Dolar (USD)
35.24
Euro (EUR)
36.77
Gram Altın
2961.52
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Ocak 2021

İnsan(a) harcamak

Modern zaman insanının harcamak ve tüketmek iştahının ne kadar güçlü olduğu bilinen bir gerçek… Belki bu harcamak kalemlerine bir şey daha eklememiz gerekiyor;

İnsan harcamak… Çağımızın en yaygın hastalığı, en sinsi marazı… Yaşamın tüm ünitelerinde bu acı gerçeği görmek mümkün… Siyaset, bürokrasi, akademi, entelektüel, sosyal, sivil, sanat, STK, cemaat ve cemiyet dünyasından insan biriktirmek için yola çıkanların zamanla biriktirdikleri insanları nasıl bitirdiklerine tanık oluyoruz...

Her şeyi hoyratça harcama huyu hız kesmiyor, süreç içerisinde insan harcama hastalığına dönüşüyor… Hatır, vefa, gönül, sadakat, insaniyet gibi tüm güzel erdemler literatürden düşüveriyor…

Bir dönem kader birliği yaptığını savunanların birbirinin kuyusunu nasıl kazdıklarını görmek acı verici bir durum…

Tasfiyecilik ve tahammülsüzlük toplumsal dokuyu hızla dejenere ediyor…

İntikam, ihtiras, imtiyaz, iltimas güdüsü itibarlı insanların incinmesine ve itilmesine neden oluyor…

Tek kullanımlık eşya gibi tüketilen kişilikler, ortak kaybımız değil mi?

Bir insan kolay yetişmiyor… Bu kadar kolayca üstü nasıl çizilebilir, anlamak zor?

Katma değer üretecek değerleri kenara itmekle kime hizmet etmiş oluyoruz?

Hiçbirimiz değerlerimizi hırsımıza, öfkemize ve kinimize kurban etme hakkına sahip değiliz…

Ön yargılar, yanlı yargılar ve yargısız infazlar bizi iflah etmiyor…

Acımasız eleştirimizle insanımızı eliyor ve eritiyoruz… Emeğimize bile acımıyoruz… Bu insanlar hepimizin ortak emeği değil miydi?

Bizim öğretimizde insanı eğitmek vardı, öğütmek değil… İnşa vardı, imha değil… Ötekileştirmenin bir nevi ötenazi olduğunu unutuyoruz…

Dün omuz omuza verenler bir bakıyorsunuz karşı karşıya gelmiş, biri diğerinin kalemini kırabiliyor…

Sormak isterim; birbirini yiyenler düşmanlarını nasıl yenebilirler?

Unutmamak gerekir; ayak oyunlarıyla kimse uzun süre ayakta kalamaz…

Yükselmek için etrafındakileri harcayanların elde edecekleri bir ikbal yoktur, onları bekleyen acı bir yalnızlık ve yanılmışlıktır…

Dün farklılıkları zenginlik bilenler, bugün bakıyorsunuz farklılıkları fitne malzemesi kılabiliyorlar…

Doğrusu insan kazanmaya ara verdiğimiz günden beri, mevcudu koruyamadığımız gibi insan harcama illetine düçar kaldık…

İnsan israfı maşeri vicdanı yaralıyor…

İnsan avcılığına soyunmanın, insan onuruyla bağdaşmayan bir düşüklük olduğunu belirtmemiz gerekir…

Tüm bu yaşananlar, ‘’her devrim kendi çocuklarını yer’’ sözünü doğrular nitelikte… Velev ki bu İslam devrimi de olsa… İslami yapılarda olsa…

Evet, özellikle Müslümanın Müslümanla imtihanı gerçekten zor bir sınav…

Birlikte güzel imtihanlar vermek için yola çıkanlar bugün birbirleriyle imtihan olunuyorlar…

Allah sonumuzu hayreylesin…

‘’Ağacı kesen baltanın sapı ağacın kendisinden’’ olunca işin rengi değişiyor.

Unutmayalım ki, kimse dolgu malzemesi değil, herkesin kendine has bir değeri ve özgül ağırlığı var…

O halde insanı harcayanlardan değil, insana harcayanlardan olalım…

Dokuzuncu köyden kovulsak da onuncu köyde mücadeleye devam diyelim…

Tüm olumsuzluk ve zorluklara rağmen ruhumuzu güçlü, kalbimizi ferah tutmanın vesilelerine bakalım…

Masum olmadığımız kesin, kesin olan bir şey daha var hepimiz her zeminde ve her zamanda mükellefiz…