İnsanı Cehenneme Götüren Dört Şey!..
Allahü Teâlâ, cennete götüren
iyiliği de cehenneme götüren kötülüğü de açıkça bildirmiştir. Buna göre insan,
dünyada yaptığı tercihlerle ve gösterdiği tavırlarla, geleceğini ve ebedî
hayatını belirler. Bu durumda yaşadığımız hayatın her saniyesi; bizi ya cennete
ya da cehenneme yaklaştırmaktadır. Öyle ise, her an denenmekte olduğumuzu, bu
denenmenin sonucunun ebedî hayatımızı belirleyeceğini ve bu sonucun çok yakın
olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamamız gerekir.
Evet biz Müslümanız
elhamdü lillâh. Fakat cehennem de sadece kâfirler için yaratılmış değildir.
Çünkü -geçici de olsa- Müslümanlardan da çok kişi cehenneme girecektir. Kaldı
ki, Müslüman olarak ölmek meçhuldür ve tamamen nasip işidir. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki: “Sizden bir kimse, cennet ehlinin amellerini öyle
işler ki, kendisi ile cennet arasında sadece bir arşın mesafe kalır; derken
kitabın hükmü tecelli eder ve o kimse bu sefer cehennem ehlinin amellerini
işlemeye başlar ve cehenneme girer.” (Buhari 3208)
Cennetlik olmak çok
zordur ve bedel ister. Fakat -maazallah- cehennemlik olmak çok kolaydır ve
hiçbir bedeli yoktur. Bir de cehennemlik olmamız için; nefis, şeytan, kötü
arkadaş ve dünya dörtlüsü el ele vermiştir. Şöyle ki:
1) Nefis, fıtrî olarak kötülük taraftarıdır ve iyilikten nefret
eder. Yani nefis; cehenneme götüren şeylerden hoşlanır ve cennete götüren
şeylerden nefret eder. Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki: “Muhakkak ki nefis,
şiddetle kötülüğü emreder!..” (Yusuf 53), “Nefsini maddî ve manevî
kirlerden arındıran, kurtulmuştur. Onu günahlarla örten ise hüsrana
uğramıştır.” (Şems 9-10) Hadis-i şeriflerde de şöyle buyurulmaktadır: “En
büyük düşmanın, iki yanın arasındaki nefsindir.” (Taberanî),
“Cehennem şehvetlerle perdelenmiş; cennet de
sıkıntılı şeylerle perdelenmiştir!..” (Buhari 6487)
2) Şeytan, Müslümana şiddetle düşmandır ve ölünceye kadar onun
peşini bırakmaz; hatta küfre girmesi için de elinden geleni yapar. Özellikle de
ölüm sekeratında yani can verme sarhoşluğunda, kişinin kâfir olması için envai
çeşit hileler yapar. Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki: “Ey âdemoğulları! Ben
size; şeytana kulluk etmeyin, o sizin için apaçık bir düşmandır, demedim mi?”
(Yasin 60), “Şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman kabul
edin. O kendi taraftarlarını, cehennemlik olmaya dâvet eder.” (Fatır 6) Şeytanın
söyledikleri ise, câhil nefsin çok hoşuna gider.
3) Çevre -özellikle
de kötü arkadaş- farklı değil. O da insanın günaha girmesi için çok çaba
sarfeder. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Kişi, dostunun
dini üzeredir. Siz, kiminle dostluk yaptığınıza bakın!” (Ebu davud 4833)
“Kişi sevdiği ile
beraberdir.” (Buhari 6169)
“Kötü arkadaş,
demirci körüğü gibidir. Üflenince, ateş kıvılcımları seni yakmasa da, kokusu
seni rahatsız eder.” (Müslim) Aynen şeytan gibi, kötü arkadaşın
teklifleri de nefsin hoşuna gider.
4) Dünyanın kendisi dahi insanın kötü yollara düşmesine sebep
olabilir. Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki: “Ey insanlar; Allah’ın vaadi
muhakkak haktır, dünya hayatı sizi aldatmasın.” (Fâtır 5), “Muhakkak ki
dünya hayatı, ancak bir oyun ve eğlencedir.” (Muhammed 36), “Bu dünya
hayatı; yalnızca bir oyun ve oyalanmadır. Asıl hayat, âhiret yurdundaki
hayattır. Keşke bilseler.” (Ankebut 64) Hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır:
“Dünya tatlı, göz kamaştırıcı ve çekicidir. Allah
onu sizin kullanmanıza verecek ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyaya
aldanmaktan sakının.” (Müslim 2742) Haram olan dünyalıklar da câhil
nefsin çok hoşuna gider…
Dünya hayatı muvakkat olduğu için; iyi de olsa kötü de olsa geçer. Fakat buna karşın âhiret hayatı ebedi olup geçmez. Çünkü cennet de cehennem de ebedîdir. Akıllı bir insan, -faraza- ebedî olarak cehennemlik olacağına ikna edilse, delirir ve aklını kaçırır. Gelecekle yani ebedî olan âhiret hayatı ile ilgili bu kadar büyük risk ve tehlike varken, insanın bu konuya kafa yormaması ve tedbir almaması, akıl kârı değildir…