İnsan Üzerine
İbni Arabi Fütuhat’ının mukaddimesinde şöyle der: “Münezzeh Allah, zuhur edip izhar ederek zâhir olmuştur, bâtın kalmamıştır; fakat (aynı zamanda) bâtın olmuş ve bâtın kılmıştır. Kulun varlığı, öncesinde de sabit iken, O’nun için el-Evvel (İlk) ismini sabit kılmıştır; yok oluşun ve yoksunluğun takdir edilmesi ise daha önce de sabit iken, Hak için el-Ahir (Son) ismini sabit kılmıştır.”
Rabbül âlemin her eksiklikten
münezzeh olduğundan kendi varlığını yarattığı eserleri ile izhar ederek zahir
olmuş. Onun zuhuru insan ile ayan oldu desek sanırım yanlış bir şey söylemiş
olmayız.
Bilinmeyi murad ile insanın
yaratılışının düşünülmesi aynı zamanda olmuştur. “Bilinmek istedim ve âlemi
yarattım” diyen yaratıcı insanı yaratmak için insanın yaşayacağı âlemi
yaratmıştır. Bu âlemde her ne var ise insan için vardır. Bu yüzden mevcudatın
varoluş sebebi insan ile ilgilidir.
İbni Arabi “İnsan gökleri ayakta
tutan direktir” derken bu gerçeğe vurgu yapmıştır. Zira yer ve göğün
yaratılması da insanın varlığını devam ettirebilmesi içindir. Yine İbni Arabi
bu yüzden bütün âlemi bir ilahi kemâllerin yansıdığı bir ayna olarak düşünür ve
ona göre bu âlem aynasının da cilası insandır.
Yaratıcının en büyük eseri olan insanoğlu
da kendince bilinmez bir âlemdir ve yaratılış itibariyle âlemlerin özüdür. Onun
ruhunda ki cevher bilinmezliği bilinir kılan, bilinirliği de batın kılan
hususiyetlerle mücehhezdir.
Kimi insanda bilinmeklik arzusu ağır
basar ve Zahir ismi celilinin zuhuruyla sırlarını izhar ederek içindeki sırları
faş eder. “Küntü kenzen” kutsi hadisinde olduğu gibi onlar da bilinmekliği tercih
ederler.
Kimisi de kendisini gizler. Onda
hafilik damarı baskındır ve nefsine rağmen Settar ismi celilinin zuhuruyla
kalbinde kendisini saklamak istidadı baskın geldiğinde gözlerden uzak bir hayat
sürer. Sıradanlığı ile dikkat çekmez. Ancak arif olanlar bu kişileri bilir
ancak onlar da sır tutmak gibi özelliklere sahip olduklarından onları ifşa
etmezler. Kimseden bir şey beklemeden ellerinden geleni yaparlar. Meziyetlerini,
hünerlerini kimseye belli etmeden, şova dökmeden kullanırlar.
Ama zahire göre hareket eden
kimileri türlü meziyetlere sahip malik bu kendi hâlindeki, sessiz sakin
insanları keşfettiklerinde onları istismar ederek kullanmaya kalkarlar. Sanırlar
ki karşısındakiler bunu anlamaz. Belki o insanlar saftır ama o saflık, paklık
ile eş değer bir saflıktır bönlük değildir. Kişi, kişinin aynasıdır sözü burada
hakikat olur bön olan kişi kendi bönlüğünün yansımasını karşısında görünce bir
anda ayna karşısından olduğunu unutup zuhuru aynaya hamlederek hareket etmeye,
fırsatı değerlendirmeye kalkar. Karşısındakini aldatacağını düşünür ve aldatır.
Aslında aldanan kendisidir. Zira ayna, kendisine bakanın aksini ona
göstermiştir. Sonuçta aynayı aldatacağını düşünen asıl saf kişi kendisini
aldatmıştır.
Bu durum, altın yumurtlayan tavuğunu
tamaha gelerek kesenin düştüğü durumdur. Hakikat anlaşıldığında ne ahın ne
eyvahın faydası yoktur artık. Kuş uçmuştur bir kez, kalp kırılmıştır artık.
Bazıları da kendi önlerine geçeceği endişesiyle
hüner sahibi insanların meziyetlerinden eziyet duyarlar. Maddi âlemden başka
her şeye kapalı olan bu bakarkörler onları yok sayarlar, kaale almak istemezler,
adam yerin koymazlar.
Maalesef insani ilişkilerimizde bu
meselelere kafa yormamış, kendisini akıllı ve uyanık zanneden birçok insan ile
karşılaşırız. Vurup almayı, ezip geçmeyi, sonunu düşünmemeyi, kendilerine
uzatılan eli istismar etmeyi şiar edinen bu şuursuzlar kendi eksenleri
etrafında geniş bir daireyi tükete tükete sonunda kendilerini yalnızlığa mahkûm
ederler. Var günlerinde etrafında uçuşan dalkavuk sineklerin dar günlerinde de
yanlarında olacaklarını sanırlar. Oysa dalkavuklar sürekli yaltaklanacakları
kapıları aramakla meşguldürler.
Sürekli tüketenler gün gelir
kendilerini de tüketirler. Adam harcayanlar da etraflarında harcayacak adam
kalmadığında kendi kendilerini harcarlar.
Hülasayı kelam; kimse kimseyi hor
görmemelidir. Seni yaratan onu da yaratmıştır. Herkesin bir anası babası vardır
ve her insan bir can taşır. İyi niyetler istismar edilmemelidir. Her insan bir
kalbe, bir gönle maliktir. Gönül nazargâhı ilahidir. Kalp kıran iflah olmaz
vesselam…