler sonucu bütün sosyal, siyasal, ekonomik, dini, kültürel kurumların transformasyona uğramasıdır. Değişim, sadece formda olan değişim değildir. Değişimin sahici anlamda gerçekleşmesi için formu aşması gerekmektedir. Salt formla sınırlı ve formu aşmayan değişmeler, sahici anlamda değişim ve gelişim olarak nitelenmeyi hak etmemektedir.

Bütün değişimlerin arkasındaki aktör, insandır. İnsan, zaman ve mekan sınırları içinde sosyal, siyasal, kültürel, dini, sanatsal, bilimsel, eğitsel, entelektüel davranışlarda bulunmakta, kurumlar oluşturmakta, kaynaklar meydana getirebilmekte ve kalıplar dizayn edebilmektedir. Zaman ve mekan ötesi, bütün zamanları ve mekanları aşan, bütün çağlarda ve zamanlarda geçerli, değişmeyecek olarak nitelenebilecek hiçbir insani kalıb, kaynak ve kurum yoktur. Bütün insani ilişkiler, etkileşimler, kurumlar, kalıblar ve kaynaklar değişmektedir. Değerli, gerekli, gerçekçi olan değişkenliktir. Değişmez olduğu sanılarak katılaştırmanın ve doğmalaştırmanın hiçbir anlamı, işlevi, değeri ve verimliliği yoktur.Yeryüzünde bütün kaynaklar, kurumlar, ve kalıblar insan yapımıdır. İnsan yapımı olan her şey, yapaydır. Değişim, her şeyiyle insan yapımıdır ve yapaydır. Kaynakların, kalıbların, kuralların ve kurumların, insan üstü ve ötesi olduğunu vehmederek değişmez olduklarını vehmetmek, derin bir yanılgı, yanılsama ve yalandır.İnsanı ve insani değişimi açıklayan insanüstü ve ötesi hiçbir güç yoktur. İnsanı ve insani değişimi, sadece insan algılayabilir, anlayabilir, açıklayabilir ve yaşayabilir. Değişimin, insan ötesi ve üstü bir aktörü yoktur. İnsani bir durum olan değişime, insan üstü bir yaklaşımla bakmak, değişimin ve insanın inkar edilmesidir.Değişim, insanla başlamakta, ilerlemekte ve devam etmektedir. Bazı kalıpların, kuralların, kaynakların, kurumların ve kişilerin insan üstü ve ötesi olduğunu sanmak, onların katılaştırılmasıdır, kapalı hale getirilmesidir ve kısırlaştırılmasıdır.Yüceltmek, katılaştırmaktır. Yapay olan hiçbir kaynağın, kurumun, kişinin ve kuralın yüceltilmesi, gerçekçi ve gerekli değildir. Yüceltmek yerine her şeyin yapay olduğu gerçeğinin farkında olarak her şeyi sürekli olarak yeniden yapmak için değişim ve gelişim tecrübesinin içinde aktif olarak katılmaya ihtiyaç vardır.

Değişimin sürekli olması, bireyin değişim karşısında zayıf olduğu anlamına gelmemektedir. Nasıl bir dünyada nasıl bir hayatı yaşamak istediğine göre birey, değişimin yönünü arzu ettiği dünya ve hayat tasavvuruna doğru yöneltmek için yaratıcılık ve ilişki kurma kapasitesini geliştirebilir ve kullanabilir.Değişim, bir aktivizmdir. Değişim için, bireylerin birlikteliğine ve dayanışmasına ihtiyaç vardır. Kurumlar, tek başlarına hiçbir anlam ifade etmemektedirler. Kurumları değişimin dinamiği haline getiren güç, yaratıcılık ve ilişkisellik kapasiteleri gelişmiş bireylerin birlikteliği ve dayanışmasıdır.Değişim için gerekli olan üç şey, bilgi, farkındalık ve aksiyondur.