İnsanca düşünmek, insanca yaşamak
İnsanın önündeki en büyük meydan okuma, bizzat insan olmasından kaynaklanmaktadır. İnsan olmaktan kaynaklanan bu büyük meydan okumanın esasını, insanca düşünmenin ve insanca yaşamanın nasıl gerçekleştirileceği sorusu oluşturmaktadır. İnsanca düşünme ve yaşama yerine başka yapay ve uydurma kalıblar ve çerçeveler içerisinde düşünme ve yaşamanın gerçekleştirilebileceğini sanmak, büyük bir yanılgı ve yanılsamadır. Soruyu çok net ortaya koymak lazımdır: İnsanca düşünme ve yaşama nasıl gerçekleşir?
İnsanca yaşamak için ihtiyaç duyulan en önemli şey, eleştirel düşünmedir. Eleştirel düşünme olmadan insanca yaşama mümkün değildir. Eleştirel düşünme yerine insana bazı kalıblara ve kaynaklara inanmayı, bağımlı olmayı onları değişmez referanslar olarak almayı dayatan bütün yaklaşımlar, bireye insanlıkdışı donmayı ve makinalaşmayı düşünme ve amel olarak empoze etmektedirler. Kesin inançlı nitelikte donmuş, işlevsiz, duygusuz, düşsüz ve düşüncesiz bir makinaya dönüşmek, insanca düşünme ve yaşamanın ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir. İnsanlık, yüzyıllardır düşüncesiz, düşsüz, duygusuz ve duyarsız inançların, kurumların, kaynakların ve kabullerin esaretindedir. Donmuş, ruhsuz, duygusuz ve düşüncesiz bir nesne olma tehlikesine karşı insanın eleştirel düşünme kapasitesini ve yeteneğini sürekli olarak geliştirmesi, genişletmesi, zenginleştirmesi ve çeşitlendirmesi gerekmektedir. Birçok kimliksel, kültürel, doğmatik, ve sosyal kurgular, insanın eleştirel düşünme yeteneğini körelterek onu kendilerine bağımlı kölelere dönüştürmektedirler.
İnsanca düşünmek için bireyin taptığı ve bağımlı olduğu hiçbir kurgunun veya kaynağın olmaması gerekmektedir. İnsanca düşünmek için insanın sahip olduğu tek kaynak akıl ve tecrübesidir. Bireyin kendi dışında farklı kültürel, tarihsel ve sosyal şartlar ışığında oluşturulmuş hiçbir kurgu ve kaynak, asli ve değişmez referans alınarak insanca nasıl düşünüleceğinin ve yaşanılacağının sınırları, şekli ve içeriği oluşturulamaz. Birey, aklıyla nasıl düşüneceğine ve yaşayacağına kendisi karar vermelidir. İnsanca düşünmede ve yaşamada insanın üstünde ve ötesinde konulmuş hiçbir kural ve kaynak yoktur.İnsanın ötesinde ve üstünde konumlandırılan hiçbir kaynak, insanı hakikate götüremez, yüzleştiremez ve yaklaştıramaz.
Hayatın anlamı ve amacı olarak kendi dışında ve üstünde olan bütün uyduruk otoritelere hizmet etmek, kul ve köle olmak şeklindeki doğmayı kabul eden ve inanan kişiler, insanca düşünemezler ve yaşayamazlar. İnsanın bu dünyadaki varoluş amacı, kendini gerçekleştirmek, insanlığa ve doğaya hizmettir.Kendini gerçekleştirmek için çabalayan, aklıyla, bilgisiyle, birikimiyle ve emeğiyler gayret sarf eden birey, insanlığa ve doğaya hizmet olarak nitelenebilecek katkılarda, amellerde ve davranışlarda bulunabilir.Bireyin, kendi varoluşunu gerçekleştirmek, insanlığa ve doğaya hizmet edici amellerde bulunmak dışında hiçbir güce verdiği bir söz veya yapmış olduğu bir ahit bulunmamaktadır.Sahte ve hayali sözleşmeler ve sorumluluklar kurgulanarak insan, hiçbir güce ve otoriteye köle haline getirilemez.
İnsanca düşünmek ve yaşamak için için kişinin ihtiyaçlarını akla, bilgiye, birikime ve gerçekliğe uygun bir şekilde tespit etmesi ve karşılaması gerekmektedir. İnsanın ihtiyaçlarını insanca karşılamak yerine insanın hakimiyet, servet ve şehvet hırslarını kışkırtan, insanlara süper güçlerin hazinelerini vadeden, siyaseti ve devleti tek ulvi amaç haline getiren, sahte cennetlerle insanları avutan ve gerçeklikten koparan bütün kurgular, insanca düşünmenin ve yaşamanın düşmanıdırlar.Hakimiyete, devlete, servete, siyasete ve şehvete sahip olmak gibi hırsları tatmin etmeyi vaadetmekten başka insana akıl, ahlak, bilim, felsefe, maneviyat ve sanat alanlarında hiçbir yapıcı ve yaratıcı söz söyleyemeyen ve pratikler ortaya koyamayan kurgular, bireyi insanca düşünme ve yaşamaktan alıkoymakta, insanlığı bir bütün olarak barbarlık denilen sapkınlığa yöneltmektedirler.
Geçmiş yüzyılların doğmalarını, kalıblarını, kurgularını günümüze içi boş kavramlarla taşımaya kalkışmak, felsefe ve tefekkür olmadığı gibi, insanca düşünmeye ve yaşamaya katkı da değildir.Akıl, özgürlük, çoğulculuk, birey, bilim, özgür düşünme ve seçim özgürlüğü gibi modern insanlık medeniyetinin kazanımlarını geçmiş yüzyılların doğmalarıyla karartmaya çalışmak, insanca düşünme ve yaşama değildir.Barbarlık ve bedevilik, modern insanlık medeniyetini reforme edemez. İnsanca düşünme ve yaşama için geçmişin bütün katılıklarının, kabalıklarının, kurgularının, kabullerinin geçmişte bırakılması lazımdır. Geçmişle insanın yaptığı hiçbir ahit olmadığı gibi, insanın, geçmişi günümüze taşımak gibi bir sorumluluğu da yoktur.İnsanca düşünme ve yaşama, insanlık medeniyeti ve kültürü içinde yoğrulmak, dirilmek ve canlanmak suretiyle öğrenilebilir.Geçmişin köhnemiş, küflenmiş ve yozlaşmış yalanlarından, yanılsamalarından ve yanılgılarından günümüz insanın nasıl insanca düşüneceğine ve yaşayacağına dair akla, bilgiye, bilime, felsefeye, sanata ve ahlaka dayalı modern bir felsefe oluşturulamaz.