İnsanı Ararken…
1991, Akademisyenliğim ilk
yılları…
Zaman zaman hafta sonları
uğradığım kitapevinde yeni gelen kitaplar arasında birisi ilgimi çekti: İnsan
İnsana. Kitap almadan varsa mutlaka içindekiler ve yazarın özgeçmişine oldu bitti
bakarım. Bu incelemeden geçmeyen (özellikle son zamanlarda kati bir kural oldu
bende) kitabı satın almam. Taa o gün “İnsan İnsana” ilk elemeden geçmişti.
Yazarı Doğan Cüceloğlu’ydu. Kitap çok ilgimi çekmişti kısa sürede okumayı
bitirdim. Yazarın o yıllarda çıkan (1991) “İnsan ve Davranışı” kitabını da
temin ederek altını çize çize okumuştum. Elbette diğer kitaplarını da okudum.
Yeni bilgiler
Doğan Hocanın özgeçmişinde
şunlar yazmakta: “İnsan İnsana benim ilk kitabım. İnsan ilişkilerinin trenin
rayında gittiği gibi düz bir yolda gitmediğini kendi evliliğimde yaşadım. İnsan
ilişkileriyle ilgili çocukluğumda gördüğüm ve öğrendiğimin ötesinde yeni
bilgilere ve tutumlara gereksinmem olduğunu anladım. Araştırdım,
okudum, düşündüm ve uyguladım. Kitabın alt başlığı şöyle: ‘İnsan İlişkilerinin
Getirdikleri ve Götürdükleri Üzerine’”
Hocanın öz geçmişinde yukarda yazdığım “İnsan
ilişkileriyle ilgili çocukluğumda gördüğüm ve öğrendiğimin ötesinde yeni
bilgilere ve tutumlara gereksinmem olduğunu anladım.” cümlesini anlamak için
yine özgeçmişindeki şu ifadeleri de dikkatli okumak lazım:
“İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü'ne
yazıldım ve oradan mezun olduktan sonra ABD'de Illinois Üniversitesi'nde
doktoramı yaptım. Uzmanlık alanım iletişim psikolojisidir.
Amerika'da doktora öğrencisiyken, benim gibi doktora
öğrencisi olan Kaliforniya'da doğmuş büyümüş Emily ile tanıştım ve evlendim. On
bir yıl süren evliliğimizde üç çocuğumuz oldu: Ayşen, Elif ve Timur.
Evlendiğimde ne kendimi tanıyormuşum, ne de
evliliğin ne olduğunu. Silifke'de büyürken çevremde gördüğüm evlilik, koca,
baba modelleriyle Kaliforniya'da büyümüş feminist bir Amerikalı kıza kocalık
yapmaya çalıştım. Sonuç: hem ben çok ıstırap çektim hem de Emily'e
acı çektirdim. Benim şimdi yüreğimi en çok yakan çocuklarıma verdiğim
acılar. Onlardan dört yıl ayrı yaşadım.
Yaşadığım acılar her şeyi bilmediğimi, öğrenmem gereken çok şey olduğunu gösterdi ve yalnız bilgi yönünden değil, insan olarak gelişmem gerektiğine ikna oldum”. (bk. https://dogancuceloglu.net/yasam-yolculugu/)
Istırap çekmek ve çektirmek
Yalnız
bilgi, para, makam vs mülkiyetler yönünden değil, insan olarak gelişmek. İnsanı
aramak. Doğa Hocanın yaşamımın anlatıldığı, C. Dila tarafından yazılmış bir
kitabın adı: İnsanı Ararken. Hoca insanı aramış.
"İnsan
ve Davranışı"nı konu alan bir bilim dalında lisans ve lisans üstü eğitim
almış bir insanın özeleştirisi hiç de önemsiz görülemez!
Bu
özeleştiride ağaç, motor vs alanlarda değil insan üzerine eğitim alsanız da
sorgulanması gereken bir sorun ile karşı karşıyayız.
Birçok
sorunun çözümünde önerilenler arasında “eğitim” mutlaka yer almaktadır.
O zaman eğitim sorunları çözen bir anahtar değil mi? Konumuz bu soruya cevap
aramak olmadığında şunu söylemek mümkün: Çok faktörlü sorunları tek bir araçla
çözmek bir düşünsel hastalıktır.
İnsanın
hakikati bulması için kendi ile yüzleşmesi gerekir. SWOT analizi yapmalı. Güçlü
ve zayıf yönler ile fırsat ve tehditleri ortaya açık şekilde ortaya koyması
gerekir. Diğer seçeneklerin ne olup olmadığını önyargısız bir yöntemle
irdelemeli.
Şu
satırları aktararak yazıyı tamamlayayım: “insanı aramak üzere yola koyulanın,
yolu üzerinde kendi kendisiyle çarpışıp da kendine rastlaması ve sonrası
sırasında duyduğu şaşkınlığın yanında hiç kalır.”
İnsanı
aramak için önce zahmetli yola koyulmak lazım. Belki de kendini bilmek lazım.
Sonsöz: İçinizdeki canavar farkına varmazsanız sizi yer.