Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Eylül 2024

İnsana gerek duyulmayan bir çağdayız

Eğitim bir sistem olarak Türkiye’nin yerli insanına değil batı aklına(pozitivizm) hizmet etmesi için kurgulanmıştır. Bu yüzdendir ki uzun yıllar bir yapı bozumuna uğratılmadan varlığını devam ettirmektedir.

Demem o ki, Türkiye’de eğitim sisteminin hedeflerinden biri de; ülke insanında medeniyet bilincinin gelişmesini engellemektir.

Bu yüzdendir ki eğitim, pozitivist düşünceden(sekülerizmden) asla taviz vermiyor. Dolayısıyla özgürlüğü, özgünlüğü, üretkenliği köreltiyor.

En önemlisi de ortak aklı baltalıyor oysa tam tersi, ortak akıl eğitim aracılığıyla tesis edilmelidir.

Bizler çağdaşlık ve ilericilik kisvesi adı altında ülke çocuklarının geçmiş tarihi kültürel değerleriyle bağ kurmasını engellerken bakın dünyada neler oluyor?

Amerika, bildiğiniz gibi İran, Venezuela, Rusya, Irak, Suriye ve daha birçok ülkeye yönelik yaptırımlar aracılığıyla ülkeleri hedefe koyuyor, darbeler yaptırıyor ve çıkardığı savaşlarda milyonlarca insanı öldürüyor ve on milyonlarca da mülteci oluşturuyor.

Ve İsrail ile birlikte sadece on ayda kırk beş bin masum insanı katletti ve bunların büyük çoğunluğu çocuk.

ABD Senatörü Lindsey Graham ise Batı'nın Ukrayna'ya daha fazla silah göndermesi gerektiğini, çünkü Ukrayna’nın trilyonlarca dolar değerindeki minerallerin üzerinde durduğunu söyledi.

Bakar mısınız adamlara!

Dünyadaki finans sistemi deseniz bir avuç bankerin elinde oyuncak oldu. Rothschildler, Rockefeller'lar, Morgan'lar, Barclay'ler, Lazard'lar, Warburg'lar ve benzerleri…

Ve bu adamlar finans dünyasına hâkim oldukları kadar ülkelerin politikalarına da yön veriyor.

George Orwell bile bu denli korkunç bir totalitarizmi hayal edememişti.

Bugün eğitim politikalarımızın içeresinde de yer alan BM Gündem 2030 dedikleri şey de özünde totaliter sosyalist bir manifestodur. BM bu iş için “Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (SDSN) Başkanlığı” bile kurmuş.

150 ülkeden 2 bin üniversiteyi içeren, küresel sürdürülebilir kalkınma hedeflerini gerçekleştireceklermiş.

Hedeflerine baktığımızda karşımızda bambaşka bir yeni dünya düzeni görüyoruz. Küresel ısınmadan tutun, karbon ayak izi, sosyal kredi, akıllı şehirler, yapay zekâ, finans, medya ve siyaset dünyasına kadar hemen her alanda insan hayatını yeni baştan tanzim edeceklerini söylüyorlar.

New York'ta, 2024 BM yıllık toplantısı 22 ve 23 Eylül'de gerçekleşti. Özel oturumunda geleceğin dünyasını açıklayacaklardı. Tamamen dijitalleşmiş bir dünya bu.

Hatta Almanya ve Namibya hükümetleri Big Tech ve Big Finance'in yardımıyla BM Genel Kurulu için küresel dijitalleşmeye ilişkin bir “paket” hazırladı.

Bu dijital köleleştirme paketi, insana artık gerek kalmadığının bir işaretidir. Dünyadaki birçok ülke de bunu zaten kabul etmiş durumdadır. Ülkemiz, yapay zeka diye diye kafayı yiyecek tipte insanlarla dolu.

Oysa dijitalleşme dedikleri şey tüm dünya insanlarına bir deli gömleği giydirmektir.

Bunu yaparlarken dünyanın hiçbir yerinde halka danışılmadı. Çünkü zaten hedeflerinde halk var, İnsan var.

Dünya çapındaki hükümetler, WEF'in Küreselleşme 4: Dördüncü Sanayi Devrimine zorlanıyor. Hoş, onlar da buna koşa koşa gidiyorlar ya.

Neticede bu kabullenişle her şeyimizi kontrolleri altına veriyoruz. Harcamalarımız, sağlık verilerimiz, beslenme alışkanlıklarımız, seyahatlerimiz, televizyon ve radyo tercihlerimiz, dostluklarımız, alışveriş ve harcama alışkanlıklarımız yani hayatımızın tüm alanını… Çünkü her şey dijitalleşiyor.

İçinde asla insan olmayacak bir çağa adım atıyoruz. Ve biz maalesef eğitimde 19.yüzyıl anlayışını sürdürmeye devam ediyoruz. O yüzden diyorum ki çocuklarımızı bu çağa kurban vermeyelim.

Eğitimle bir ortak akıl inşa edebilmeliyiz.