Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.75
Gram Altın
2503.62
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Kasım 2021

İnsan Ruhunun Gerçekçi Romancısı: Dostoyevski

“İnsan bir sırdır ve eğer tüm yaşamını bu sırrı çözmeye harcıyorsan o zaman boş yere yaşamış olmazsın. Ben bu sırrı çözmeye kendimi adadım, çünkü ben bir insan olmak istiyorum.” Bu sözler, romanlarında insan ruhunun derinliklerini anlatan büyük yazar Fyodor Mihailoviç Dostoyevski’ye aittir.

Nietzsche, Dostoyevski’nin insan ruhunun sırlarını keşfeden gerçek bir psikolog olduğunu şu sözüyle ifade etmiştir. “Dostoyevski, ruhbilim konusunda bana bir şeyler öğreten tek kişidir.” İnsanın psikolojik ve sosyal hayatını gözlemleyen ve insana dair derin gözlemler yapan Dostoyevski, insan ruhunu romanlarında gerçekçi bir şekilde resmeden eşsiz bir ressam gibidir: “Tam bir gerçekçilikle insandaki insanı bulmak... Psikolog diyorlar bana; bu doğru değil. Daha yüksek bir anlamda gerçekçiyim sadece, yani insan ruhunun tüm derinliklerini resmediyorum.” İnsanı gizemli bir alem olarak gören Dostoyevski, insanın gizeminin anlaşılmasının insanın dışında değil, insanın içinde aranılması gerektiğine inanan büyük bir hümanisttir. Bütün canlılara değer verilmesi gerektiğini düşünen Dostoyevski, hiçbir şekilde insanın değersizleştirilmeyeceği konusunda derin bir duyarlılık göstermektedir. İnsanı gerçek sevginin kurtaracağına inanan Dostoyevski, insan ruhunda sevginin kökleşmesinin insanın önünde duran en çetin meydan okuma olduğunu eserlerinde anlatmaktadır.

30 Ekim 1821 yılında doğan Dostoyevski, 9 Şubat 1881 yılında vefat etmiştir. Karamazov Kardeşler, Suç ve Ceza, Budala, İnsancıklar, Bir Yufka Yürekli, Beyaz Geceler, Ölüler Evinden Anılar, Yeraltından Notlar başta olmak birçok edebi başyapıtın yazarı olan Dostoyevski, insanı anlamaya hayatını adayan büyük bir edebi dehadır. “Dostoyevski ve Baba Katilliği” isimli çalışmasında Freud, Dostoyevski’nin “Shakespeare’in hemen yanında yer aldığını” ve Karamazov Kardeşler romanının eşsiz olduğunu ve Büyük Engizisyon eserinin insanlığın büyük bir edebi yapıtı olduğunu ifade etmektedir.

İnsana inanan Dostoyevski, insanı keşfetmenin en değerli çaba olduğunu düşünmektedir. İnsanın sırrını keşfetmek için geleneklerden, hurafelerden, aileden, kültürden ve bütün yapay kurgulardan bağımsız olarak insan, sansürsüz, gölgesiz ve şeffaf bir şekilde keşfedilmelidir. Dostoyevski eserlerinde insanın gölgesini değil, insanın kendisini sunmaya çalışmaktadır. Stefan Zweig, Dostoyevski’nin karakterlerinin katıksız bir şekilde insanın suçluluk, kötülük, şiddet ve doyumsuzluk gibi karanlık ve kirli özelliklerini resmeden insan tipleri olduğunu şöyle ifade etmektedir: “Dostoyevski’nin kahramanları tesadüflerin sunduğu her türlü iyiliğin ve kötülüğün birbirine karıştığı, bütün evren için duyulan ateşli bir sempatiden başka bir şeyin kalmayacağını bilen, yakıcı duygulara ulaşmak için, kasları çelik gibi, hayvani bir hayatın özlemini duyan, ‘yaşama zevkinin, şehvetin şu vahşi hayvanları’ olan aşırı derecede tutkulu ve ahlaki kuralları hesaba katmayan Karamazov’lardır.” İnsanın sırrının tek bir karakterde saklı olmadığını düşünen Dostoyevski, romanlarında kurguladığı etkileyici karakterlerle insan ruhunun farklı boyutlarını anlamlandırmaya çalışmıştır. Dostoyevski, insanın bizzat kendisini her açıdan anlamlandırmaya çalışan insanı merkeze alan büyük bir hümanisttir.

Dostoyevski, hayata acı ve ızdırap dolu bir serüven olarak bakmaktadır. O, Karamazov Kardeşler’de hayatın acı, hüzün ve ızdırap dolu oluşunu şöyle ifade etmektedir. “Hayat aslında ıstırap demektir. Acısı olmasaydı zevk de olmazdı; her şey sonu gelmez bir övgü ayinine dönerdi; Kutsal ama sıkıcı...” Ona göre, insan olmak, acı çekmek yeteneğine sahip olmaktır. Bütün acılarına ve hüzünlerine rağmen Dostoyevski, insanın engin bir yaşam tutkusuyla, özlemiyle ve şehvetiyle dolu olduğunu düşünmektedir. Bütün acılarına rağmen insanın hayattan vazgeçmediği mesajını Dostoyevski eserlerinde çok güçlü bir şekilde işlemektedir.

Dostoyevski, Allah inancının insan ruhuna huzur verdiğine inanmaktadır. O, Allah inancının vazgeçilmezliği konusundaki tavrını şöyle ifade etmektedir: “Eğer biri bana Allah’ın varlığının gerçek dışı olduğunu, ya da hayatın gerçeğinin Allah dışında olduğunu kanıtlayabilseydi, o zaman ben gerçek ile kalmaktansa Allah ile kalmayı tercih ederdim.” İnsanın manevi ve ahlaki açılardan olgunlaşmak, mutlu olmak için hayatında sahici ve işlevsel nitelikte Allah inancına yer alması gerektiğine Dostoyevski inanmaktadır.

Sahip olduğu insan sevgisi Dostoyevski’yi insan ruhunun en karanlık ve kirli taraflarını keşfetmeye yöneltmiştir. Dostoyevski’nin yazdığı eserler, insanı tanımak için gerekli olan kılavuz metinlerdir. Yozlaşan insan ilişkilerini anlamak için Dostoyevski’yi okumaya ve anlamaya ihtiyaç vardır.