İnsan ve Değer Hareketi
Yaklaşık 40 küsur yıllık İslami mücadele serüvenimizin yeni bir evresinde bir değerlendirmemi sizlerle paylaşma ihtiyacı duydum…
‘’İnsan
ve Değer Hareketi’’ vesilesiyle İslami hareketin
hassasiyetlerine yeniden vurgu yapmak gerektiğine inanıyorum…
Kuşkusuz iç dinamiklerini güçlü ve güzel kurmayan
hareketlerin geleceği yoktur… Bu vesile ile (H) harfi ile başlayan şu beş
kavramın altını çizmek isterim…
Hak…
Had…
Huşu…
Haya…
Haşr…
Bir… HAK: Cenab-ı
Hakkın rızasını önceleyen dava erlerinin unutmaması gereken gerçek şudur;
Hakkın hatırı yücedir… Hiçbir şeye değiştirilemez… Satılamaz… Pazarlanamaz…
Hakka ters düşmek, hakikati incitmek düşünülemez…
Hakka iman eden bir mümin, Hak ile batılı telbis ve tezvir
edemez…
Suret-i Haktan görünen batılları ifşa ve izhar etmek
durumundayız…
Sürekli şu soru ile kendimizi sorgulamalıyız; Hak yegaâne
maksadımız mı yoksa maskemiz mi?
Hakkın rızasını rant ve reytinge feda edemeyiz…
Hakkı ketmetmek, gerçekleri gizlemek öncelikle kişinin
kendine ihanet etmesidir…
Batılın ömrünü uzatan, hakkın gecikmesidir… Batılın zail
olması, hakkın aktif olmasına bağlıdır…
Örgütlü
batılın örgütsüz Hakka galip geleceğini hatırdan çıkarmamak gerekir…
Samimiyetin batılda da olsa başarıya taşıyan bir unsur olduğunu bilmek lazım…
Emin ve ehil kimliğimizle hakkı temsil ve tebliğ edebiliriz…
Hakkın savunusunu yaparken haksızlıklarımızla kendimizle nasıl çelişebiliriz?
Hakkın bizden istediği hasbiliktir, harbiliktir,
halisliktir…
Hakikat bizden bedel ister… Hak yolun cefa, çile ve
cilvesini hayatın sefasına tercih edebilmeliyiz…
İki.. HAD:
Haddimizi bilmek, hududullahı korumak zorundayız… Allah’ın ‘’dur’’ dediği yerde
durmak durumundayız… Çünkü bizim kırmızı çizgilerimiz var… Her türlü hadsizliğe
‘’hayır’’ deme sorumluluğumuz bulunuyor…
İlahi sınırları çiğnememek… Haram- helal sınırlarına riayet
etmek mecburiyetimiz var…
Çizgi-çıkar
çatışmasında tavrımız net, duruşumuz sağlam olmalıdır…
Allah’ın
hududunu korudukça Allah’ta bizi koruyacaktır…
Üç… HUŞU: Manevi
dünyamızı besleyecek ve bileyecek dinamiklere bigâne kalamayız… Huşu, haşyet,
ihlas, takva, ihsan, irfan ikliminden besleneceğiz…
Arınmış yüreklerimizle hayatın ve hareketin yükünü
taşıyabiliriz… Dingin ruhumuzla direnişi kuşanabiliriz… Zengin iş dünyamızla
zorluklara göğüs gerebiliriz… Azığımız takva olursa arzularımıza yenik
düşmeyiz… İçimiz bitikse; daralan ruhla, tükenen yürekle yürüyemeyiz…
Kasvet, gaflet, rehavet ve ataleti mutmain bir kalple
kırabiliriz…
Dört… HAYA:
Hayanın iman menşeili olduğuna inanırız… Hayasız hayatlarla bir hareketi
geleceğe taşımak mümkün değil… Bir mektep oluşturmakta zor…
İzzet ve iffet ‘’Allah’ın boyası ile boyanmanın’’
göstergesidir… Şahsiyet bununla oturur, aidiyet böylece oluşur…
Hayrımız hayamızdadır…
Hayasızlığın kanıksandığı modern zamanlarda insanlık, onurlu
ve hayalı şahitliklere muhtaç…
Hayayı kuşananlar inandırıcı olabilir ve daha hızlı
koşabilirler…
Hayasızların cüret ve cesareti karşısında
pasif kalmanın acziyetini üstümüzden atmalıyız…
Beş: HAŞR:
Ahireti merkeze almayan hiçbir hareket kurtuluşa eremez… Felah bulamaz…
Hareketin
siyasal, sosyal, askeri, sivil sonuçlarından ziyade uhrevi sonuçlarını
öncelemek ve önemsemek zorundayız…
Bizim
gelecek tasavvurumuz, ‘’yarın’’ algımız sonsuzluk inancı ile şekillenir…
Aksiyonumuz aşkınlık odaklıdır…
Tüm hesaplarımızı ‘’hesaplar üstü hesaba’’ göre yaparız…
Mizan üzerinden hayatı okur ve dokuruz…
Hareketimizin hakikat üzere kalmasını istiyor ve
heyecanımızın hiç bitmemesini arzuluyorsak bu beş kavramın hakkını vermek
durumundayız…
O zaman yürüyüşümüzle yeryüzünün yüreği olmayı hak ederiz…