İnsana boyun eğdirildi\u2026
"O size yeri boyun eğer kıldı. Haydi, onun omuzlarında (dağlarında, tepelerinde) yürüyün ve Allah'ın rızkından yiyin. Dönüş ancak O'na dır."[1]
Evetu2026 Yer ve içindekiler insanın yaratıldığı günden buyana hep boyun eğer durumundadırlaru2026 İnsanoğluna hiçbir itirazda bulunmazlaru2026 Devasa dağlar bile insana boyun eğmiş durumundau2026 Ne eşilmesine müdahale eder, ne tünel kazılmasına, ne de fidan dikilmesineu2026 Tamamen insanoğlunun hizmetine boyun eğmiş durumundau2026
Dağların tepeleri ve etekleriu2026 Adeta birer su deposu olan dağlar ve ovalar aynı zamanda tam bir meyve ve sebze deposuduru2026 İstediğin tohumu ek, başka bir meyve ile karşılaşmazsınu2026 Ne tadıyla oynarlar ne de cildiyleu2026 Emrolunduğu gibi hareket ederleru2026
"O size yeri boyun eğer kıldıu2026'' İster ev yapmak için taş çıkart dağlardan ister çakılu2026 İster ekin ek dağlara, ister ölünü gömu2026 Hiçbir itirazla karşılaşmazsınu2026 Subhanallah! Bu ne güzel bir ikramu2026
"O size yeri boyun eğer kıldıu2026'' Yani; yerlerin de sahibi benimu2026 Sizler eğlence olsun diye yaratılmadınızu2026 Yerler de sizlerin hizmetinize karşılıksız sunulmadıu2026 Bu hizmetin karşılıksız olacağını zannetmeyin sakınu2026
"O size yeri boyun eğer kıldıu2026'' Yer ve içinde olanlar tamamen Allah'ın kontrolündeleru2026 Kendi iradesini Allah'a kulluktan başka bir alanda kullanamazlaru2026 Kıyamet tarihine kadar Allah'ın dilediği kadar ve Allah'ın dilediği kişilere hizmette kusur göstermeyecekleru2026
"O size yeri boyun eğer kıldıu2026'' Allah-u tealanın gücünün aklımızın kavrayamayacağı büyüklükte olduğunun da bir delili aslındau2026 Bu ne güç ya rab! Tüm dünya ve içindekiler Senin kontrolünde! Yeryüzüne; 'Boyun eğ!' dedin, onlar da hiçbir itiraz göstermeden boyun eğdileru2026
Subhanallah! Ne de unutkan varlıklarızu2026 Devasa nimetler üzerinde yürüyoruz da haberimiz yoku2026 Bardağımızdaki su ve soframızdaki meyveler dağlardan gelen rızıklar olmasına rağmen ne de unutuyoruz rızıklandığımızıu2026
Ayetimizin devamını kalp doktoru İbn-i Kayyım El Cevziyye'den okuyalım:
Haydi, onun omuzlarında (dağlarında, tepelerinde) yürüyün ve Allah'ın rızkından yiyin.
"O'nun omuzlarında" ifadesi; yollarda ve tepelerde boyun eğen olarak" diye tabir edilmiştir. Burada da geçtiği gibi yerin boyun eğmesi, ondaki vasfı ile ilgilidir. Yürüyen kimseye bakarsak, o yerin omuzlarında yürür. Omuzlar ise, en yüksek yeri ifade eder. Zaten bundan dolayı da omuzlar "dağlar" diye tefsir edilmiştir. İnsan omuzlarında olduğu gibi...
Nitekim omuz, insanın en yüksek yeri sayılır. Kimisi şöyle demiştir:
"u00c2yet-i kerimede geçen "yerin omuzlarında" sözünden maksat
Ovalarında yapılan yürüyüştür; çünkü bunun daha kolay olduğuna dikkat çekilmektedir."
Bir grup alim de:
"Bilakis "omuzlarından" maksat, yanlarıdır. Mesela insanın omuzları denilince yanı başları kastedilir." demiştir.
Açık olarak ortaya çıkan şudur ki; omuzlardan maksat, yüksek yerlerdir. Nitekim canlılar yürürken daha çok yerin yüksek yerlerinde yürürler; buna ters olan istikamette değil. Çünkü küre-i arzın tam düz çizgisi, yerin en yüksek yerleridir. Yürüyen canlılar ise, yeryüzünün tam düz çizgisinde bulunurlar.
"Yerin omuzları" olarak buyrulması ve onun özelliklerinden birisinin de boyun eğici olması, ne de güzel tabir edilmiştir.
Sonra Allahu Azze ve Celle, kendilerine yerden çıkardığı, onlara musahhar ve emirlerine amade kıldığı rızıklarını yemelerini ve kendilerine açmış olduğu yollar ve tepeler üzerinde yürümelerini emretmiştir. Kendilerine yerden rızıklar bitirdiğini haber vermiştir. Yararlanmak için meskenlerin durumundan, oralarda yaşamaktan, gezip dolaşmaktan, meskenlerde yaşayanların yiyeceği nimetlerden bahsetmektedir.
Sonra "Dönüş ancak O'nadır" ayetiyle de şunlara dikkatleri çekmektedir:
Bu meskenlerde devamlı olarak kalmayacak, buraları ebedi yurt edinemeyeceksiniz. Bilakis biz sizleri oraya bir yolcu konumunda soktuk. Sizleri oraya ebedi olarak bırakmak zaten güzel ve doğru olmaz. Sizleri ancak oraya kıyamet gününe kadar geçinmeniz için soktuk. O meskenleriniz ölümlüdür, ölümsüz daimi yerler değildir. İbret yerleri ve geçici gidiş geliş / misafir yerleridir. Vatan da değildir, daimi karar kılacağınız yerler de değildir.
Bu ayet-i kerimenin delaleti; Allahu Teala'nın rabbliğini, tek oluşunu, kudretini, hikmetini ve cömertliğini içermekte, O'nun nimetlerini ve ihsanını hatırlatmakta ve dünyaya bel bağlayıp onu daimi vatan ve yurt edinmekten sakınmayı ortaya koymaktadır. Hatta ayet-i kerime, bizlerin dünyada iken O'nun (ahiret) yurduna ve cennetine hızlıca koşmamızı da ortaya koymaktadır.
Dolayısıyla bu ayetin içeriğinde; Allah'ın var ve bir olduğunu, O'nun nimetlerini düşünmenin ve yaratana doğru yürümenin teşvik edildiğini görmekteyiz.
Yine Allah ile karşılaşılacağının, O'nun huzuruna çıkılacağının ve O'nun bu diyarı olmamış gibi dürüleceğinin, yaşayanların da öldükten sonra diriltileceğinin ve dönüşün ancak kendisine olacağının da bilgisi bulunmaktadır.[2]
,,,
Yeryüzü hala ayaklarımızın altındau2026 Daha doğrusu dünya ayaklarımızın altındau2026 Ayaklarımızın altına aldıklarımıza ne de değer verir olduk! Oysaki yeryüzü sadece bir imtihan salonuduru2026 İmtihan bitince salon darmadağın olacaku2026 Allah yeryüzüne değer verseydi 'bir kafire bir sineğin kanadı ağırlığınca su dahi içirmem' demezdiu2026
Ölen[3] her insanın etini kemiğinden ayıran yeryüzü üzerinde yaşayan bizler nasıl oldu da aldandık! Nasıl oldu da yeryüzünün yeşiline kandık! Oysaki dağlar ve ovalar bizler için sadece birer şükür bahaneleridiru2026
Ne zaman dağ görsek bu ayet aklımıza gelsinu2026 Ne zaman bu ayet aklımıza gelse hemen bir şükür secdesi yapalım. Ben, bu satırları yazarken ara verip sıcağı sıcağına şükür secdesi yapacağım, sizler de yapın inşaallahu2026
[1] Mülk-15
[2] El-fevaid. İbn-i Kayyım el-Cevziyye.
[3] Peygamberler ve Şehidler hariç.